Menu translate Spanish
2,758 parallel translation
Manyaksın sen! Ne diye yapsın?
Menu tontería ¿ Porqué preguntas eso?
Agyness Deyn ve Sara Sophie Flicker son yaptığımıza geldiler ve Mario Carbone ve Rich Torrisi'de menüyü hazırladılar ve biz de "Adamım, Godfrey" i gösterdik.
Agyness Deyn y Sara Sophie Flicker vinieron a la ultima, y Mario Carbone y Rich Torrisi hicieron el menu, y despues pusimos "My Man Godfrey" en pantalla.
Menu à la cake Bu kelime onu etkileyecektir.
"Menu à la cake". Eso definitivamente va a impresionarla.
Hayır, ama menüyü ters tutma.
No, pero no tengas el menú dado vuelta.
- Buyurun? - Menüyü rica edebilir miyim?
- Por favor. - ¿ Nos traería el menú?
Hikaye önünüzdeki menüde yer almaktadır.
Está en la historia en vuestro menú.
- Tabii ki. Kanunen Bay Matter'a menüyü göstermek zorundasınız.
Usted está obligado a mostrar el menú al Sr. Matter.
Bahar menüsü için değil.
No en el menú de primavera.
Şef, Bay Matter bir menü yolladı.
El Sr. Matter le envía un menú.
Bu menü geçen asırdan kalma, Alexandre.
Este es un menú del siglo pasado, Alexandre.
Herkes lanet bahar menüsünü bekliyor.
Todo el mundo está al acecho para mi mierda de menú primavera.
Senin Uzès, Inn'deki 1999 menünde olan güveç mi?
¿ El navarin de tu menú de 1999 en el Inn en Uzès?
Le Guide'dan eleştirmenlerin yeni menünü sunduğun gün geleceklerini duydum.
He oído que los críticos de Le Guide... vendrán un día ha conocer su nuevo menú.
Menüyü birlikte yapacağız, ama...
Nosotros haremos el menú juntos, pero...
Hâlâ bir muamma olan menüyü hazırlamak için iki günümüz var!
¡ Tenemos 2 días para inventar un menú que tu ni yo conocemos!
Bu akşam yeni menümüz var.
Esta noche tenemos nuestro nuevo menú.
Şef Cyril Boss, Senfonik Menü'yü önerir.
El Chef Jefe Cirilo propone su menú Sinfónico.
Bahar menüsü hazırlıyoruz.
Es el Menú de Primavera.
- Peki, şef! Yeni bir menü oluşturmak için bir buçuk saat!
¡ Una hora y media para inventar un nuevo menú!
Menü.
El menú.
Bahar menüsünü senin boyacı yaptı.
El pintor hizo el menú de primavera.
Bayanlar ve baylar... Bahar menümün keyfini sürdünüz.
Señoras y Señores, espero hayan disfrutado mi menú de primavera.
Bahar menüsünü, o meydana getirdi.
Él creó el menú de primavera.
Ama belki onun pastırması ve peynirinide, ve tatlı menüsü getirmeyin.
Pero con su tocino y su queso. Y no me traiga un menú de postres.
İlk olarak başlata gidin.
Primero vaya al menú de inicio.
Ve menümüzü ilhamını bu temadan alan şef April Bloomfield hazırladı.
Y nuestro menú, preparado por el chef April Bloomfield, se ha inspirado en ese tema.
Bugünün menüsü dün gece saat 2'de bir ağır saldırı ihbarı vardı. Batı 92'deki Shannon Bar'da, Derek Jeter'in maaşına dırdır eden iki şebek olayı çıkışa taşırlar, biri diğerinin üzerine yürür diğeri renk vermez ve bu sabah 6'da itibaren bizim ağır saldırı olur size cinayet.
En el menú de hoy, anoche a las 0200 horas tuvimos una agresión con agravantes en el Bar Shannon en la calle West 92, dos idiotas discutiendo por el salario de Derek Jeter, continuaron fuera, uno siguió golpeando al otro
- Sadece 9.50 Euro'luk spesiyellerinden.
- Nada. Solo un menú a 9,50.
Bugünlerin olayı nedir?
¿ Últimamente que hay en el menú?
Ben sadece size bu kadınların menülerindekini söylüyorum.
Solamente te cuento lo que hay en el menú de esas nenas.
Kahve ya da tatlı menüsü?
¿ Café, quizá un menú de postres?
Ayrıca böyle bir katalog hazırladım.
También hice este menú de modificaciones.
Lisedeyken, her zaman gözlerinde o bakış vardı özellikle sen ne zaman geçsen sanki o açlıktan ölüyormuş da sen de lezzetli bir menüymüşsün gibi bakardı.
En la secundaria, él siempre tenía la misma mirada cuando tú pasabas, como si estuviera muerto de hambre, y tú fueras un menú de degustación.
Anlaşılmaz bir menüsü var ve fiyatları çok uçuk.
El menú es una locura y los precios son ridículos.
Peşinden gider, her şeyi not eder nüfuzlu görünmeni sağlarım. - Neyim olacaksın?
¿ Mi menu qué?
Sardalye gençliğimizde geleneksel Perhiz yemeğiydi.
Sardinas era el tradicional menú de Cuaresma, cuando éramos jóvenes.
Farz ediyorum ki, bu kahvaltı menüsü? Emin değilim.
Muy bien, Supongo que es el menú del desayuno, pero no lo sé.
Hayır, hayır bu normal bir şey değil.
No, no. Normalmente no está en el menú.
Vincent'teki yemekli toplantıyı erteliyoruz demek mi bu?
Imagino que podemos posponer la prueba del menú con Vincent
Five Points'te kinoa veriyorlar mıydı?
¿ Hay quinua en el menú de la cárcel?
Sonra açlıktan bitkin düşen adam, servis menüsüne bakmak için tezgâha yönelmiş ama öğrenmiş ki orası vejeteryan mekânıymış!
Entonces, el hombre, hambriento, fue del refrigerador al mostrador, por un menú pero todo lo que encontró, fue uno de comida vegetariana!
Bana da S. Günü menümüzü tasarlamak için zaman kalır. Ve karides kokteyl ile zirve yapacağım aşikar dostum.
Me da tiempo de diseñar nuestro menú de San Valentín, y ya sabes que quiero empezar con un cóctel de langostinos, chaval.
Dün gece şu kendine Salome diyen koca göğüslü kızla yemekteydim. Menüye bakarken Büyükanne Moses'ın * yaptığı resimle dalga geçmeye başladı. Komikti hem de.
Anoche estaba pidiendo la cena con esta chica de grandes pechos que se hace llamar Salome, y ella estaba mirando en menú burlándose del dibujo de Grandma Moses y es increíblemente divertida.
Menü muazzam.
El menú es enorme.
Peki, o zaman sizlere menüdekileri anlatayım.
Vale, dejadme que os guíe por el menú.
Menümüz 7 farklı mutfağa bölünmüştür.
Nuestro menú se divide en 7 cocinas diferentes.
Bir de bunların hepsinde menüde yer almayan özel yemeklerimiz bulunmaktadır.
Y tenemos platos especiales en cada uno de esas secciones que no están en el menú.
Saat 18 : 00'ı geçmiş, o yüzden tamamen farklı menülerimiz var.
Son más de las 6 de la tarde., así que tenemos un menú completamente diferente.
Pizza Hut'tan yetişkin menüsü alabiliyorum.
No soy una cría. Me pido el menú de adulto del Pizza Hut.
Bir büyük alıp onu paylaşalım mı?
¿ Quiere pedir el menú grande para compartir?
- Olabilir, menü alabilir miyiz?
Quizá. ¿ hay un menú?