English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ M ] / Meter

Meter translate Spanish

7,303 parallel translation
Arkaya takalım.
Necesitamos meter esta cosa aquí.
Yanlış bakireye çattın.
Te acabas de meter con la virgen equivocada.
Çünkü vermezsen, bana bak, Bana iç çamaşırını vermezsen, Güzel annenin kafasına bir kurşun sıkıcam.
Si no lo haces mirame... si no me las das... voy a meter una bala en la cabeza de tu linda madre...
Eğer düşürürsen... Silahımı bir sopa gibi onun tatlı şeyinin içine sokup Ve lanet tetiği çekeceğim.
Si las sueltas... voy a meter mi arma en su pequeña linda vagina y apretaré el gatillo, entiendes?
Seninle işim olduğu zaman dışarı çıkartırım ardından seni tekrardan içine tıkarım.
Te sacaría cuando quisiera sexo contigo y luego te volvería a meter.
Konforlu küçük tekne-evine tek dert ettiğin şeyin yağmur yağdığı zaman küçük turuncu yastıklarını içeri alman gerektiği yere siktir git.
Regresa al acogedor bote donde vives donde tu única preocupación es meter tus cojines cuando llueve.
Cini tekrar şişeye koyamazsın derler ama deneyebiliriz, değil mi?
Dicen que no se puede volver a meter el genio a la botella, pero podemos tratar, ¿ no?
İşte bu yüzden seni yola nasıl getireceğimi biliyorum.
Por eso sé que te voy a meter en una caja.
Andrea'yı arabaya götüremiyorum... ve götürürken de ona daha fazla zarar veriyorum, yardıma ihtiyacım var.
No puedo meter a Andrea en el auto sin lastimarla más, así que necesito ayuda.
Burnumu eleştirecek en son kişisin.
Eres el último que debe meter narices en esto.
Aceleci davranmıyorum.
No es por meter prisa.
Yani Jarvis'i bu şeyin içine koymana yardım etmemi mi istiyorsun?
¿ Quieres que te ayude a meter a Jarvis en esta cosa?
Siz beyler bir gün başımı belaya sokacaksınız.
Un día de estos me vais a meter en un lío.
Başıma dert açacaksın...
Me vas a meter en un lío.
Seni nereye yerleştireceğimi bilmiyorum.
No sé dónde te voy a meter.
Sonra bu mermileri soktuğumun kafasına boşaltacağım.
Y luego voy a tomar sus balas... y se las voy a meter en su maldito cráneo.
Hey, 20 dolara çatalına çıtır kurabiye sokarım.
$ 20 a que le puedo meter una bolita de cereal en la raja.
- İşte geliyor!
¡ Se va a meter!
Arasını aç ve sok içine. Ben de göreyim.
Sepáralas y te lo vuelves a meter. ¡ Déjame ver!
Ağzımla bütün kafanı emmek istiyorum. ve dilimi etrafında dolaştırmak. Tıpkı bir...
Quiero meter toda tu cabeza en mi boca y mover mi lengua alrededor tuyo como una... como una condenada piruleta.
Sorun çıkarmaya başla, bu çok daha iyi görünür.
Empieza a meter la pata, parecerá mas normal.
Her şeyimi çantaya koydular dediklerine göre eve gidiyormuşum.
Me han hecho meter toda la ropa en una bolsa, porque dicen que me voy a casa.
Pekala, şimdi içine...
Bien, debo meter este maldito ahí dentro.
Ama tam oradan kurtulduğumu sanırken yine beni çekiyordu.
Pero justo cuando pensaba que estaba fuera, me volvieron a meter.
Neden bu sporculara kahramanlarmış gibi davranıyoruz anlamıyorum. Hızlı paten yaptıkları ya da topu fileden geçirdikleri için mi?
No sé por qué tratamos a estos atletas como héroes... solo porque patinan rápido o pueden meter una pelota en una red.
Dalgamın tamamını vereceğim sana.
Te voy a meter mi miembro.
Kaba olursan kimseyi karavanına atamazsın.
No puedes meter a alguien en una camioneta si eres tonto.
Şu V. Henry eserine yumulmak üzereyim.
A punto de meter en este "Henry", uh, "'Vee'. "
- Burnumu sokmama izin var mı?
- ¿ Puedo meter las narices?
Atış hesabı topu deliğe sokmak için ne kadar vuruş yapılması gerektiğidir.
El máximo es la cantidad de tiros necesarios para meter la pelota en el hoyo.
- Ayağına şeye koyacaksın...
Si terminaron de meter el pie dentro de...
Haklısınız, orada kişisel şeyler koyamazsınız biliyor musun?
¿ Sabes que no puedes meter cosas personales ahí, verdad?
İçine girip yavru örümcekler gibi yumurtalarımı bırakacağım!
¡ Me voy a meter en ti y poner huevos como una arañita!
Sana göre bir eş ne zaman arzu hissetsen aletine yapışacak bir şey!
Eso es todo lo que una esposa es para ti, algo en lo que meter tu polla cuando sientes la necesidad.
Kızı yakalayabilmek için şehrin yarısını havaya uçurdun.
Destruiste media ciudad tratando de meter al pequeño genio de vuelta en la botella.
Bakarsın düello yaparız belki.
Podemos meter unas luchas.
Gitmiyoruz, kimseyi aramıyoruz şu an bana kafamı bozucu şekilde baktığını söylüyorum çünkü bana bu kurnazlığı yaptın, horgörücü bakış takındın ve "Deliğe gir" dedin. O lanet deliğe girmeyeceğim, bayan.
Decidí que no... y tu mirada condescendiente me está enojando... siento que me está diciendo que me meta en el hoyo... y no me voy a meter.
Ne söylediğimi anladın mı? Deliğe girmeyeceğim!
¡ No me voy a meter ahí!
Benim gibi bir ispiyoncuyla konuşurak kendini tehlikeye atıyorsun.
Te vas a meter en problemas, Tommy, Hablando con un chivato.
Ellerimizi parmaklıkların arasından geçirip el ele tutuşuyorduk.
Y podíamos meter las manos entre los barrotes de delante y cogernos la una a la otra.
Dan, aletimi ağzına sokmak için can atıyorum.
Oh Dan, no puedo esperar volver a meter mi pene en tu boca.
Hayır, sadece Parisli arkadaşlarını başarılı bir şekilde çalıştırdığına inanamıyorum.
No, no puedo creer que te las arreglaste para meter lo de los "amigos parisinos" en otra conversación.
Onu hapishaneye sokmaya çalıştığım için benden nefret ediyor olabilirdi yine de. O kadar da değil.
Aún puede odiarme por intentar meter su culo en la cárcel.
Bir Molly yuttum.
Me acabo de meter éxtasis.
Tanrım, bunun için kaydoldun, dimi?
Dios, no sabéis donde os vais a meter, ¿ eh?
Noriega gelecekte sorun çıkarabilir ama Miami'ye 175 ton yolladık.
El malparido de Noriega nos cobra una fortuna pero conseguimos meter 175 toneladas en Miami.
Kavga edemezsin.
No te puedes meter en peleas.
Danny'nin ailesi yasal yollara başvuracaktır.
La familia de Danny quiere meter acciones legales.
Deliğe girişine bak.
La voy a meter allí.
Sıradaki hamle.
Bueno, ahora siguiente paso tomas el dedo medio, el chico malo, sí también lo vas a meter tendrás uno en la parte de arriba y este, el dedo medio, hará círculos alrededor de esta zona carnosa. Bien.
Hepsini yiyecek değilim.
¿ Qué? No volveré a meter el dedo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]