Mimar translate Spanish
1,683 parallel translation
Mimar, Mağdur, Hatip Müzisyen, Piskopos, Ahlaksız...
De acuerdo. El Arquitecto, El Mártir, El Orador El Músico, El Obispo, El Corrupto...
42. Mimar. Edepsiz bir şey yok.
42 años, arquitecto sin perversiones. ¿ Te interesa?
Bob'u kıskanabileceğim tek neden benim sadece bir mimar, onunsa ateşi bulan kişi olması.
La única razón... por la que estoy celoso de Bob... es porque yo soy sólo un arquitecto, y él descubrió el fuego.
Siz toplumumuzun yıkımının mimarısınız!
Ud. es el arquitecto de la destrucción de nuestra comunidad
Bundan 3 milyar yılı aşkın süre önce ilk gelişmeye başladıklarında bu basit yaşam formları gezegende şimdiye dek görülmüş en önemli olayın mimarı oldular.
Y aún así cuando evolucionaron por primera vez, hace más de 3 mil millones de años, esas simples formas de vida empezaron la transformación más importante que el planeta ha visto jamás.
Bu cesaret kırıcı ambiyansı affetmek zorunda kalacaksınız. İç mimarım oldukça zorlu bir boşanma sürecinden geçiyordu.
Tendrás que disculpar este entorno algo desalentador mi diseñador de interiores ha tenido un divorcio muy doloroso.
Peyzaj mimarı istediğimi ofise daha yeni bildirmiştim.
Acabe de dejar el recado en la oficina diciendo que necesitaba un paisajista.
Ev 1889'da H. Van Hackett'ın bizzat kendisi tarafından inşa edilmiş. Efsanevi mimar ve mükemmeliyetçi.
La casa fue construida en 1 889 por el mismo H. Van Hackett el legendario arquitecto y perfeccionista.
İhanetin mimarını arıyorsan soluna bak.
Si deseas ver al gran arquitecto, mira a tu izquierda.
Bu iş bittiğinde, gidip mimarı çağıracağım.
Cuando esto termine, me quejaré al arquitecto.
Speer, Hitler'in baş mimarıydı.
Él era el arquitecto de Hitler.
Savaş mimarı demek istemiyorum.
No hablo de un arquitecto de la guerra.
Partide benim mimar olduğumu ama geçici bir işte çalıştığımı söyledin.
En casa de Deb, dijiste que era arquitecto que mi trabajo era temporal.
Mimar olmak istediğini söyleyen sendin.
Tú eras el que quería ser arquitecto.
... başkanın başarısının mimarı olarak kabul edilen kişi de,... diğer bazı kıdemli danışmanlarla beraber, bu olayla bağlantısı olduğu yönünde suçlanıyor.
... considerado el arquitecto del triunfo presidencial, está involucrado, junto con otros asesores principales.
Evet, peki, babam her zaman klozet mimarı olan bir mühendisti.
Mi papá es un ingeniero al que siempre le gustó la arquitectura.
Ben hep onun istediği gibi bir mimar olmak istedim.
Así que supongo que me convertí en el arquitecto que él siempre soñó ser.
Mimar.
El arquitecto.
Anne, o bir mimar.
Mamá, es arquitecto.
Bu mimar gerçekten büyülü..
Este arquitecto podría ser su príncipe azul.
Mimar olan değildi.
No fue el arquitecto.
- Mimar.
- Arquitecto.
Steve, Nora'ya mimar olduğunu söylemiş miydin?
Steve, ¿ le has dicho a Nora que eres arquitecto?
Çünkü hayatımı kurtaracak o beyaz atlı prensi hala bulamadım.
Ni siquiera tengo un gato para mimar.
- Şimdi de iç mimar mı oldunuz?
- Ahora es decorador de interiores?
O bir mimar.
Es un arquitecto.
Yeni bina için mimarı seçecek komiteye koydum onu.
He visto al que ha sido seleccionado para ser el arquitecto para el nuevo edificio, parece contento
100 $ ına, mimar olan erkek arkadaşı var.
100 dólares a que dice que tiene un novio arquitecto.
İç mimar.
Es diseñador de interiores.
Ben iç mimarım, Tanrı aşkına!
¡ Soy diseñador de interiores, con un carajo!
Eğer Dick Cheney yeni politikaların baş mimarı ise John Yoo da baş ressamıydı.
Si Dick Cheney fue el arquitecto primordial de una nueva política... John Yoo fue el principal delineante.
Öyleyse karınız iç mimar?
- ¿ Es decoradora entonces?
Elsa, Claudio'yu hatırlıyor musun? - Arkadaşım, mimar olan hani?
Elsa, ¿ te acuerdas de Claudio, mi amigo, el arquitecto?
Şey, ufak bir delik var, bu mimarın estetik bir tercihiymiş...
Existe un pequeño agujero. Fue una elección estética por parte del arquitecto.
Buraya bir mimar ile geldiğiniz için şanslısınız.
Tienen suerte de venir con un arquitecto.
Mimar Sinan'i kazandi. Edebiyat Fakültesi'ne girdi...
y se enroló en la Facultad Mimar Sinan de Literatura.
Bir mimar oldum.
Me convertí en arquitecto.
Ben evsiz bir mimarım.
Soy un arquitecto sin hogar.
Bu işin mimarı ben değilim.
Nunca dije que yo fuera el arquitecto detrás de esto.
Bebeğim, Sandy'yi taklit etmeyi bırak.
Bebe, deja de mimar Sandy.
Cesedi bahçe mimarı bulmuş, 911'i aramış.
Alguien vio el cuerpo y llamó al 911.
Kendi yıkımının mimarı belki de sen değildin.
Quizá no fuiste responsable de tu propia destrucción.
Mimar.
- El arquitecto.
Mimar, mimar! Globe!
El arquitecto, el arquitecto.
Şu an akıl hastanesinde. Mimar'ın yanında!
Ahora visita el manicomio, al arquitecto.
Eğer bir mimar arıyorsanız, sizin karşılayabileceğiniz ücretin biraz üzerindeyiz.
Si busca un arquitecto, creo que estamos un poco fuera de su alcance.
Uh, bahçe mimarı?
Oh, ¿ Un jardinero? ¿ Un portero?
O çocuğu nasıl şımartacağımın farkında mısın?
¿ Te das cuenta de lo que voy a mimar a ese niño?
Bu iş için 4-5 mimar tutmuştum. Fakat hepsi akşam karanlığı çökünce korkutular ve kaçtılar.
He contratado a 4 o 5 artistas pero todos huyen despavoridos al ponerse el sol.
Dennis, torunlarını şımartacak kadar yaşamalıydı.
Dennis ya no podrá mimar a sus nietos.
Ve bir mimar tutmuştum.
Y tenía un contratista.