Minute translate Spanish
82 parallel translation
But if the matador could only see his godson just for a minute -
Pero si el matador pudiera ver a su ahijado por un minuto nada más...
Hang on a minute...
Espera un minuto...
Bir saniye!
Wait a minute.
Bir dakika Bayan Foley ile ilgilenir misiniz lütfen?
Por favor ocúpece Ud. de la Sra. Foley une minute, je vous prie.
Bir keresinde Minute Waltz'ı 58 saniyede çalmıştı.
Una vez tocó el Vals del minuto en 58 segundos.
Bir keresinde Minute Waltz'ı 58 saniyede çalmıştı.
Una vez tocó el "Vals del Minuto" en 58 segundos.
Sadece 15 dakikanız var!
Mai aveþi în jur de 15 minute.
Sabredin.
Aguarde un minute.
Don't think for a minute... that we in Washington... don't appreciate your Mothers'March... to ban the sale of colored toilet paper... to help reduce irritation... of the rectum.
No piensen por un minuto... que en Washington... no apreciamos su campaña... en contra del papel higiénico de color... para reducir la irritación del recto.
Give me a minute, please.
Déme un minuto, por favor.
Bu dağlar ve üç dakikalık yollardan bir cümle değil mi?
¿ No es una frase de Mountains and Three-Minute Miles?
Bize neden burada olduğunu söylemediğin her dakika için..... bir parmakı keseceğim.
Por cada minute que no nos diga porque está aquí, Cortaré un dedo.
20 dakika, ışıkları kapatın. - Tamam?
20 de minute, stinge luminile.
Ya çikolata ya da bir dakikada olan hazır pilavlardan.
Pues bien, ya sea chocolate o Minute Rice de tío Ben.
- Üçlü Minute Man Mint alabilir miyim?
- Un helado triple de menta.
We're less than a minute away from multiple core breaches.
Estamos a menos de un minuto de rupturas múltiples del núcleo.
Evet, onun yüzünden birkaç sene önce o Minute Maid reklamındaki rolü alamamıştım.
Por su culpa no conseguí aquel comercial hace unos años.
- Başka bir Minute Maid fiyaskosu.
- Otro fiasco como el de Minute Maid.
Wait a minute.
Esperen un minuto.
Banks'ın o anda hala burada olduğunu bilmiyormuş.
Dice haber visto a Banks saliendo 15 minute antes de los disparos.
Ben, uh... Ben gitmek zorundayım. This won't take a minute.
- Es que tengo que irme...
Bunu seviyorum.
Me encanta. Adoro el Minute Waltz.
Fox'un bazı mükemmel diziler için yer açması gerektiği gerçeğini kabul etmeliyiz. Mesela ; Dark Angel, Titus, Undeclared Action, That Eighties Show Wonderfalls, Fastlane, Andy Richter Controls the Universe Skin, Girls Club, Cracking Up The Pitts, Firefly, Get Real Freakylinks, Wanda at Large, Costello, The Lone Gunmen A Minute with Stan Hooper, Normal Ohio, Pasadena Harsh Realm, Keen Eddie, The Street, American Embassy Cedric the Entertainer, The Tick, Louie ve Greg the Bunny gibi.
Tenemos que aceptar el hecho de que Fox tiene que hacer lugar para mejores programas como : "Dark Angel" "Titus", "Undeclared", "Action", "That 80's Show", "Wonderfalls" "Fastlane", "Andy Richter Controls the Universe", "Skin", "Girls Club" "Cracking Up", "The Pits", "Firefly", "Get Real", "Freaky Links" "Wanda at Large", "Costello", "The Lone Gunman" "A Minute with Stan Hooper", "Normal Ohio", "Pasadena" "Harsh Realm", "Keen Eddy", "The Street", "American Embassy" "Cedric the Entertainer", "The Tick", "Louis"...
I just need to see Jake for a minute.
Sólo necesito ver a Jake por un minuto.
Mirasyedi Nikki Beck ve Two Minute Mile topluluğu üyesi sevgilisi Brandon Hess işte tekneden iniyorlar.
Bajando del barco tenemos a la heredera Nikki Beck y a su novio Brandon Hess, de la banda Two Minute Mile. Nikki, Nikki, por aquí.
Two Minute Mile dağıldığında bana destek olmuştu.
Y ella estuvo allí para mí cuando.... Two Minute Mile se separó.
Müzik topluluğum var ya?
Mi grupo. ¿ Two Minute Mile?
New York Minute'den Christy Benson sadece başarmakla kalmadığımı düşünüyor.
Christy Benson, del New York Minute, cree que fue más que un logro.
Çok teşekkür ederim. Aman Tanrım, "Minute Women" gurubundaymış.
¡ Dios mío, es retrógrada!
Hayır, "Minute Woman", Charlie.
- Me refiero a ella.
1 dakikası?
Un minute.
Burası Greenwich Köyündeki Minute caddesi.
Esta es la calle Minute en Greenwich Village.
Ve kim bilir bir zamanlar Minute Sokağı olan bu yer ileride belki de Minute Çayı olacak.
Y quién sabe, quizá la calle Minute vuelva a convertirse en otro arroyo.
Her an çıkıp köpek kapısından koşturabilir.
Any minute now, He'll scamper through that doggie door.
Her an çıkıp beklediği köpek olabilirim.
Any minute now, I'll be the dog she's looking for.
Her an çıkıp yavrularına şaşırıp kalabilirsin.
Any minute now, You'll be stuck with her brood.
Her an çıkıp bu finolar, vuruştuğunu öğrenebilir.
Any minute now, This pooch will know she's screwed.
Her an çıkıp kızımız yeni bir başlangıç yapabilir.
Any minute now, Our girl will make a brand new start.
Her an çıkıp kalbimi kırdığını umursamayabilirim.
Any minute now, I won't care that he broke my heart.
Wait A Minute. I'm Out There Doing A Little Business.
Espera un minuto, solo estoy haciendo un poco de negocios.
Bir saniye bekleyin.
Ahora aguarda un minute. Sólo espera un segundo.
Söylesene, Minute yalnızca özel yönetim şekline sahip hapishanelere mi çalışıyor?
Delatarme, sus periódicos "Minuto" son para las cárceles de régimen especial?
"Minute" radikaldir.
"Minuto" son demasiado extremas.
Hangi ucuz gazete için çalışıyorsun? Minute.
Para periódicos baratos?
- "Minute". - Evet, "Minute", faşist gazete.
- ¡ Oh sí, para "Minuto", la prensa fascista.
Just a minute!
¡ Un minuto!
Bize biraz izin ver.
- Danos un minute. - Sí.
- Bir dakika.
- One minute.
Her an çıkıp!
Any minute now.
Minute.
- "Minuto".
Free this minute, the next you're trapped.
# Ahora eres rico, la semana que viene eres una mierda. # Libre en este minuto, al siguiente estás atrapado.