Mire translate Spanish
28,733 parallel translation
Bak, demek istediğim bizler buradaki vahşiler gibi değiliz. Hepsi bu.
Mire, me refiero a que no somos como estos salvajes.
Manşete bak.
Mire la primera página.
İşte burada...
Mire.
Bak... Düşündüğünü biliyorum.
Mire sé en qué está pensando.
Fotoğraflara baksana.
Mire estas fotos.
Çarpma kraterlerine bir baksana.
Mire los cráteres de los impactos.
Bak, bana evlenme teklif ettiğinde seni kaybedeceğim diye çok korkmuştum.
Mire, cuando usted propuso, Tenía tanto miedo de perderte,
Bana bak, benim hakkımda ne duyduğunu bilmiyorum ama K-Dog bir şeyin kokusunu alırsa asla peşini bırakmaz.
Mire, señora. No sé lo que habrá escuchado sobre mí, pero cuando el perro K consigue un hueso, no lo suelta.
Ne kadar açık sözlü olduğunu düşünürsek durum şüpheli. O yüzden onu araştırmanı istiyorum. Ne sakladığını öğrenmeye çalış.
Y para un hombre que todo se trata sobre el intercambio, dice mucho, así que quiero que usted mire en él, tratar de averiguar lo que podría estar escondido.
Lucifer'a yardım ettin, bana da yardım etmen lazım.
Mire, usted ayudó a Lucifer, y necesito que me ayudes.
Şeytan'ın bana Aston Martin alacağı yok.
Mire, compañero, el diablo no va a comprarme un Aston Martin.
Yani imajını, başkalarına nasıl göründüğünü önemsiyorsun. Rica ederim.
Así que usted se preocupa por la imagen, cómo se mire a los demás.
Mesele şöyle... Kardeşim beni öldürmeye çalışıyordu, şimdi benimle çalışmak istiyor ama pek anlaşamıyor gibiyiz çünkü kendisi bencil mankafanın teki.
Bien, mire, la cosa es que mi hermano ha estado intentando matarme y ahora quiere trabajar conmigo pero no podemos aparentar llevarnos bien, principalmente porque él es un imbécil egoísta.
Ajan Danvers bakın.
Agente Danvers. Mire.
Bir süredir bununla uğraşıyorum.
Mire. Es una cesta que estoy haciendo.
Bakmasanıza.
No mire.
Bakın hanımefendi, size söyledim.
Mire, señora, ya se lo dije.
Ama Hickman pek çok kadınla ilişki yaşamıştır.
Pero Hickman tenía muchos amoríos. Mire.
Yani, insan haklarını kim ihlal etti çok merak ediyorsan aynaya bak.
Así que si quiere saber quién "pisoteó sus libertades civiles", mire debajo de su propia bota.
Evet, bak.
Sí, mire.
Bakın, yardım edebilirim.
Mire, puedo ayudar.
- Lütfen, bak, bak!
- Por favor, ¡ mire! ¡ Mire!
Lütfen bakın, efendim, efendim...
Y por favor, mire, señor, señor...
Kameraya bak!
¡ Mire a la cámara!
Bak, Don Pablo sana bahsettiğim adam bu, adı Limon.
Mire, don Pablo, este es el tipo del que yo le estaba hablando, Limón.
Bak... Sadece iki değil, üç kazanıyorsun.
Mire, no le tocan dos, le tocan tres.
Bakın... eşimi ne zaman görebilirim?
Mire... ¿ cuándo podré ver a mi esposo?
Şu fotoğraflara bir bakar mısınız?
Simplemente... mire estas fotografías, si es tan amable.
Şu yüze bir bakın.
Mírelas. Mire este rostro.
Dinleyin, hanımefendi, denizden dönmüş olan herkes biraz farklılaşır.
Mire, señora, todo el mundo vuelve algo cambiado del mar.
- Kulaklarına bak.
- Mire en sus oídos.
Bak, dedektif, bırayı terket, tamam mı?
Mire, detective, solo salga de aquí, ¿ de acuerdo?
Sahip, bazıları büyük bir bahis kazandıysam pay almamım gelenek olduğunu söylüyor.
Aquí vamos. Mire, Amo, algunas personas dicen que es una costumbre darme una parte mayor de las ganancias, cuando gano una grande.
Hey, Doktor... soldaki fare.
Mire doctor... la rata de la izquierda.
Bak, sadece bir erkeğe dönüp dönemeyeceğimi bilmek istiyorum.
Mire, sólo quiero saber si puedo volver a ser un hombre.
Bazı insanların işlerinin yalanla yaşamayı gerektirdiğini biliyorum.
Mire, entiendo que hay ciertos trabajos que obligan a las personas que los tienen a mentir.
Eğer şuna bir bakarsanız... Bakmam!
Necesito que mire esta foto y...
Brenda'yla konuştuğumda Hank ve Malik'in geçen yaz çiftliğine gelip çok güzel zaman geçirdiklerini söyledi.
Mire, antes he hablado con Brenda, me contó que el verano pasado Hank y Malik fueron a su granja y que se lo pasaron muy bien.
Yıldızlardaki gözler. Anlaşıldı mı?
Mire el objetivo. ¿ Entendió?
Binbaşım, şuna bir bakın.
Mayor, mire esto.
Bak, iyi birine benziyorsun, bu yüzden, sana peşinen söyleyeyim.
Mire, parece ser un buen tipo, así que... se lo diré en estos instantes.
Ama baktım içine.
Pero miré.
Vakfın Port-au-Prince'teki parasıyla inşa edilmesi gereken bir okulu araştırdım.
Miré en una escuela que se supone que se construirá con el dinero de la fundación en Puerto Príncipe.
Gözlerinin içine baktım ve bana bakan birisi vardı.
La miré a los ojos y había alguien mirando de vuelta.
Bak, bak, bak.
Mire.
Büyüyü terk ettim, asla arkaya bakmadım.
Dejé la magia y nunca miré atrás.
Bak.
Mire.
Bakın, Hank hala kayıp.
Mire, Hank todavía está por ahí.
Bakın, beyefendi.
Mire, señor.
Bakın yalan söylemeyeceğim.
Mire. No voy a mentirles.
Orada iki ceset gördüm. İkisi de birinci hastadan önce öldüler.
Yo miré dos cuerpos... ambos murieron antes del Paciente Cero.