Mismo translate Spanish
191,968 parallel translation
Hayır, Patterson şuan nerede?
No, ¿ dónde está Patterson ahora mismo?
Çoktan öldürmeliydin.
Deberías de haberla matado tú mismo.
Çünkü seni herkesten daha iyi tanıyorum, ve şuan başından geçenleri tamamen anlayabiliyorum. Berbat bir şey.
Porque te conozco mejor que nadie y sé exactamente por lo que estás pasando ahora mismo y es el infierno.
Onu katleden hükümetle senin çalıştığın aynı.
El gobierno que la asesinó es el mismo gobierno para el que trabajas.
Ama şuanda tek yardım o odada oturuyor, odaklanmaya çalışalım.
Pero ahora mismo, la única pista real que tenemos está sentada en esa habitación, así que tratemos de centrarnos.
- İkisi aynı şey mi?
- ¿ Son lo mismo?
Kapakçık replasmanı ve nöroblastom ameliyatı aynı saatte. İkisini de izlemem gerek. O yüzden birinin saatini değiştiriyorum.
La sustitución de válvula y la reducción del neuroblastoma son al mismo tiempo pero necesito ver ambas, así que voy a mover una.
- Portman doğuma girdi. Taksi şoförü kadının her an doğurabileceğini düşünüyor.
Portman está en un parto y el conductor cree que esta mujer va a tener el bebé ahora mismo.
Sadece bu bayanın şu anda doğum yaptığını biliyorum. Son hızla oraya geliyoruz.
Lo único que sé es que esta mujer está teniendo un bebé ahora mismo y vamos con prisa, ¿ de acuerdo?
Şerefsiz şu anda alışveriş yapıyor.
Ese idiota está de compras ahora mismo.
Bebeğimiz oluyor. Hem de şu anda. İyi olup olmadığını bilmeliyim.
Estamos teniendo un bebé ahora mismo... ahora mismo literalmente y yo... necesito saber si está bien.
Şimdi yapılması gerekiyordu. Sıradaki ameliyat olmalıydı.
Estaba programada para ahora mismo, la próxima operación.
Hemen sezaryene alacağız.
Vale, vamos a hacer una cesárea ahora mismo.
Buraya hemen cerrahi tepsi istiyorum!
Necesito una bandeja quirúrgica, ¡ ahora mismo!
Eninde sonunda herkes bir noktada buluşur.
Al final, todo el mundo va al mismo paso.
Minnick'in yaklaşımını beğendiğini kendin söyledin.
Usted mismo dijo que le gusta el enfoque de Minnick.
Emin olduğum tek bir şey var. Onu bulmasaydınız şimdiye kadar ölmüş olurdu.
Bueno, una cosa es segura... estaría muerta ahora mismo si usted no la hubiera encontrado.
Bir daha hastanede beraber çalışabilecek miyiz sence?
¿ Alguna vez vamos a trabajar al mismo tiempo los dos de nuevo?
Şu anda bunu çok zorlaştıranlar var.
Y ahora mismo, algunas personas lo están poniendo muy difícil.
Hayır Catherine, şu anda gerçekten bilmiyorum.
No, Catherine, ahora mismo no. De verdad que no.
Güvertede sörf yapmayı öğretiyorlar.
¡ Y te enseñan a surfear ahí mismo en la cubierta!
Şu anda sarılmamak için zor duruyorum.
Intento no abrazarte ahora mismo.
Eğlenceli olması gerekiyordu ama siz ikiniz burada bir öğrenciniz olduğunu unutup öğrencilere nasıl öğretilmesi gerektiğini tartışmakla meşguldünüz.
Y debería al menos haber sido divertida, pero vosotros dos estabais demasiado ocupados peleándoos sobre cómo enseñar o no a alumnos, que habéis olvidado que teníais a uno aquí mismo.
Buradan gitmelisin Kevin. Hemen!
Debes irte, Ken... ahora mismo.
Defol git buradan!
Lárgate ya mismo de aquí.
- Defol!
- ¡ Vete ya mismo!
Bütün ebeveynler aynı şeyi söyler.
Cualquier padre diría lo mismo.
Şirket kayıtları hemen buldu.
La compañía tenía sus registros ahí mismo.
- Kendinden çok etkilenmiş gibisin.
Estás muy impresionado contigo mismo.
Hemen başka bir tane bulmalıyız.
Necesitamos otro ahora mismo.
Şu anda yapabileceğiniz en iyi şey gidip yemek yemek ve dinlenmek.
Ahora mismo tendríais que comer algo y descansar vosotros.
Şimdi olabilirse iyi olur birazdan yemek için çıkacak da.
Bueno, me gustaría hablar ahora con él, si es posible. Va a salir a almorzar ahora mismo.
Bugün erken saatlerde FBI bir yatırım şirketine kilidi vurdu. Birçok Liberal'in yatırımını hiç eden multi milyar dolarlık bir saadet zinciri.
Hoy mismo, el FBI ha cancelado el fondo de inversiones por invitación, definiéndolo como un esquema Ponzi multimillonario, cuya caída ha diezmado las cuentas de la mayoría de la élite liberal del país.
Kurt, eğer boşanmazsak senin hesaplarına da aynısı olacak. Benimkiler gibi. Bu parayla alakalı bir konu.
Sin el divorcio, Kurt, tus finanzas sufrirán el mismo... el mismo trato.
Kendi kendine karar verdin.
Has decidido por ti mismo.
Evet, şimdi buraya gelirse, yine aynı şey olacak.
Sí, y si viniese aquí, sería lo mismo.
- Eşit haklara sahip bir şekilde.
Con el mismo número de acciones.
Bir şey yok. İkinizde aynı anda buradasınız, sadece onu diyorum. Hayır.
Nada, es solo que están los dos aquí al mismo tiempo.
Adalet Bakanlığı'nda Dincon'la bizzat birlikteler.
Está en Justicia y ha sido el mismo Dincon.
Gece kendim teslim olacağım ama birlikte son bir yemek yemek istiyorum.
Yo mismo me entregaré esta noche, pero quiero cenar por última vez con mi familia.
- Davadan çekilmemi mi istiyorsun?
¿ Quiere que me recuse a mí mismo?
- Şimdi konuşabiliriz.
Podemos hablar ahora mismo.
- Yöntem polis tarafından da kullanılıyor?
¿ Es el mismo método usado por la policía
Kendim kültürledim.
Cultivada por mí mismo.
Hemen buraya gelin.
¡ Vengan ahora mismo!
Walter, şu anda aklımdaki tek şey Cabe ve durumun ne kadar vahim olduğu.
Walter, lo único en lo que estoy pensando ahora mismo es en Cabe y en lo serio que es esto.
Kendi başına atacak... -... ve hiçbir derdi kalmayacak.
Latirá por sí mismo, y estará bien.
Bir ya da iki derece sonra kalbinin kendi başına atmaya başlaması gerek.
Otro grado o dos y su corazón debería empezar a latir por sí mismo.
Olduğum için de gayet haklıyım ama şu anda önemli olan sen, ben ya da Tim değil.
Tengo todo el derecho a estarlo, pero ahora mismo esto no es sobre ti o mí o Tim.
- Sessizce içeri girip yazıcıyı açacağız yavaşça. Şu anda bu meseleyi konuşmuyorum.
No estoy hablando de esto ahora mismo.
Aynı şeyleri yaşadı.
Pasó por lo mismo.