Modesto translate Spanish
1,101 parallel translation
Buna gerek yok
No tienes porqué ser tan modesto.
Oldukça mütevazı bir maaş.
Un salario algo modesto.
Yaş 38, boşanmış EDF'te görevli erkek ciddi namuslu 30-36 yaşta bir hanımla evlenecek.
Divorciado, 38, ingreso modesto, desea casarse... Trabajadora, 25, delgada, busca un hombre alto, afectuoso... con vistas al matrimonio.
İnsanın böyle bir karısı olunca alçakgönüllü olamıyor.
Con una esposa así, uno no puede ser modesto.
Ayrıca kendimize göre de, sana yıllarca çok nazik davrandık.
Y, a nuestro modesto modo, todos hemos sido muy amables con Ud. Durante años.
O'Hanlan kuru otların altında bir alev saklıyor.
O'Hanlan es muy modesto.
Bu kadar alçak gönüllü birini daha önce hiç görmemiştim.
Nunca conocí a un hombre tan modesto.
Kararlı olmalıyız, bunu yapanları biliyoruz.
Según mi modesto entender debemos actuar con determinación. Los conocemos a todos, uno por uno...
Düşünün -
El Coronel es muy modesto.
Çok yetenekli ama mütevazı.
Es muy capaz, pero modesto.
mütevazı bir adamsın.
Oh, qué modesto eres.
Fazla alçak gönüllüsün.
Eres demasiado modesto.
Bu kadar mütevazi olma.
No seas tan modesto.
Modesto Servando Irureta Goyena.
Modesto Servando Irureta Goyena.
Sen, Modesto Servando Irureta Goyena...
Tú, Modesto Servando Irureta Goyena...
Çok mütevazisiniz.
Qué modesto.
- Alçakgönüllüsünüz.
Qué modesto es.
Ve de alçak gönüllü.
Y muy modesto.
Mütevazi biridir.
Swifty es muy modesto.
Kendisi çok mütevazıdır.
Es demasiado modesto.
Billy çok alçakgönüllüdür.
Billy es demasiado modesto.
Böyle inanılmaz bir şey konusunda mütevazı olmamalısınız.
No sea modesto sobre algo tan increíble.
Howard o kadar mütevazı ki, kendisi anlatamaz.
Howard es demasiado modesto para contársela.
Steve Bolander Modesto, California'da sigorta acenteliği yapıyor.
Steve Bolander es un agente de seguros en Modesto, California.
- O, bir mütevazı.
- Es muy modesto.
Bu büyük günün anısına, bu mütevazı strimeli kabul buyurun.
En recuerdo de este gran día, acepta este modesto "streimel".
Führerim, eşim ve ben, bu mütevazi hediyemizi kabul ederseniz onur duyacağız.
A mi esposa y a mí nos honraría si usted aceptase este modesto presente.
Çok utangaçtın, Rearden.
Ha sido modesto, Rearden.
Başarılarından hiç bahsetmedin.
Modesto con respecto a sus logros.
Bundan daha alçak gönüllü olunabilir mi?
¿ Qué puede ser más modesto que eso?
Harry, bunu nasıl yaptığını anlatmak konusunda fazla alçakgönüllü davranıyor.
Harry es demasiado modesto como para decirnos cómo lo hizo.
Mütevazı olmaya çalışma.
No seas modesto conmigo.
Unutuyorsun, şu anda yalnızca Wall Street'te cebelleşen bir bono satıcısıyım.
No olvides que soy un modesto vendedor de bonos de Wall Street.
Hayır.. Küçük bir dükkan sahibi gibi...
Sí, un modesto tendero.
Hanımefendi sakin bir yaşamı tercih ediyordu, daha doğrusu... kadınlarda tevazuu ve sükuneti seven beyefendi onun adına bu tercihi yapmıştı.
Ella prefería la soledad, o mejor dicho, él la prefería para ella... ya que era amigo del comportamiento modesto y recatado en la mujer.
Ama şimdi kendimi farklı bir insan gibi hissetmeye başladım.
- Es obvio que se pasaba de modesto. Pero ahora, sabe usted, siento... que yo...
Bu alçakgönüllü olmanın zamanı değil.
Este no es el momento de ser modesto.
"Gözü hep yükseklerdeydi." "Kendi halinde sıradan bir işçi, nasıl Porsche sahibi olabilir ki?"
Ella quiso levantarse en el mundo, y cómo podía un modesto trabajador alguna vez tener un Porsche?
"Gözü hep yükseklerdeydi." "Kendi halinde sıradan bir işçi, nasıl Porsche sahibi olabilir ki?"
Ella quiso levantarse en el mundo, y cómo podía un franco y modesto trabajador alguna vez conseguir un Porsche?
Mütevaziliğe gerek yok.
No seas modesto.
Şişko Sam hiç de mütevazı değildir Ama kendini evinde gibi hissedersin
El Gordo Sam no es modesto, pero este es tu hogar, dulce hogar
Anne, bu mütevazi.
Mamá, es modesto.
Çok mütevazisin, Don Luis.
Es muy modesto.
Gerçekten de naziksin.
Eres genuinamente modesto.
Johnny, çok alçak gönüllüsün biliyor musun?
Johnny, eres demasiado modesto.
Bu kadar alçakgönüllü olma.
Qué modesto.
Herşeyin ötesinde, alçak gönüllüydü.
Fue, ante todo, un hombre modesto.
Her nedense, alçakgönüllü.
Era muy modesto.
- Çok alçakgönüllüdür Büyükelçi Gaufridi.
- Es tan modesto, Embajador Gaufridi.
Bilirsiniz, Bay Bebra doğrusunu söylemek gerekirse, Seyircilerin arasında olmayı ve mütevâzi sanatımın bir sır olarak kalmasını yeğlerim.
Mire, Sr. Bebra... el caso es que yo prefiero contarme entre los espectadores... y dejar que mi modesto arte florezca en secreto.
- Çok alçakgönüllüsünüz.
- Es usted demasiado modesto.