Multiple translate Spanish
906 parallel translation
Küçük bir eklem kırığı.
Seguramente solo sea una pequena fractura multiple.
Çoktan seçmeli, çok kolay.
Todos son selección multiple. Es fácil.
Sorunun cevabı "Doğru / Yanlış" şeklinde mi yoksa çok seçenekli mı?
¿ La pregunta es "Verdadera", "Falsa" o Multiple Choice?
Bir tür kolleksiyonlar yapan biri.
Un coleccionista múltiple.
Bir düşünelim.
PERSONALIDAD MÚLTIPLE.
Radar birkaç irtibat bildiriyor, efendim.
Contacto múltiple. Posición, 2-7-8.
Birden fazla kırık.
Fractura múltiple.
Aslında, kadın, "çok kişilikli" denilen bir durumdaydı tüm psikiyatrların okuduğu ama çok azının tanık olduğu bir şeydi.
Era un caso de lo que se denomina "personalidad múltiple", algo sobre lo que todos los psiquiatras han leído pero que pocos han visto.
- Hiç "çok kişilikli olma" vakanız oldu mu?
- ¿ Ha visto casos de personalidad múltiple?
Çok kişiliklilik diye bir şey duymuş muydunuz?
¿ Ha oído hablar de la personalidad múltiple?
Bayan White'ın sorunu, çok kişilikli olmak.
El problema de la Sra. White es lo que se conoce como personalidad múltiple.
Bir ay kadar önce gazetede, çok kişilikli bir kadın haberi vardı, okudun mu?
¿ Leíste en el periódico hace un mes lo del caso de personalidad múltiple?
Kayalardan oluşan bu yerde yankılanan, gizlenemeyecek bir yankı.
Es un eco múltiple, que reverbera a través de las cámaras de roca.
Kaptan David Usher kaçakçı, köle tüccarı... kitle katliamcısı.
El capitán David Usher contrabandista, traficante de esclavos... asesino múltiple.
3 numarada basınç kaybetmiştim.
El número 3 estuvo perdiendo presión de múltiple.
DeSalvo'nun ilk teşhisi muhtemel olarak çoklu kişilik bozukluğunu işaret ediyor.
El diagnóstico preliminar indica la posibilidad de un caso típico de personalidad múltiple.
- Çok basamaklı bir eleme ile yarışma.
- Combate por eliminación múltiple.
Yarışmacılar üst üste yığıldı!
¡ Ha habido un choque múltiple!
Uzak köşede üst üste yığıldılar! Bir!
Un choque múltiple en aquella parte.
Sessiz çoğunluğa aitim. Fakat, keşke sorulardan bazılarını çok seçenekli hazırlasaydınız.
Pertenezco a la mayoría silenciosa... pero ojalá las preguntas fuesen de elección múltiple.
- Manifoldu sen mi yaptın?
- ¿ El múltiple escape lo hiciste tú?
Tam bir karmaşa.
Choque múltiple.
Hem de sürüsüne bereket. - Mükemmel.
- Sobretodo si es múltiple.
Toplu cinayete olmaz.
Con un asesinato múltiple, no.
Toplu katliam olmuş.
Un masacre múltiple.
Donaldson, birden fazla tecavüz.
Donaldson, violación múltiple.
Hayır. 50 Almanla 50 siyahi Faslı arasında bir dövüş düşünüyorum.
He pensado también en un combate múltiple entre 50 germanos y 50 negros de Mauritania.
# Dün, otobanda bir zincirleme kaza oldu.
Ayer, un accidente múltiple en la autopista...
Gerçekten bir çoklu-kişilik hastası olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Crees que sea realmente una personalidad múltiple?
İnsanlar güçsüzdür... ve kendilerinin çeşitli doğasına dayanamazlar.
Los hombres son débiles..... y no puede soportar su múltiple naturaleza.
Egzost borusunu patlattım.
¡ Volé el múltiple de escape!
Sayısız tahribat ; dalakta, karaciğerde, akciğerde, gögüste sol uyluk kemiğinde... Böbrekler de çalışmıyor.
Traumatismo múltiple, bazo, hígado, pulmon, el pecho destrozado, la parte izquierda del fémur, el riñon no le funciona.
Güneybatı tarihindeki en büyük katil.
Es Grossberger el peor asesino múltiple en la historia del suroeste.
Doğru - yanlış, çoktan seçmeli, kısa cevap.
Verdadero / falso, múltiple choice, respuesta corta.
Kimseyi öldürmemiş biri bize on cinayetten sonra gelenden daha tehlikelidir.
El que no ha matado suele ser más peligroso que un asesino múltiple.
- Saldırı için yörünge başlıkları.
- de reentrada de impacto múltiple.
Şu Charles denen adam dünya çapında bir televizyon yayın ağı kurmuş.
Este tipo Charles ha manipulado una transmisión múltiple por Televisión.
İkisinin de sahip olduğu türlü türlü gizemden kaynaklanıyor.
Es el múltiple misterio del estado de ánimo.
FBI bunca cinayeti temizleyecek mi?
¿ El FBI eliminará el rastro de un asesinato múltiple?
Sana kemik kırığı ve bandaja mal oluyor!
Un pretendiente te da flores, no una fractura múltiple.
Toplu cinayet mi yoksa sadece Sara parmağını mı kesmiş?
Bueno, ¿ homicidio múltiple o Sara sólo se cortó el dedo?
- Evet, çifte cinayet. Evet, bayım. Vay.
Un homicidio múltiple, sí, señor.
Öğrencileriniz çoktan seçmeli sorularda ortalama dörtten az hata yaptılar diğer okullardaysa hatalı cevap oranı 18-14 arası.
En el examen de selección múltiple, la media fue de cuatro errores mientras que el promedio de otras escuelas es de 14 a 18.
Çoktan seçmeli kısmı cevaplamak için 90 dakikanız var.
Tienen 90 minutos para completar el examen de selección múltiple.
Sorgusunu okudum Tilt masası üzerinde toplu tecavüz.
Vi Ia declaración. violación múltiple en una máquina del millón.
- Çok kişiliklilik.
- Personalidad múltiple.
Kendi aile üyelerinin de kurban olduğu bir katliama tanık olmuş.
Testigo de un asesinato múltiple, involucrando miembros de su familia.
- Öyleyse, bir baltalı katildir.
- Y por eso es un asesino múltiple.
Çoklu Kişilik Bozukluğu.
Personalidad Múltiple.
Mac, şunu bil ki elinde çoklu bir cinayet vakası olduğunun farkındayız. Tanrı biliyor, bu önemli bir kamu sorumluluğu ve Milli Güvenlik öncelikleri yerine getirilir getirilmez her detayını size açacağız.
Por eso quiero que sepas que sabemos que deben resolver un homicidio múltiple y Dios sabe que es una gran responsabilidad y abriremos cada parte para Uds tan pronto se satisfagan las prioridades de Seguridad Nacional.
Her iki bacağın diz kapağı bölgesinde kırıklar var.
Tienes una fractura múltiple de la tibia en ambas piernas.