Mıki translate Spanish
81,330 parallel translation
Arama izni olmadan onu nasıl alacağım ki?
¿ Cómo demonios se supone que voy a arrestarlo sin una orden?
Ayrıca sen iyiliğe karşılık vermezken ben neden filminin tanıtımını yapayım ki?
Además, ¿ por qué debería promocionar tu película cuando no me vas a devolver el favor?
Tanrım, neden bunları kabul ettim ki ben?
Por Dios santo. - ¿ Por qué acepté algo de esto?
Çölü yayan mı geçecek ki?
¿ Va a cruzar el desierto a pie?
Niye öyle bir şeyle uğraşayım ki?
¿ Para qué molestarse?
Yönetmenim ve başrolü paylaştığım kişi 30 adım ilerimde bayağı bir alem yaparken nasıl uyuyabilirim ki?
¿ Cómo voy a dormir si mi director y mi compañera están teniendo una bacanal aquí al lado?
Ona kızgın değilim ki! Sana kızgınım.
No estoy enfadada con ella, ¡ lo estoy contigo!
Hayatım yok ki!
Si no tengo vida.
Fakat ilk teklifimizi reddetmeden önce şunu bilin ki doktorumuz, Bayan Crawford'un işe dönebileceğini söylerse ve kendisi bunu yapmazsa zararımızın her kuruşunu tazmin etmek için ona dava açacağız.
Pero antes de rechazar la oferta inicial sepa que si el médico dice que puede volver al trabajo y no lo hace la demandaremos para recuperar hasta el último centavo de nuestras pérdidas.
Yapımı daha fazla erteleyerek ne kazanacağını sanıyorsun ki?
¿ Hasta cuándo piensas seguir retrasando la producción?
Hayır, tanıştığımızı sanmıyorum Tabii ki hatırlıyorum.
No. Creo que no nos conocemos. Por supuesto que les recuerdo.
Korkarım ki ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz.
Ambas sabemos que eso no es cierto.
Bizi uysallaştırmak istiyorlar ki bu yer hakkında fazla soru sormayalım.
Nos quieren dóciles para que no hagamos preguntas sobre este sitio.
Tabii ki senin yanındayım.
Por supuesto que estoy contigo.
Ailemiz için, umarım ki...
Para nuestra familia, de la que espero...
Gecenin sonunda, Toni Morrison, kim olduğunu biliyorsun, - edebi kahramanım, bana der ki... - Evet, evet.
Al final de la noche, Toni Morrison, que ya sabes que es mi heroína literaria, me dijo...
Kedicik kulağımıza gözlerini dikiyorsun, ki çok kabaca, ama senin için izah etmeme izin ver.
Estás mirando nuestras orejas, lo que es de maleducado, pero déjame deletreártelo.
Ki gariptir, çünkü benimle çalışmak istemeyen sendin. Futbol oynayacağım demiştin.
Lo que es extraño, porque hiciste que pareciese que no podías trabajar para mí porque estabas jugando al fútbol.
Talihsizliğe bak ki, Betty ile daha yeni tanışmış olmama rağmen en iyi arkadaş olacağımızı hissetmiştim.
Lo cual es desafortunado, porque aunque acabo de conocer a Betty, realmente sentía que estábamos destinadas a ser mejores amigas.
Betty aynı sınıfta olamayacağımız gerçeğine o kadar karşıydı ki her gün gelip bana ders anlattı.
Betty estaba tan en contra de que no estuviésemos en el mismo curso que se hizo cargo de todo para ser mi tutora todos los días.
Ama ben oradaydım ve size şunu söyleyebilirim ki gerçekte, orada sadece 3 kişi vardı.
Pero yo estaba allí, y os lo puedo decir. En realidad, solo habían tres.
Gerçekten bunun yanına kalacağını mı sanıyor ki?
¿ De verdad piensa que se puede librar de esto? ¿ No sabe quién soy?
Bu işi basit tutalım ki o yarım aklın sözlerimi algılayabilsin.
Vamos a simplificarlo, para que tu cerebro de niñato retrasado lo capte.
Peki, Grundy senin için ne ifade ediyor ki hem, kız arkadaşın mı?
Bueno, ¿ qué es Grundy para ti, de todos modos, tu novia?
Diyorum ki sana yardım edebileceğimi sanmıyorum.
Estoy diciendo que... no creo que pueda ayudarte.
Tatlım, neden böyle bir şey soruyorsun ki?
Cielo, ¿ por qué me preguntas esto?
Seni buradan çıkaracağım, yemin ederim ki.
Te voy a sacar de aquí, lo juro por Dios.
Gerçek şu ki, bu gibi bir olayın daha önce yaşanmamasına şaşırdım.
La verdad es que me sorprende que esta situación no haya ocurrido antes.
Buradayım çünkü büyük annem öyle düşünüyordu ki... medyum hislerine göre burada güvende olacaktım.
Estoy aquí porque mi abuela tuvo un presentimiento. Un presentimiento psíquico de que estaría a salvo aquí.
Son tavlama ve kalıp basım aşamaları arasında kalıp metali o kadar yumuşak ki elde doğru aletler varsa, kalıbın üzerinde birkaç küçük değişiklik yapmak mümkün.
Entre el tratamiento térmico final y el troquelado, el metal es tan blando que si tienes las herramientas correctas, puedes hacer un par de cambios pequeños.
Yani onlar aldatıyorsa neden biz de sistemi biraz aldatmayalım ki?
Creo que si ellos se engañan, ¿ por qué no podemos engañar al sistema?
Neden ki? Bakabilir miyim diye soracaktım.
Quería saber si puedo echarle un vistazo.
Ama işi gerçeği şu ki, artık hayatımızda bulunamaz.
Pero la realidad es que ya no puede estar en nuestras vidas.
Gelecekteki terapistine yardım olsun diye söylüyorum, ki kendisi saatte 200 dolar alacak cevabı bulmak için.
Para el beneficio de sus futuros terapeutas, con cargo $ 200 por hora para averiguar la respuesta.
İnancımız şu ki : komadaki zihin hareket edebiliyordu.
Es nuestra creencia de que la mente en estado de coma es expulsado.
Soru şu ki yakışıklı olmadığımızı biliyor olmasını bildiğimizin farkında mı?
La cuestión es, ¿ crees que ella sabe que sabemos que sabe que no somos guapos?
Ne kadar oldu, ki yıl mı?
Ha pasado cuánto, ¿ dos años?
Görevime odaklanmalıyım, Ama ikimizde biliyoruz ki seni kurtarmanın başka bir yolu da var.
Debería estar centrada en la misión, pero ambos sabemos que hay otra manera de salvarte.
Görünen o ki cüzdanımı markette unutmuşum ve David de onu bulmuş.
Aparentemente, olvidé mi cartera en el supermercado y David la encontró.
- Kurtuluşun gerçekleşti mi, memur? Daha çok ziyan, korkarım ki.
Tenemos un oficial de uniforme afuera.
Tabii ki donakaldım.
Estaba petrificada.
Evet, koşup dolaba saklanmak yardım etmekse tabii ki yardım ettim.
Sí, si correr y esconderme en un armario es ayudar, entonces seguro, sí, lo ayudé.
O kadar paramız var mı ki?
¿ Tenemos tanto?
Tanrım. Orası nasıl bir yer ki?
Santo cielo. ¿ Cómo es?
Ama odada yalnızken onunla, bedeniyle... Aniden farkettim ki her şeyi yanlış anlamışım.
Pero cuando estaba a solas con él, con su cuerpo era- - De repente me di cuenta de que lo había malinterpretado.
- Kaçmadım ki.
No corrí.
Kendi adamlarımız kadar olmaz ama iyi para alırlarsa, ki alacaklar, o zaman dövüşürler.
No será lo mismo que nuestros hombres pero lucharán si se les paga bien, y así será.
Dünyaya kazık çakmaktan başka ne yapmışım ki.
Lo único que hice fue llegar a viejo.
# Şeytan hayatımı çaldı yani Kim takar ki?
* El diablo mi vida me quitó, ¿ y un carajo a quién le importa?
Evet, tabii ki yapardım. Elbette söylerim.
Por supuesto que te lo diría.
Korkarım ki Isabel, bir daha ki ziyarete kadar hazır olmadan önce biraz zamana ihtiyacı olacak.
Me temo que va a pasar un tiempo... antes de que Isabel esté lista para recibir otra visita.