English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Nado

Nado translate Spanish

402 parallel translation
- Yüzmek için bayağı uzak, değil mi?
¡ Hay un buen rato a nado! ¿ Pueden irse?
Birasına bahse girerim ben daha iyi yüzücüyümdür.
- Soy hijo de salvavidas. Una cerveza a que nado mejor.
İşte bu kadar biliyorsunuz. Evde havuz da var, yüzme hocası da. Her gün yüzüyorum.
Aquí dentro hay piscina, y un instructor, y nado todos los días.
Yani gayet güzel. Pek iyi bir yüzücü değilim bu işi uzatmamak için güzel bir fırsatım var.
Que todo eso está muy bien, que nado bastante mal, y aún así creo que voy a nadar lo más lejos posible.
Leander, sevgilisini görmek için Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçerken yanına valiz alma zahmetine katlanmamıştı.
Cuando Leandro cruzó a nado el Helesponto hasta su amada, no se preocupó de llevar una maleta.
Yüzsem daha iyiydi!
¡ Llegaría antes a nado!
Bunun dışında çok iyi bir yüzücüyümdür ve iyi bir yüzücü olmak derler ki ne zaman böyle bir durumun içine düşseler kolay bir şekilde işin içinden kurtulurlarmış.
Además, yo nado muy bien y siendo un buen nadador... Dicen que cuando te encuentras en una situación así... nadas instintivamente.
Ben de çok iyi bir yüzücüyümdür.
Yo también nado muy bien.
Kıyıya kadar yüzebileceğini bilsem seni denize atarım.
Si pudieras llegar a nado, te tiraría por Ia borda.
10 sterlin için Oban'a kadar yüzerdim.
Iría a nado hasta Oban por 10 libras.
Yüzmekten çok yürüyebilirim kardeşim.
Ando mucho mejor que nado.
- Artık Tarzan kadar iyi yüzebiliyorum.
- Y ahora nado tan bien como Tarzán.
BİR POLİS DAHA ÖLDÜRÜLDÜ Devriye görevi yapan polis içki kaçakçısının dükkanında vuruldu.
¡ OTRO POLICÍA ASESI NADO! LO MATARON EN UN BAR CLANDESTI NO
Wiecek masum, diyor eski karısı Eski karısı bugün "Frank Polis Bundy'yi öldürmüş olamaz" dedi.
WI ECEK ES I NOCENTE DICE EX ESPOSA "FRANK NO PUDO HABERASESI NADO AL POLICÍA BUNDY"... DIJO HOY SU EX ESPOSA.
Sanki Manş Denizi'nde yüzmüşüm gibi.
Como si acabara de atravesar a nado el Canal de la Mancha.
Eve kadar yüzmemizi mi önerirsiniz?
¿ Propone que volvamos a nado?
Orada ağırlık kaldırıyorum, yüzüyorum, kendimi formda tutuyorum.
Ahí levanto pesas. Nado. Me mantengo en forma.
Madam köprü kalkmadan önce adamlarınızdan birinin hendeği geçmesi ve odasına tırmanması gerektiğini söylüyor.
La Señora dice que antes de bajar el puente... uno de sus hombres debe cruzar a nado el foso y trepar a su habitación.
Hendeği geçecek biri olmalı.
Bueno, creo que yo soy el único que puede cruzar el foso a nado.
İyi yüzücüyümdür.
Veremos como nadas. Nado muy bien.
Ben... Birlikte bir şeyler yapabiliriz diye düşünmüştüm.
Quizá podríamos escapar juntos a nado.
Dostumuz uzun ve yorucu yüzüşlerinden sonra hep eve dönüyor.
Nuestro amigo vuelve a casa, tras una larga y dura sesión de nado.
- Oraya yüzüp, onlara uğramamızı ister misin?
- ¿ Cruzamos a nado y los visitamos?
Suyin'in giyecek birşeyi yoktu ve ben de yüzmesini tavsiye ettim.
No tenía nada que ponerse, así que le he sugerido venir a nado. No tenía nada que ponerse, así que le he sugerido venir a nado.
Koy boyunca ondan kaçmak için yüzmedim.
No he venido a nado para escaparme de él.
- Yüzdün mü?
- ¿ Vino a nado?
Daha dikkatli olmalısın. - Buralarda çok denize girerim.
- Nado mucho por aquí fuera.
Ben, Tadaeusz Boleslav Kont Prokoszny, yüzmem de gerekse İngiltere'ye gideceğim.
Yo, Tadaeusz Boleslav Conde Prokoszny, iré a Inglaterra a nado si hace falta.
Onun ataları denizleri geçip, oğlunu bulmaya Balkanları..
Su abuela atravesó el mar a nado, cruzó los Balcanes y llegó al Nilo.
Yüzerim, koşarım.
Nado, corro.
Dublinli ufak, 55 kiloluk kızıl saçlı, kendisi Mississippi'yi uzunlamasına geçen ilk bayan.
procedente de Dublin, que ha sido la primera mujer en recorrer a nado el rió Mississippi.
Ben yiizemiyorum.
- Yo no nado.
Çok iyi yüzemiyorum, görüyor musun?
No nado muy bien, ¿ sabe?
Kayığın etrafında yüzüyorum ama onu bulamıyorum.
Nado alrededor... pero no lo encuentro.
- Kıyıya yüzüyorum.
- Nado hasta la orilla.
Yüzüyorum.
Nado.
- Buraya nasıl gelmiş?
- ¿ Cómo está él? - ¡ Lo cruzó a nado!
Yüzmeye gittiğimde hep bu şekilde bakarım.
Se ponen así cuando nado.
Mağazada yaramazlık yapma.
No hagas nado malo en la tienda.
Fakir bir hizmetçi kız. Tatmin oldun mu, yoksa kıyıya yüzmek mi istersin?
Una pobre doncella. ¿ Estás satisfecho o prefieres ganar a nado la orilla?
Bana inanmıyor musunuz?
Nado muy bien. ¿ No me creéis?
Adaya yüzmeyi açıkça yasaklamıştım. Ama Inochkin kuralları çiğnedi ve yine de bunu yaptı.
He prohibido terminantemente ir a nado a la isla, pero Inockin me ha desobedecido.
Ve bugün de adaya yüzdü!
Hoy ha escapado a nado a la isla.
Şimdi ne olacak? Herkes adaya mı yüzecek?
¿ Irán ahora todos a nado allí?
- Buraya yüzerek mi geldin?
¿ Y vino a nado?
Nefesimi tuttum ve buraya kadar yüzdüm.
Y, uh, I sujetó mi aliento Y l comenzó a nadar Y l cruzó a nado toda la forma aquí.
Tuna'yı yüzerek geçmek zorundayım.
Debo cruzar a nado el Danubio.
Tuna'yı yüzerek geçmek zorundayım.
Tengo que cruzar a nado el Danubio.
"Dedem sık sık yüzerek Tuna'yı geçermiş."
"Mi abuelo cruzaba a nado el Danubio."
İngiliz ordusunda iyi bir yüzmenin tedavi edemeyeceği bir şey yoktur.
"No hay nada malo sobre la Armada Británica que un buen nado no pueda curar".
Geçit töreni gibi.
¡ Vamos a salvarnos a nado!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]