English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Nane

Nane translate Spanish

1,078 parallel translation
Nane Şekeri Patty, hayatımın geri kalanında benden nefret edecek.
Peppermint Patty me odiará por el resto de mi vida.
- Selam, Nane Şekeri Patty. - Selam, Franklin.
- Hola Pepermint Patty, hola Franklin, hola Marcie.
Nane Şekeri Patty, bütün o söylediği şeyleri demek istemedi.
Peppermint Patty no quiso decir todo eso.
Şey, sadece Linus ve Marcie adında bir kız ve Nane Şekeri Patty adında bir kız, çok iyi bir beyzbol oyuncusudur, ve Franklin adında bir çocuk.
Bueno, está Linus y Marcie y Peppermint Patty, que es una gran jugadora de béisbol, y Franklin.
Hey, Nane Şekeri Patty, büyük haber.
¡ Grandes noticias Peppermint Patty!
- Buyurun? - Sulu nane likörü.
Menta con agua.
Söyle Miranda, içine nane mi koydun?
Por curiosidad, Miranda, ¿ le has echado menta?
Hayır, nane koymadım!
¡ No, menta no!
- Başka nane çayı kalmadı. - Ama çok iyi gidiyor.
Se ha terminado la bebida, pero todo va bien.
Zevkini ikiye katla, eğlenceyi ikiye katla çifte leziz, Çifte-nane sakızlarıyla
- Dobla el placer y la diversión Dóblalo, dóblalo con chicles de menta y limón
Zevkini ikiye katla, eğlenceyi ikiye katla çifte leziz, Çifte-nane sakızlarıyla
- Dobla el placer y la diversión...
Zevkini ikiye katla, eğlenceyi ikiye katla çifte leziz, Çifte-nane sakızlarıyla....
Repítela. Dobla el placer y la diversión, dóblalo, dóblalo...
Zevkini ikiye katla, eğlenceyi ikiye katla çifte leziz, Çifte-nane sakızlarıyla.
Dobla el placer y la diversión Dóblalo, todo en un solo chicle
- Dione, nane çayı nerede kaldı?
Dione, ¿ dónde está el te de menta? Llegando, padre.
Yepyeni nane tadıyla Dişlerinin dostu
Con el nuevo sabor Me los limpio por la mañana
Sana bir nane-limon getireyim.
Prepararé algo que te relaje.
Senin hayatın sıkıcı zaten. Bana bak, siyah kuşüzümü, mango, nane şekeri.
Míreme, alguna pasa de Corinto negra, algún mango, la arremetida de menta,
"... menekşe, nane ve ıtırlardan bir taç öreceğim.
"'te pondré una guirnalda de violetas, mentas y geranios.
- Nane limon.
Muy caliente.
Rose, nane şekeri ya da sakızın var mı?
Rose, ¿ tienes mentas o chicle o algo?
Peki o nane likörünü içip o tatlı çörekleri yedikten sonra ondan sonra ne oldu?
Y después que tomaron ese licor de menta y comieron los panecillos... ¿ qué pasó después?
Bir keresinde, kahve ile çikolatalı nane şekeri ikram edilen bir evdeydim.
¡ Una vez estuve en una casa donde servían bombones con el café!
- Konyak ve nane likörü.
- Coñac con crema de menta.
Hangisi brendy? Hangisi nane likörü?
¿ Cuál es el brandy y cuál es la crema de menta?
- Nane soslu mu?
- ¿ Con salsa de menta?
Biraz yeşil nane, güzel olur, ha?
Un poco de hierbabuena caería bien, ¿ verdad?
- Nane likörü. Hanımefendi size küçük bir içki ısmarlamak istedi.
Es pipermín, invita la señora.
Balinaları ve, oh, tanrım, oh, lanet fok yavrularınane dersin?
Preocuparse por las ballenas y, oh, Dios, oh, ¿ y qué sobre las putas focas bebés?
Benim spesiyalim, nane sosunda haşlanmış domuz, afiyet olsun!
Esta es mi especialidad, jabalí hervido con salsa de menta.
- Onları nane sosu ile servis yapacağım.
- Se los serviré con salsa de menta.
Ama İngilizler onu nane sosu ile içiyorlar.
Los británicos tienen esa costumbre.
Asterix bize nane soslu domuz vermeyecek, bunu yapmayacak değil mi?
Asterix, ¿ no irá a darnos jabalí con salsa de menta, no es así?
Bizi nane sosunda pişirseler bile, hiçbir şey demezdim, tek kelime bile.
Aún cocinándome en salsa de menta no diría nada, ni una palabra.
Şerefinize bir ziyafet vereceğiz, bütün özel yemeklerimizden, domuzlardan... nane soslu hazırlatacağız, ve biraları kıvamına gelene kadar ısıtacağız.
Digo, daremos un banquete en su honor, preparé nuestras especialidades jabali con salsa de menta y montones de cerveza caliente bien en su punto.
Heryerden... nane kokusu geldiğini söylüyor.
dice que siente por todas partes... el perfume de la albahaca.
- Nane likörü?
- ¿ Un cóctel?
İkisi de sol şakaktan tek kurşunla vurulmuş. Midelerinde bütün hâlde nane yaprakları var.
Hermosa, latina, con un tiro en la cabeza, en la sien izquierda, hojas de menta en el estómago, ambas trabajaban con sus manos.
Akçaağaç korularında her bir çiftliğin taze nane halılarına taşan pınarı vardı.
En los bosquecillos de arces, cada granja tiene su fuente rebozando sobre alfombras de menta fresca.
Nane işiyle Amerikan Bankon atlarından yüklüce bir gönderi.
Un cargamento de papel para moneda de gran calidad.
Bu gerçek mal dostum ve nane yeşili binlik bankonat kağıdı.
Es auténtico, Durst. Papel para moneda auténtico.
Bir nane likörü, lütfen.
Un aperitivo de menta, por favor.
Nane şekeri!
Humbug!
- Nane şekeri, Bay Baldrick?
- - Humbug, Sr. Baldrick? -
Üzüm, çilek, kavun, nane.
Uva, fresa, sandia, menta.
Nane Likörü veya tekila veya Cafe Lolita seçme şansın var.
Café Lolita, tequila o crema de menta.
Bir nane bildiğin yok senin.
No sabes nada de eso.
Şeyine nane yaprakları serpiştirirdi.
Se ponía hojas de hierbabuena en los pies. A Maxine.
Burada pisuvarın üzerinde diyor ki : "Fazla nane şekeri yeme"
En este urinario hay un letrero que dice "Prohibido comerse el desinfectante".
Nane ile tatlandırılmış.
Sabe a menta.
Her şeyi nane soslu yapmakla bozmuşlar.
Ellos le meten a todo su salsa de menta.
Midesinden nane yaprakları çıktı.
Hojas de menta en su estómago.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]