English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Nasip

Nasip translate Spanish

309 parallel translation
Hepimize mutlu günler nasip eyle. Ve içlerimizi senin sevginle doldurmamız için yardım eyle Tanrım.
Danos un día hermoso y ayúdanos a amarnos como a ti, señor.
Peck'in Kötü Çocuğu'nu oynamak her çocuğa nasip olmaz.
No todos los niños pueden trabajar en Peck's Bad Boy.
Yüce Tanrım, bu zavallı günahkarını gör... ve dermansızlığının onun inancını kuvvetlendirip... tövbelerinin kabulüne vesile olmasını nasip eyle.
Dios todopoderoso, mira a esta miserable pecadora y concédele que el sentido de su debilidad sea su fortaleza en la fe, y la seriedad en su arrepentimiento.
Ancak Eyre on yıldır bizimle... ve bu zaman zarfında onu kurtuluş yolunda yürütmek bana nasip oldu.
Pero Eyre ha estado con nosotros por 10 años. Y en esos 10 años, se me ha permitido plantar su pie en el camino de la salvación. Supongo que debemos verla ahora.
"Bu kuluna, Yüce İsa'nın sonsuz faziletleri aracılığı ile... " ebedi istirahat ve huzur nasip eyle.
"Te deseamos paz y descanso eternos gracias a la infinita bondad de Jesucristo."
" ve faniliğimizin farkına varmamızı nasip eyle.
"recuérdanos nuestra propia fragilidad y mortalidad"
"senin insafına sığınıp... " ebedi huzura kavuşmamızı nasip eyle.
"gocemos de la piedad de tu juicio y de la felicidad eterna."
Askerler, heyeti karşılama onuru ve ayrıcalığı bir kez daha bize nasip oldu.
Bueno, muchachos tenemos el honor y el privilegio de recibir a un comité de visitantes.
... canımı koru... günahlarımı affet... ebedi kurtuluşu nasip et.
... eviten mi muerte... que obtenga el perdón... la salvación eterna.
Majestenin huzuruna böyle çabuk çıkmak pek nasip olmuyor.
- ¡ Qué raro es conseguir tan rápido... -... una audiencia con el Rey!
Tanrım, sen beni kutsadın, ve bana bereket nasip eyledin.
Tú unges mi cabeza con aceite, mi copa está rebosando...
Bize bir mucize nasip eyle.
Otórganos el milagro de Tu divina intervención.
Çok az insana nasip olur.
Insisto.
Bu yeğenime bir koca nasip et, yoksa beni çıldırtacak.
- Virgen Santa. Tenemos que encontrarle un marido a mi sobrina, o me volverá loco.
Adam gibi bir kalıptan yoksun kalmışım sahtekâr doğanın marifetiyle güzellikten nasip almamışım.
yo, privado de la bella proporción, desprovisto de todo encanto por la pérfida naturaleza ;
Keşke büyükannenize de nasip olsaydı böylesi.
Por cierto que no hizo vuestra madre tan buen partido.
Onun yatağında bugüne kadar bir saatliğine bile uykunun altın şebnemini tatmak bana nasip olmadı. Korkulu rüyalarıyla gözlerim hep açık kaldı.
Jamás una hora en su lecho... he gozado del dorado rocío del sueño... sin que me despertasen sus horribles pesadillas.
Pers topraklarında Yunan ordusu 200 yıldır Yunanistan'ın hayali, bu da Philip'e nasip oldu.
Un ejército griego en tierra persa. El sueño de Grecia durante 200 años, y Filipo es el autor de la hazaña.
Kehanette belirtildiği gibi, ömrü kısa olacaksa kehanette belirtilen öteki şeyi de bu kısacık ömründe ona nasip et :
Si la suya es una vida corta, como dice la profecía, dale en ese corto periodo de tiempo aquello que también se presagió :
Bu herkese nasip olmaz.
Eso es extraordinario.
Charlie Malik'in ekibinde çalışmak herkese nasip olmaz.
¿ Sabes? No todos pueden trabajar en la cuadrilla de Malik.
- kusursuzluk nasip etsin.
- lo perfeccione.
- Kızım, Tanrı sana huzur nasip etsin.
- Hija, que Dios le de paz.
Umarım bir kaçını dinlemek nasip olur.
Espero que podamos escuchar alguno.
Öyle ölüm herkese nasip olmaz.
Pero es una muerte honrada.
Çok özür dilerim, onu tanımak pek nasip olmayacak.
Siento mucho que no vaya a poder conocerla.
Şansın varsa sana nasip olur.
Si sois listos, puede ser vuestra.
Bizi bir yavru ihsan eyle. Bizi mesut et Tanrım. Bana sağlıklı çocuklar nasip et.
Haz que mi Ivanko quede hechizado por mí, dame felicidad, dame niños sanos, un niño o una niña.
Tanrı Emanuele Wald Luzzati'nin ruhunu kutsasın. İbrahim, İshak ve Yakup'la beraber olmayı nasip eylesin.
Dios bendiga el alma de Emanuele Wald Luzzati y las de todos los que descienden de Abraham, Isaac y Jacob.
Bizi şeytanın şerrinden koru... nefsimize hakim olmamızı nasip eyle.
Y no nos dejes caer en la tentación, mas líbranos del mal.
Herkese nasip olmaz böyle bir... O ne demek?
Rara vez uno tiene el privilegio de conocer a una- ¿ En qué idioma es eso?
Ellerini açıp Tanrı'ya dua etti, kış gününde böyle bir gün nasip ettiği için.
Agradeció a Alá semejante mañana en invierno.
Toprakla yaşamak herkese nasip olmaz.
No todos pueden vivir de la tierra, ¿ sabe?
Galiba Charlie'nin sahip olduğu teknikten nasip almamış ama bunu dayanma gücüyle telafi ediyor.
Sin la técnica de Charlie, pero lo suple con la resistencia.
Bir katilin yüzüne bu kadar yakından bakabilmek herkese nasip olmaz.
No ocurre todos los días, ver a 20 cm la cara de un asesino.
Yüzbinlerce mutluluk size nasip olsun.
Que vivan para ver miles de razones por que alegrarse
Böyle bir iltifat herkese nasip olmaz doğrusu?
¿ cuántas veces Ie hacen a uno un cumplido como éste?
Bizlere de nasip olur mu?
¿ acaso me espera el cielo a mí?
- Diplomatça mı? Başbakanla çay içmek herkese nasip olmaz.
No todos toman el té con el Primer Ministro.
Yaşlılıkla birlikte gelen şeref, sevgi itaat, bir alay dost gibi şeyler bana nasip olmayacak.
Y lo que debería acompañar la vejez, como honor, amor obediencia, multitudes de amigos no debo esperar tenerlo.
Zümrütler bana nasip olmayacaksa, sana hiç nasip etmem.
Quizá no consiga las esmeraldas, pero al menos tengo algo.
Ah Tanrım, barış nasip eyle!
¡ Señor, danos paz!
Tanrım, bize mutlu bir yolculuk nasip et.
Concédenos un viaje feliz.
Bu hacılara mutlu bir yolculuk ve huzurlu günler nasip et ki, senin kutsal meleğinin rehberliğiyle gidecekleri yere sağ salim ulaşsınlar.
Concede a estos peregrinos un viaje feliz y días de paz, para que guiados por su arcángel lleguen sanos y salvos a su destino.
Bana nasip olacak olan o, değil mi, Bay Jordan?
Nadie me lo impedirá, ¿ verdad, Sr. Jordan?
Nasip olsun şimdi, ey aziz, dudaklara da ellerin yaptığını.
Entonces, querida santa, dejad a los labios hacer lo mismo que las manos.
Tanrı'nın sana nasip etmediği bir gücü zorla ele geçirdin. Ortodoksluğun temellerinin altını oydun manastırlarımızı ve kiliselerimizi yağmaladın. Bedensel günah işledin, Kutsal Haç biçiminde çıplak yatmaya zorlayarak İsa'nın gelinlerini kirlettin.
Tu que has alimentado un orgullo soberbio sintiéndote superior a todo hombre, que has disfrutado de un poder al que Dios no te había destinado.
Onu koru Tanrım, Grand Düşes'leri de. Onları koru, soylu ve yakışıklı kocalar nasip et.
Que tu bondad, Señor, cuide de todos ellos, protege a esta familia y sálvala, en especial al heredero,
Herkese Kremlin'de gömülmek nasip olmaz. Oraya gömülen tek Amerikalı.
No a todo el mundo lo entierran en el Kremlin, y él es el único estadounidense.
Bak Tanrı sana ne nasip etti?
Cierto...
Bize günlük nimetimizi nasip et...
Nuestro pan de cada día danos señor...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]