Naveed translate Spanish
70 parallel translation
Yakov ve Naveed tutuklandılar.
Jacob y David fueron arrestados.
Çocuğu mahvetmeye mi çalışıyorsun sen?
¿ A mi? Él no para de preguntarme por ti y por Naveed.
Bana sen ve Naveed'le ilgili bir şeyler sorup duruyor. - Tabii, kesin öyledir.
Aw, al infierno.
Naveed'i tanımayan yoktur.
Todo el mundo conoce a Naveed.
Sence bu işin arkasında Naveed olabilir mi?
¿ Crees que Naveed puede estar detrás de todo esto?
Peki ya şey... Erkek arkadaşın, Naive?
Que hay con... Naveed.
- Naveed.
Naveed.
- Naveed...
Naveed...
Naveed, lütfen...
Naveed, por favor...
Gareth'in arkdaşı Naveed hakkında ve gerekçesini gözümüze sokmada neden bu kadar hırslı olduğu hakkında araştırma yaparak.
Por encontrar sobre el novio de Gareth, Naveed, y por qué está tan ansioso de anunciar su coartada.
Bana Naveed'den bahsedebilir misin?
¿ Puedes hablarme de Naveed?
Naveed hiç Keaton hakkında konuştu mu?
¿ Alguna vez Naveed habló sobre Keaton?
Naveed kendi hakkında konuşur.
Naveed habla sobre Naveed.
Naveed'in eski zengin sevgilisi.
El ex "papi dulce" de Naveed.
Naveed onla yaşadı mı? Evet... Sam, bir dakika.
¿ Y Naveed vivía con él? Sam, un mommento.
Peki, bana Naveed hakkında ne anlatabilirsin?
así que, ¿ que puedes contarme de Naveed?
Naveed bir kabustu seks dışında tabii.
Agh, Naveed era una pesadilla, excepto por el sexo.
Öyle olduğunu biliyorum. Naveed bir katil.
Sé que lo hizo.
- Neden Naveed'in yaptığını düşünmüyorsun? - California'daydı.
¿ Por qué no crees que sea Naveed?
Naveed olduğunu düşündüğünü sanmıştım.
Yo creí que pensabas que fue él.
Naveed bir çocuğu kaçırmak için birini mi tutuyor?
Naveed contrato a alguien para que se llevara al niño
Naveed'di.
Fue Naveed.
Naveed.
Naveed.
Çocuğu Naveed kaçırmadı.
No fue Naveed.
Artık parasını Naveed için çarçur etmeyecek.
El no gastara su dinero en Naveed nunca más.
Naveed tutuklandı.
El fue arrestado.
Naveed, fare yutmuş gibi duruyorsun.
Naveed, parece como si te hubieses tragado una rata.
Naveed.
¿ Naveed?
Savaştayız Naveed.
Estamos en guerra, Naveed.
Korkmak çok doğal Naveed.
Es normal estar asustado, Naveed.
Savaştayız Naveed.
Estamos luchando una guerra, Naveed.
Naveed, bir saate kalmadan kontrolü alıp İHA'lara pilotluk edebilecek.
Naveed podrá tomar el control y pilotar los drones en menos de una hora.
Naveed, seni seviyorum, bu yüzden lütfen lütfen şunu hallet ki böylece gidebilelim ve bir daha asla annemin planlarının bir parçası olmak zorunda kalmayalım.
Naveed, te amo, así que por favor por favor sigue adelante con esto y luego podemos irnos y nunca tendremos que ser parte de los planes de mi madre.
Sorun Naveed, değil mi?
Es Naveed, ¿ verdad?
Naveed kocan olabilir ama anlamak zorundasın, o İHA'lara pilotluk yapması için ne gerekiyorsa yapacağım.
Naveed pude que sea tu marido... pero debes entender que haré lo que sea necesario para conseguir que pilote esos aviones.
Caymaya çalışman şerefine leke sürer Naveed.
Intentar echarte atrás es un deshonor, Naveed.
- Sadece sen durdurabilirsin Naveed.
- Sólo tú puedes hacerlo, Naveed.
Londra'ya en yakındaki en ağır silahlı 10 İHA'yı belirle. Sonra Naveed devralıp pilotluk yapacak.
Identifica a los diez drones mejor armados cerca de Londres, y Naveed se encargará de pilotearlos.
Berbat bir yalancısın Naveed.
Eres un terrible mentiroso, Naveed.
Naveed'e yapmak zorunda kaldığın şeyi anlıyorum.
Entiendo lo que tuviste qué hacer con Naveed.
Naveed, benim, kız kardeşin.
Naveed, es tu hermana.
Eğer Naveed kız kardeşini Londra'dan götürmeyi planladıysa o zaman kıza operasyonumuzdan bahsetmiş olmalı.
Si Naveed había planeado llevar a su hermana fuera de Londres, entonces debe haberle dicho acerca de nuestra operación.
Naveed de burada mı?
¿ Está contigo Naveed?
- Naveed bana korkutucu bir mesaj bırakmış.
Naveed me dejó un mensaje asustado.
Naveed ciddi bir durum varmış gibi konuştuysa kusura bakma.
Lo siento mucho si Naveed lo hizo sonar serio.
O halde Naveed'le birlikte bir yere gideceğini neden düşünmüş?
Entonces, ¿ dónde se creía que iba con Naveed?
Naveed'e güvenebileceğimizi de söylemiştin.
Y también dijiste que Naveed era de confianza.
Naveed'e bir şey mi oldu?
- ¿ Ha sucedido algo con Naveed? - Por favor.
Senin için herhangi bir telafi şansı varsa Naveed şimdi başlıyor işte.
Si hay alguna especie de redención para ti, Naveed, esta comienza ahora.
Sabrımı sınama Naveed.
No pruebes mi paciencia, Naveed.
Naveed'le mi ilgili?
¿ Se trata de Naveed?