Ndaydım translate Spanish
7,525 parallel translation
5 yaşındaydım.
Yo tenía cinco años.
12 yaşındaydım sanırım.
Alrededor de... 12?
Yedi yaşındaydım sincapları öpüşürken gördüm.
A los 7, vi a dos ardillas besándose y las vi mucho tiempo.
7 yaşındaydım, babamla bankaya gitmiştim.
Estaba a7.. y estaba visitando el banco con mi papá.
- Bir otel odasındaydım. Oğlumun doğumunu bile kaçırdım.
Eso no está bien.
Bazen, hep otelde bilgisayar başındaydım.
A veces, yo estaba siempre en el hotel, trabajando con el ordenador.
Taliban buraya geldi... onun çok yakınındaydım... sonra "Malala kim?" diye sordu.
El talibán entró por aquí... y yo estaba muy cerca de él... y entonces preguntó : "¿ Quién es Malala?".
En iyi ücretli askerlerinden biriyle, Akadlı bir savaşçının yanındaydım.
Luchando junto a uno de los mejores mercenarios, un guerrero akkadiano.
Dhaka'ya geldiğimde 12 yaşındaydım.
Cuando vine a Dacca, tenía doce años.
Bir işin ortasındaydım.
Estoy haciendo algo.
Bir gün odanın dışındaydım ve çalarken birdenbire durdu.
Un día, yo estaba afuera de la sala cuando de pronto, dejó de tocar.
6 yaşındaydım ve annem kuzenimle beni bir karavanın arkasında sakladı.
A los seis años, mi madre me escondió con mis primos en una camioneta.
Ben Rona kulüp binasındaydım ve ben...
Habla Rona, estaba en el clubhouse y...
Onları yerine koy, lütfen 12 yıldır kilit altındaydım.
- No. Devuélvelas, por favor.
Halkın arasındaydım.
Estaba en público, amigo.
Az önce annenin odasındaydım.
Acabo de estar en la habitación de tu madre.
- Endişelenme. Annenin odasındaydım.
- No te preocupes, estaba en su cuarto.
Odasındaydım... ben!
Estaba en su habitación... ¡ yo!
Bu olduğunda dört yaşındaydım.
Tenía cuatro años, creo, cuando pasó eso.
Ben beş yaşındaydım, o yedi.
Yo tenía cinco años y ella siete.
Bilgisayarımın başındaydım. Facebook'ta geziniyordum.
Estaba en mi computadora y, estaba en Facebook.
Muhtemelen bir yaşındaydım veya 6 aylıktım,
Tenia un año y medio de edad, probablemente.
Kırsal Vermont'ta, 100 küsür yaşında olan bir çiftlik evinde doğup büyüdüm. Ve ormanın ortasındaydım.
Y yo nací y crecí en Vermont rural en una vieja casa de campo, de más de 100 años, y en el medio del bosque.
Ve bahsettiğiniz gecelerin bazılarında onun yanındaydım.
Algunas noches lo estas hablando Sé que estuve aquí.
O gün şehir dışındaydım.
Resulta ser que estaba fuera de la ciudad, en ese momento.
Kendime işkence yaptığımın farkındaydım bazı günlerde onu o kadar çok özlüyordum ki neredeyse boğuluyormuşum gibi hissediyordum.
Sé que me estaba torturando a mí mismo, pero... Hubo días cuando yo... La extrañaba tanto, que casi sentía que me estaba ahogando.
ilk defa bir ip cambazı gördüğümde, sadece 8 yaşındaydım.
La primera vez que vi a un equilibrista tenia 8 años.
- Ben, hep senin yanındaydım!
- ¡ Me tienes harta!
- Sekiz yaşındaydım.
Tenía 8 años.
Bir gün bir yerlere geleceğinin hep farkındaydım Tol.
Siempre supe que serías algo, Tol.
Binbaşı'nın odasındaydım. Öyle mi?
Estuve en la habitación del Mayor.
Binbaşı'nın odasındaydım.
Estuve en la habitación del Mayor.
İsmim Ozzy. Geçen gece içki dükkanındaydım.
Soy el entrenador Ozzy, de la tienda de bebidas de ayer.
Ben 29 yaşındaydım, o da 20.
Tenía 29 y ella tenía 20 años.
- Kardeşim Ciaran'la birlikte dükkânındaydım.
Estuve con mi hermano Ciaran, en su tienda. ¡ Venga, vamos!
Olay gerçekleştiğinde ve seninle gidene kadar kardeşimle birlikte onun dikkânındaydım.
Cuando pasó todo estaba en la tienda con mi hermano y luego estuviste conmigo hasta que te fuiste.
Her neyse, 4 yaşındaydım.
Da igual. Tenía 4 años.
13 yaşındaydım.
Yo tenía 13 años.
Umarım önemli bir şeydir çünkü gördüğün gibi tam da bir toplantının ortasındaydım.
Más vale que sea importante, porque como puede ver, estoy en medio de una reunión.
Sinir bozucu bir köfte satan adamın yanındaydım.
Estaba molestando a un vendedor de carne.
- Orada savcılık tarafındaydım. - Ne önemi var?
- Estaba en el equipo de la fiscalía.
Bir keresinde, muhtemelen oğlunun yaşlarındaydım.
Esta vez, probablemente tenía la edad de su hijo.
18 yaşındaydım.
Tenía 18 años.
Bir arkadaşımla Universal stüdyolarındaydık. Arabaya baktım ve...
Estaba en los Estudios Universal con un amigo, miramos el auto, y le dije :
Evet, babamın çalışma odasındaydı. Bir gün odaya girip kitabı açtım.
Primero, la casa de Tate, y luego la de LaBianca.
Conrad devletin bakımındaydı, sonra normal bir çocuk gibi evlatlık verildi.
Eres muy lindo.
Dokuz yaşındaydım.
Cuando tenía nueve años.
Buz hokeyi takımındaydın.
Estuviste en el equipo de hockey.
Kızım bunu hak etmemişti, daha 19 yaşındaydı!
¡ Ella no se merecía eso! Tenía 19 años.
Nirvana mı? Kaç yaşındaydın, 5 mi? Tekrar birleşme konseriydi.
Nirvana... ¿ Cuántos años tenías, cinco? Fue un concierto de reencuentro.
Central Valley'deki tarım suları hakkındaydı.
Sobre las políticas agriculturales del agua en el Valle Central.