Nefret translate Spanish
58,181 parallel translation
Hepinizden nefret ediyorum.
- Sois lo peor. - Quiere los limones.
- Gece vardiyasından nefret ederim.
Odio los turnos nocturnos.
- Güzel saç kesimi, doktor. - Nefret ettim!
- Bonito corte de pelo, doc. - ¡ Lo odio!
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama erkeğin iyi durumda.
Odio decirlo, pero tu novio es un buen tipo.
Onlar çirkin nefret dolu, aciz varlıklar. Tıpkı Yüzbaşı Trevor'ın gibi.
Son seres feos llenos de odio débiles igual que tu capitán Trevor.
Kötü haber vermekten nefret ediyorum Sadie ama bu uçak sen onu bulmadan inmiş olur.
Dame un respiro y te lo diré. Para cuando llegue este avión, no lo habrás encontrado.
Oradan nefret ediyorsun.
Odias ese lugar.
Sana demiştim, uyuşturucu tüccarlarından nefret ederim ve onlarla çalışmak için kontrat falan imzalamam.
Ya te dije que odio a los narcotraficantes y ni loco firmaré un contrato para trabajar con ellos.
Zirveden nefret ettim Çok ıssızdı
# Odiaba la cima Es muy solitaria #
Okuldan nefret ediyorum.
Odio la escuela.
Millet nefret etti.
El público la odia.
Senden nefret ediyorum Tej!
¡ Te odio, Tej!
Şu klimalardan nefret ediyorum adamım.
Odio esos malditos refrigeradores.
Nefret ediyorum.
Los detesto.
- Benden nefret ediyor.
Me odia.
Hem de çok. Ben de kendimden nefret etmeye başladım.
Él me odia tanto, estoy empezando a odiar a mí mismo.
- Mahalleli benden nefret ediyor.
Me odian en este vecindario, ¿ de acuerdo?
En çok riyakârlıktan nefret ettiğimi anlayın lütfen.
Por favor, comprendan que lo que más odio es la hipocresía.
Senden bahsettiklerinde işte öyle bir nefret mevzubahis.
Cuando hablan de ti, lo hacen con tanto odio.
Öyleyse James Delaney Hindistan'dan niye bu kadar nefret ediyor?
¿ Y por qué odia tanto Delaney a la East India?
Bu şeylerin kafese tıkılmasından nefret ederim.
Odio verlos enjaulados.
Angela da ondan acayip nefret ediyor.
Pues... Y Angela también la detesta.
Sen Bonnie'den nefret edip ben edemediğim için üzgünüm.
Siento que tú odies a Bonnie y que yo sea incapaz de hacerlo.
Bonnie'den nefret etmiyorum.
Yo no odio a Bonnie.
Bilincimi kaybetmekten nefret ediyorum.
Odio perder la consciencia.
Beni nasıl sarstığını bir düşün. Tırmanmaktan nefret ederim.
Solo de acordarme me pongo muy mal. ¡ Odio escalar!
Ben de nefret ederim.
¡ Ya lo odio, también!
Ed ve Nathan birbirlerinden ölesiye nefret ediyorlardı.
Ed y Nathan se odiaban a muerte.
İşte nefret zarfları geliyor.
Aquí vienen las cartas de odio.
AMERİKA'NIN EN NEFRET EDİLEN KADINI
LA MUJER MÁS ODIADA DE ESTADOS UNIDOS
Babandan kopardığım için benden nefret ediyor musun?
¿ Me odias por alejarte de tu padre?
Kendisine Amerika'nın en nefret edilen kadını diyor.
Se hacía llamar la mujer más odiada de Estados Unidos.
Hayır, benden nefret ediyor.
No, me odia.
Hiç anneler günü kartı atmamış, koalalardan nefret ediyor.
No festeja el Día de la Madre, odia a los koalas.
Onu hayal kırıklığa uğradığını görmekten nefret ediyorum.
No me gustaría verlo decepcionado.
Şu an buradan nefret ettim.
Ahora, odio ese sitio.
O tarz şeylerden nefret ediyorsun.
Odias esas cosas.
Tamam, belki "zorladı" demek yanlış olabilir. Ama her saniyesinden nefret ettim.
Vale, "me forzó" quizás no sean las palabras correctas, pero lo odié en cada momento.
Sizden bir çift olarak nefret ediyordum bu yüzden, ona bakışın yüzünden.
Os odiaba en pareja por esto, por cómo la mirabas.
İnsanlar ondan nefret ettiği için.
Porque todos la odiaban.
Partilerinden nefret ediyorlardı, dedikodularından nefret ediyorlardı, Ve kostüm takılarından nefret ediyorlardı.
Odiaban sus fiestas, odiaban sus chismes y odiaban su bisutería.
Nefret dolu, nefret dolu bir kadın.
Es odiosa. Una mujer odiosa.
Ondan nefret ettim.
La odiaba.
Ondan o kadar çok nefret ederdim ki.
Intensamente.
Kızımızı ziyaret ediyoruz ve benden nefret ediyor.
Vamos a visitar a mi hija. La cual me odia.
- Senden nefret ediyorum lan!
- Te odio joder.
Bundan nefret ederim.
Odio eso.
Ve Balo sona erdiğinde benden nefret etmezsen belki arkadaştan daha fazlası olmak ister misin?
Y Si no terminas odiándome hasta el final, ¿ considerarías ser más que amigos?
Tavan vantilatörüm, tahıl gevreği kasem, çaydanlığım... Hepsinden nefret ettim.
Empecé a odiar mi ventilador de techo, mi tazón del cereal, mi tetera.
- Kim nefret ediyor?
¿ Quién te odia?
Ondan nefret ediyorum.
La odio.