Negar translate Spanish
2,023 parallel translation
Atlanta'da inanmak istememiştim, ve tekrar inkar etmeyeceğim.
No quise creerlo en Atlanta, y no lo volveré a negar.
- Kıdemli polis memurları ile aranızdaki anlaşmazlıklar nedeniyle seçilmiş ekipteki görevinize son verileceği şeklindeki söylentilerin gerçeği ifade edip etmediğini açıklar mısınız?
¿ Puede confirmarnos o negar los rumores de que están a punto de sacarlo de la llamada súper brigada debido a conflictos personales con oficiales de mayor rango?
150 bin doları kabul etmemek, enayiliktir.
150000, para negar la pureza
Hislerini inkar et demiyorum.
No intento negar tus sentimientos.
O aptal, taş gibi hatunu nasıl bırakır.
Que tonto, ¿ cómo se atreve a negar que soy lo mejor?
İntihara meyilli olabileceğini göz ardı edemeyiz.
No puede negar el hecho de que el chico piense en suicidarse.
Kocanın ve Kutner'ın durumunu inkar ediyor olamazsın.
No te puedes negar a la realidad con Kutner y con el esposo de la paciente.
Cinayetlerin bölgenin huzurunu korumak için görev edinen biriyle ilgili olduğu söylentilerini doğruluyor musunuz?
¿ Puede usted confirmar o negar los rumores de que algunas muertes en el barrio son atribuidas a un vigilante?
... kimsenin inkâr edemeyeceği
Y nadie lo puede negar
Gerçekte kim olduğumu inkar etmeye çalıştığım için çok özür dilerim.
Lamento mucho haber tratado de negar quién era en verdad.
- Neden bahsediyorsun hiç anlamadım.
No sé de qué hablas. Negar, negar, negar...
İnkar mı edeceksin?
¿ Lo vas a negar?
Ama neden o yılları inkar ediyorsun?
Pero, ¿ por qué negar esos años?
Doğruluk Kılıcı'ndan kaçamazsın.
La espada de la verdad no se puede negar.
Sana inanmak istiyorum... ama gerçeği inkar edemem...
Quiero creer que... Pero entonces no puedo negar la verdad...
Tanrıyı reddetmek gibi olmasın ki o Kahrolasıca papazın sandığından çok daha fazla güvenirim O'na.
Sin negar a Dios en quien confío más de lo que ese maldito reverendo sabrá jamás.
Bakın, aksini iddia edecek değilim, ama Sam kızımızın tehlikede olduğunu düşündüyse neden kaybolduğunu hemen bildirmedi?
Mire, no voy a sentarme aquí y negar eso, pero si Sam pensó que nuestra hija estaba en problemas, ¿ por qué no reportó su desaparición de inmediato?
Eski maceralarımızı özlemedim desem yalan söylerim.
Y no puedo negar que hay una atracción hacia las aventuras semanales del dúo dinámico.
Artık kimse Lisbeth'in yasal velisi Avukat Nils Bjurman tarafından ciddi cinsel istismar ve saldırıya uğradığını inkar edemez.
Nadie puede negar que Lisbeth fue víctima de graves abusos sexuales por parte de su tutor, el abogado Nils Bjurman
İnkar edemeyeceğim bir şey de, bir yanımın tatmin olması için...
Y no puedo negar que una parte de mí quiere la satisfacción de..
Kehaneti göz ardı edemezsin.
No puedes negar la profecía.
"Ondan hoşlanmayabilirsiniz, Bakanım. Ama bir tarzı olduğunu reddedemessiniz."
"Puede que no le agrade, ministro, pero no puede negar que tiene estilo".
Eğer burada uyguladığımız teknikleri kullandığımızı söylersen bunu inkâr edemem.
Si usted dice que las habilidades que se enseñan aquí... se han aplicado, eso no lo puedo negar.
Normalde karşı çıkardım ama bunu ben bile haksız çıkaramam.
Te contradiría como siempre, pero ni yo puedo negar eso.
Bay Blake'in iki müthiş buluşunu inkar edemezsiniz.
Y todos le sonríen. Pero usted no puede negar que el Sr. Blake hizo 2 descubrimientos sorprendentes ahora.
Aramızda bir bağ yok mu sence?
No lo creo. Piensa en ello. ¿ Puedes negar que tenemos una conexión?
* Ve hepimiz deriz böyle *
# Y nadie lo puede negar #
Bunu reddetmenin cezası, yanarak ölmektir. Söyledikten sonra geri alınsa bile.
La pena por negar esto es la muerte mediante la hoguera aún después de la retractación.
Et kütlesinin dile gelmesine itiraz edeceğim çünkü genellikle, söylemek zorunda olduğu şeyleri duymak istemem.
Me voy a negar a que la carne tenga boca. Principalmente porque no quiero oír lo que tiene que decir.
Ve bütün basılı eserlerle birlikte gelen, yüzlerce gösterge ile, artık inkar edilemez.
Centenares de pruebas que no se pueden negar mas
Ashkan ve Negar'ı tanıyor muusn?
¿ Conoces a Ashkan y a Negar?
- Ben Negar.
- Negar
- Ben Negar, Ashkan'nın Negar'ı.
- Negar, la Negar de Ashkan.
- Anladın mı Negar?
- ¿ Lo entendiste Negar?
- Negar!
- Negar
- Kaç pasaporta ihtiyacınız var? - Negar'ın pasaporta ihtiyacı yok.
- ¿ Cuántos pasaportes necesitáis?
Beş vize, ve iki pasaport lazım. Yaz!
- Negar no lo necesita, por lo que queremos cinco visas y dos pasaportes
- Back vokal için daha kimseyi aramayalım Negar. O çok iyi.
- ¿ Por qué necesitamos otra vocalista?
- Biliyorum ama sadece bir kadınla izin alamam.
Negar es muy buena.
Ashkan ve Negar.
Ashkan y Negar.
- Ama daha büyük bir konser vermek isteriz. - Negar canım!
- Pero nos gustaría hacer un concierto más grande.
Bunları senin için halledeceğim.
- Negar, cariño. Lo haré por ti.
Negar! Endişelenme o dürüst biri.
Negar, no te preocupes es un buen tío.
Yoksa, "Beni lütfen unutma!" diye arayın ve gelir, bir numaralı menajeriniz olurum. - Merhaba! - Negar!
Si no, "no me olvidéis, por favor" sólo llamadme y seré vuestro agente número uno.
Bunlar Navai müziğin kralları! Merhaba Bayım!
- ¡ Negar, Ashkan!
Ama hemen Negar'a söyleme!
Escuchad, no os van a dar ningún permiso.
Ben mekandayım, sonra ararım.
Pero no se lo cuentes a Negar aún.
Onu iyileştirdiğini inkar edemezsin.
No puede negar que lo curó.
Kötü bir fikirdi elbet.
Esto fue muy malo, por supuesto, pero nadie puede negar que fue lucrativo.
- Peki sen Negar? Ben mi?
Y beber y tocar la batería, beber y tocar la batería.
Hiçbir şey, sadece Nader'in pasaportlarımızı getirmesini dilerim.
- ¿ Qué hay de ti, Negar?