English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Nehirde

Nehirde translate Spanish

963 parallel translation
Bizi görebilecekleri nehirde gitmekten iyidir.
Mejor hundirnos ahora, que nos atrapen esos idiotas.
Arikara'lar o nehirde.
No podíamos seguir por el río.
Hiçbir nehirde A Hi'nin izine rastlanmadı.
¡ Aún no se ve llegar al señor A Hi por ninguno de los ríos!
Nehirde sürüklenen odun gövdesinden, mors ve fok postuyla kaplı Omyak ( Eskimo kayığı )
El omiak, hecho con un armazón de madera cubierta con piel de foca y morsa.
Tüm o değersiz şeyleri nehirde bıraktın bebek.
" Dejaste el fango en el río, encanto.
"Nehirde tekne turuna katılacağız. Gelmek ister misin?"
Vamos a navegar en una embarcación. ¿ Vienes con nosotros?
Nehirde akıntıya karşı yüzen karatavuktan büyük somonlar var.
Hay más salmones en esos ríos que mirlos en una plantación de caña de azúcar.
Evet, Ay parlayacak tüm gece ama bağlı kalacak sımsıkı, nehirde yüzen tekne.
Claro que la luna brillará toda la noche y que el barco zarpará del muelle.
- Nehirde duyduğumuz çığlık.
- El grito que oímos desde el río.
Saat altı olduğunda, nehirde cesedimi aratmaya başlamış.
A las seis ya estaba haciendo dragar todos los ríos.
Bahar başlarında nehirde olmamız gerekiyor.
Para la primavera ya estaremos junto al río.
Gaboniler'le karşılaştıktan sonra nehirde yüzen birkaç kurban gördüm.
Pero he visto a sus víctimas flotando río abajo después de que acabaran con ellas.
- Nehirde kürek çekeriz.
- Escapar. Remar río arriba
Nehirde görülecek pek çok güzel yer var.
Iríamos a la presa. Ya verán, es precioso
Millet nehirde gemilere pamuk yüklemek zorunda.
La gente envía el algodón por el río
Hatırlasana, geçen yıl yavrusunu nehirde kaybetmişti.
¿ Recuerdas que el año pasado perdió su bebé en el río?
Nehirde bekliyor seni ölüm...
- Los truenos sólo hacen ruido. No son una amenaza.
Nehirde yüzerken buldum.
Del río donde nadamos.
Nadan askerlerine sizi nehirde öldürmelerini emretti.
Nadan ordenó que los soldados te matasen en el río.
Nehirde bir sürü sarı taş var.
Hay muchas piedras amarillas en el río.
- Onları nerede enseledin? - Sabah erken saatlerde nehirde ilerliyorlardı.
Esta mañana temprano flotando en el río.
Dün gece bir kadını nehirde kurtarmaya çalışmadın mı? .
Ayer intentaste salvar a una mujer.
Yılın bu zamanı nehirde fazla su yok Trudy.
No hay mucha agua en esta época del año, Trudy.
Oldukça belli ki son kırk sekiz saat içinde nehirde değildin.
Es obvio que no ha estado por el río en las últimas 48 horas.
- Evde. - Nehirde değil mi?
- ¿ No está en el río?
O ufak nehirde kürek çekiyoruz.
Salimos a remar a un pequeño rio.
Eğer karşıya geçmeyecekse neden nehirde dikilip bu tarafı izliyordu?
¿ Por qué hace papá guardia en el río, si no es para que nadie cruce?
Akıp giden nehirde
Junto al campo de maíz que ondea
Onu kayalıkların üzerine attım. Deniz fenerinin yanındaki nehirde köprünün altında.
Lo arrojamos a las rocas que hay debajo del puente.
O, yakında nehirde olacak ve her şey unutulacak.
Se hundirá en el río,... y todo quedará olvidado.
- Bay Byrne. Havalar soğuyacağı için komşu çocuklardan, nehirde sürüklenen ağaç dallarından biraz getirmelerini istemiştim. Geçen seneki gibi soğuk olmasın diye düşünmüştüm.
Sr. Byrne, como viene el frío le pedí a los chicos que juntaran algo de leña para que no se pesque un resfriado como el año pasado.
- Hayır, nehirde bir yerlerde.
- No, se fue al río.
Sabahleyin, çocukların nehirde sürüklenen dalları toplamak için burada olacağını size söylemiştim.
Pero le dije que traerían la leña mañana.
Nehirde bata çıka ilerleyecek, ta ki onlar bulana kadar.
Dará vueltas por el río hasta que la encuentren.
Nehirde bata çıka!
Río arriba y abajo.
Emily'nin cesedi nehirde bulunmadan önceki gece.
La noche anterior al hallazgo del cadaver de Emily en el río.
Bu nehirde bir geceyi daha.
En otra noche, en este mismo río.
John, bu gece ortadan kayboldu. Eğer onun başına bir şey gelirse... Diyelim, nehirde intihar etti.
Si John desapareciera esta noche, si algo le pasara, digamos, si se ahogara en el río.
vapur adamı nehirde doğdu ve büyüdü Sadece şimdi...
Nací y crecí en un barco a vapor en el río.
Sandy, nehirde buluşuruz.
Bueno, Sandy, te veré en el río.
Yüzbaşı John'a... insanların fiziksel ve ruhsal olarak nehre nasıl bağlı olduklarını anlatmak istedim. Nehir insanlarını ve köy insanlarını... Zor bir günün ardından nehirde serinleyen kendir işçilerini, elbiselerini yıkayan erkekleri, güneşlenen yaşlı adamları, yüzen, suya dalan çocukları, ve diğer düşünen, meditasyon yapanları, nehrin kıyılarında Hindistan'ın bilgeliğini öğrenen insanları anlatmak istedim...
Quería contarle al Capitán John... cómo dependía la gente del río tanto espiritual como físicamente... la gente del río y la gente de la aldea... cómo los trabajadores del cáñamo se refrescaban en el río después de un duro día de trabajo... y cómo lavaban los hombres sus ropas... cómo los ancianos se calentaban al Sol,... cómo nadaban los niños retozando en el agua,... y cómo otros paseaban y meditaban por sus orillas,... aprendiendo la sabiduría de la India.
Nehirde ölü bir adam var!
¡ Ven al río, hay un muerto! ¡ Corre!
Sizi buharlı gemiyle nehirde giebileceği yere kadar götürebilirim.
Les llevaré hasta los rápidos en barco.
- Onları nehirde atlattık sanıyordum.
- Creí que los habíamos dejado en el río.
Cesedin durumuna bakılırsa, kızın bedeni birkaç gündür nehirde yüzüyormuş.
Por el estado del cadáver, debía llevar en el río varios días.
Ray nehirde geçirebileceği zamanın tümünü ister.
Tonterías. Ray quiere estar en el río lo máximo posible.
Ama bu çılgın nehirde balık taşımak için hoş kokulu bir tekneye neden ihtiyacım olsun ki?
No necesito un barco primoroso para cargar pescado en este río de locos.
Pekala, gidip bununla nehirde ne yapabileceğime bakayım.
Voy a ver lo que puedo hacer con esto en el río.
- Onları nehirde bıraktım.
- Lo he dejado en el río.
- Nehirde.
- En el río.
Paine'ni kafası yarılmış halde nehirde bulduk.
Lo hemos encontrado con el cráneo roto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]