Nelson translate Spanish
3,231 parallel translation
Bob Wright ve Rob Nelson.
Bob Wright y Rob Nelson.
Nelson, bu arada harika bir kıçın var.
Por cierto Nelson, tienes un culo bien caliente!
Lemon, bir keresinde Craig T. Nelson kasete alırken Deepak Chopra'nın pantolonunu indirmiştim.
Una vez le bajé los pantalones a Deepak Chopra mientras Craig T. Nelson lo grababa.
Bryce Phillips ve Jason Nelson.
Bryce Phillips y Jason Nelson.
Yani Jason Nelson'la ilgili olağan dışı görünen bir şey yok mu?
¿ Así que nada sobre Jason Nelson parece fuera de lo común?
! - Nelson gelmedi!
¡ Nelson no vino!
Nelson geç kaldı.
Nelson llegó tarde.
Sen Nelson'sın, değil mi?
No eres Nelson, ¿ verdad?
Hangi Nelson?
¿ Quién es Nelson?
Nelson veya polisi görürsen, hemen bana haber ver, tamam mı?
Si ve a Nelson o la policía, me lo hace saber de inmediato, ¿ entendés?
- Nelson, şu kıvırcık saçlı mı? Mavi gözlü?
¿ Nelson es el que tiene el pelo rizado?
Nelson, Nelson!
¡ Nelson! ¡ Nelson!
Nelson, polisin aldığını söylemişti.
Pero Nelson dijo que la policía llegó.
Nelson ve adamları.
Nelson y sus socios.
Nelson ve şu herifi öldüren adamları geliyor.
Ahí va Nelson y sus socios, los que mataron al tipo.
Nelson, nereye gidiyoruz?
Nelson, ¿ a dónde vamos?
Nelson ve adamları geliyor! - Nelson?
¡ Nelson y su gente están llegando!
- Oradan!
¿ Nelson? ¡ Allá!
Herşey Nelson'un hatasıydı.
Fue Nelson que arruinó todo.
Linda Nelson, John Nelson ile evli.
¡ Eureka! Linda Nelson, casada con John Nelson.
John Nelson, bırak iğneni yere.
John Nelson, baje la jeringa.
Joe Cocker, Dolly Parton, Willie Nelson hepsi de albümlerini burada kaydetti.
Joe Cocker, Dolly Parton, Willie Nelson... todas esas personas han grabado aquí mismo.
Nelson Gates, Los Angeles'daki FBI bürosunda.
Nelson Gates, de la oficina del FBI de Los Ángeles.
- Hayır, Nelson bir şeyler buldum.
No, tengo algo, Nelson.
Bak, beni uzun süredir tanıyorsun Nelson.
Mira, me conoces de hace mucho tiempo, Nelson.
Nelson, Dobson daha büyük bir şeyin parçası.
Nelson,
Nelson, sanırım ben de oradaydım.
Nelson, creo que yo estuve ahí.
- Nelson, ben senaryoya bağlı kalacağım.
Mira, Nelson, me estoy apegando al guión.
Aslında biri bana sadece bir liste gönderecek dünyayı değiştirecek 67 iyi işin, Nelson Mandela'dan ilham alan şeyler.
Alguien me mandó un e-mail con una lista de 67 buenas acciones para cambiar el mundo, algo inspirado en Nelson Mandela.
Sarah Nelson'ı arıyordum, 7 yaşında.
Estoy buscando a Sara Nelson. Tiene 7 años.
K-9 birimi, Memur Mike Nelson.
Unidad canina. - Agente Mike Nelson.
Memur Nelson'ın üzerinde üniforma yoktu.
El agente Nelson estaba sin uniforme.
Nelson'ın boğazı paramparçaydı.
La garganta de Nelson ha sido destrozada.
Ve Nelson'ın zulasını da patlatmış olabilir.
Quiero decir, míralo. Y podría haberse encontrado con el alijo de Nelson.
Brass olay yerinin bir blok ötesinde Nelson'ın kamyonetini bulup buraya getirmiş.
Brass ha encontrado la camioneta de Nelson a una manzana de la escena del crimen. Tenía un cepo.
Peki Nelson görevde değilse, uyuşturucu almaya gelmişse köpeği niye getirdi ki?
Así que si Nelson estaba fuera de servicio, comprando droga, ¿ por qué traer al perro?
Çavuş köpeğin Nelson ile birlikte kaldığını söyledi.
El Sargento me ha dicho que el perro vivía con Nelson.
Köpek Nelson'a saldırdığında onu yere düşürmüş olmalı.
Cuando el perro atacó a Nelson, le debió tirar al suelo.
Düşüş şekli Nelson'ın kolunun iki yerden kırılmasına sebep olmuş kolunu kullanamaz hale getirmiş.
El ángulo de la caída le rompió el brazo a Nelson por dos sitios, dejando el brazo inútil.
Memur Nelson'ın vücudunda da uyuşturucu izine rastlanmadı.
Tampoco ninguna droga en el sistema de del oficial Nelson.
Nelson'ın boğazındaki salya, köpeğe değil, bir insana ait.
La saliva en la garganta de Nelson, no es canino, es humano.
Nelson'ın katili de kafayı bulmuş olmalı.
El asesino de Nelson estaba colocado con algo.
Yine de Nelson'ın Cracktown'da ne işi vardı ki?
¿ Por qué estaba Nelson en Cracktown de todas formas?
Bu baş belası Nelson'ın katilini bulmamızda bize yardım edebilir.
Este dolor en el culo puede ayudarnos a encontrar el asesino de Nelson.
Sizin için de uygunsa, onu bir müddet daha tutmak istiyoruz belki Memur Nelson'ın katilini bulmamızda bize yardımcı olabilir.
Si te parece bien, nos gustaría que viniese con nosotros un rato, para ver si puede ayudarnos a localizar el asesino del oficial Nelson.
Memur Nelson ile ilgili bir şey bulabildin mi?
¿ Obtuviste algo del oficial Nelson?
Ölümünden birkaç saat önce olay yerine yakın bir yerdeki ankesörlü bir telefondan aranmış.
Algunas horas antes de él morrir, Nelson recibió una llamada De un telefono pago, en las cernanias de la ecena del crime
Tıpkı Nelson'ın üzerinde buluğumuzdan.
Al igual que el que encontramos en Nelson.
- Nelson, kahretsin.
Nelson, maldita sea.
- Başım belada, Nelson.
Estoy en problemas, Nelson.
Memur Nelson için üzgünüm.
Siento lo del agente Nelson.