Noche translate Spanish
205,181 parallel translation
Lanet bir geceydi.
Una mala noche.
Yine de, Farmer'in kaçırılma.... gecesinde Hana ile fiziksel olarak.... temas kurduğunu ispatlayan bir delil.
Sin embargo, sigue siento la prueba que demuestra que Farmer tuvo contacto físico con Hana la noche de su arresto.
Michael Farmer'ın rutini, büyükannesini her gece... saat 7.30 ile 8.30 arasında ziyaret etmesi ve saat 10'da vardiyaya başlamasıdır.
La rutina de Michael Farmer es la visita a su abuela cada noche entre las 19 : 30 y la 20 : 30 y empieza atrabajar a las 22 : 00.
Gizli görevimin gereğini yapıyorum, ama bir gece içki içebilir miyiz?
Voy a ir a mi trabajo como infiltrada, pero ¿ podríamos tomar una copa una noche de estas?
- Uzun bir geceydi.
- Una noche larga.
'Tim, seni Michael Farmer'ın evinden kurtardığımız gece olay yerindeydi.'
Tim estaba en el sitio la noche en que la rescataron de la casa de Farmer.
Son iletişimleri, Farmer'in tutuklandığı gece gönderilen... adli tıp bulguları hakkındaki mesleki e-postalar.
Su última comunicación fue profesional, correos electrónicos forenses enviados la noche del arresto de Farmer.
delil olarak, hastaneye gelip...'25 nisan gecesinde Bay Farmer'ın nerede olduğunu...'açıklayabilecek herkesle konuşmak istiyorum...'
Lo ideal sería que me pasara por el hospital para hablar con alguien que supiera el paradero del Sr. Farmer la noche de 25...
Ayın 17'sinde, Tim'in apartmanının dışında, saat 11 sularında... bir taksi mi gördün?
¿ Vio un taxi junto a los pisos sobre las 11 p. m. la noche del 17?
Telefonunu evde bırakıp çalışmaya çıktığını söylediğin... geceki konuşmalar.
De la noche en que me dijiste que ibas a trabajar y dejaste el teléfono en casa.
Senin iş için dışarıya çıktığını söylediğin gece... neler olduğunu sordu.
Quería saber tu paradero la noche en que dijiste que estabas trabajando.
Şimdi, bu kavşağa ilgi duymamızın sebebi, birkaç yüz metre uzaktaki bir adresle ilgilidir ; Söz konusu adreste o gece bir polis öldürüldü.
Bien, el motivo del interés por este cruce en particular es porque va en una dirección a unos cuantos cientos de metros, en que, la noche en cuestión, un miembro de la policía forense fue asesinado.
Bay Huntley'nin, söz konusu gecede soruşturmamıza... yardımcı olabilecek bir şey görüp görmediğini bilmek istemiştim.
Me gustaría saber si el Sr. Huntley vio alguna cosa, la noche en cuestión que nos pudiera ayudar en nuestra investigación.
Görüyorsun, normalde böyle bir durumda cep telefonu... bize geceki konumunu her saniye itibariyle verecekti.
Verá, normalmente, en una situación como esta el teléfono móvil nos daría su localización en cada momento de la noche.
Şimdi, söz konusu 17 gecesine dönelim, sürücü.... olarak dışarı çıktığınızda kendisi evde hasta olduğunu iddia etti.
En la noche en cuestión, el 17, cuando Ud. salió a dar un paseo, dijo que estaba en casa, enferma.
Karınızın telefonu akşam saat 8 civarında aranmış.
Se hizo una llamada al móvil de su mujer a las ocho de la noche.
Evet, böylece hastalığını bana geçirmemiş oluyor veya... uyuyamadığında beni rahatsız etmiyor.
Sí. Bueno, no me quería contagiar o molestar, si pasaba una mala noche.
Bu, Moss Heath bölgerinde 25 Ocak akşamı kameralar tarafından kaydedilmiş... görüntüler.
Es la imagen de una captura de una cámara de la noche del 25 de enero en la zona de Moss Helath.
O gece Northampton'da iş görüşmem vardı.
Tenía una reunión de trabajo en Northampton aquella noche.
Tim'in öldürülme gecesi için Nick Huntley'nin aracının başka görüntüsü yok.
No había más avistamientos del vehículo de Nick Huntley - en la noche del asesinato de Tim.
Çünkü ben o gece..... oradaydım.
Porque estaba allí... aquella noche.
Bunun yerine kocam o gece bölgeyi dolaşıyor.... ve şimdi polislerinden birini öldürüp öldürmediğini merak ediyorlar.
En vez de eso... mi marido estaba merodeando por la zona aquella noche y ahora se están preguntando si tú participaste en la muerte de uno de sus agentes.
O gece o apartmanlarda ne oldu?
¿ Qué pasó aquella noche en aquel edificio?
O gece birisiyle beraberdim.
Estaba con alguien aquella noche.
Ve geceyi birlikte geçirdik.
Y pasamos la noche juntos.
Onunla hiçbir ilgimiz yoktu, Biz tanık bile değildik, ama ikimiz de o gece o bölgede olduğumuzu itiraf edemeyiz.
No tuvimos nada que ver, ni siquiera fuimos testigos, pero ninguno de los dos podía admitir en el trabajo que estábamos allí esa noche.
Saygısızlık etmek istemem, efendim, fakat o gece, Nick Huntley'nin o mahallede olduğunun bilinmemesinden önceydi.
Con el debido respeto, señor, pero eso fue antes de que supiéramos que Nick Huntley estuvo en el vecindario aquella noche.
Bu gece için yer ayırttım.
He reservado una esta noche.
Bu gece çok zordu.
Esta noche es complicada.
Ancak bir başka akşam yapabiliriz.
Podríamos retomar esto otra noche.
Gerçekten o gece ne oldu, Roz?
¿ Qué pasó de verdad aquella noche, Roz?
Cinayet gecesi.
¿ La noche del asesinato?
Resim 47'den başlayarak yalnızca gerçek bilgileri sunacağım, bir kameradan alınmış ve Leonie Collersdale'in kaybolmadan önceki... 25 Ocak gecesi elde edilen.... son onaylanmış görüntü.
Mostraré información basada únicamente en hechos, empezando con la imagen 47, proveniente de la captura de una cámara de vigilancia en la noche del 25 de mayo cerca de la última localización de Leonie Collersdale, antes de desaparecer.
Michael Farmer'ın evindeki operasyonlar hakkında.... 9 Mart gecesi kaydedilen Karar Günlüğümün bir kopyası olan Belge 33.
El documento 33, una copia de mi decisión del registro grabada la noche del 9 de marzo, en relación a la casa de Michael Farmer.
Resim 36, 17 Mart akşamı saat 11'de çekilen... trafik kamerası videosundan alınmıştır.
La imagen 36 es un fotograma de un cámara de tráfico grabada a las 11 de la noche del 17 de marzo.
17 Mart gecesi, cinayetin gerçekleşmesi için... en olası zaman olarak belirlendi.
La noche del 17 de marzo ha sido considerada como el más probable periodo en que tuvo lugar la muerte.
İşin aslı şey, patron, laboratuvar görüntüleri yazılım aracılığıyla yerleştiriyor... ve Arnott'un saldırganının, daha önce kameraya yakalanmış... olan kişi olma ihtimali var, Leonie Collisdale'in ortadan kaybolduğu geceki kamera kaydı.
La cuestión es, jefa, es que se han analizado las imágenes por software y hay muchas opciones de que el agresor de Arnott sea la misma persona captada en la imagen original, la noche de la desaparición de Leonie Collisdale.
Ve Müdür yardımcısı Hilton, Tim Ifield'in öldürülmesinin ya da... Nick Huntley'in o geceki hareketlerinin soruşturmaması hakkında hiçbir şey söylemedi.
Y el Ayudante Jefe no ha dicho nada de que no investiguemos el asesinato de Tim Ifield o los movimientos de Nick Huntley esa noche.
Evet, o akşam Northampton'da bir iş görüşmesindeydim.
Sí, estaba en una conferencia de trabajo en Northampton aquella noche.
Sana saldıran adamın onun olduğuna dair kanıt yok. Nick Huntley, avukatı aracılığıyla, konferansın.... kapanış resepsiyonuna katıldığını ve.... akşam 8'e kadar oradan ayrılmadığını bildirdi.
Nick Huntleys declaró, por medio de su abogado, que estuvo en la conferencia legal que cerraba con un cóctel y que no se fue hasta las ocho de la noche.
Ve otoyollar o akşam açıktı.
Y la autopista estaba despejada aquella noche.
Şahit bulamayacak kadar, yalnız birisi. Her gece büyükannesini ziyaret etmek için dışarı çıkıyor, sonra gece vardiyasında saatler doluyor.
Un hombre solitario sin nadie que le proporcione una coartada, que tiene un rutina predecible... que sale todas las noches para visitar a su abuela, y que después entra en el turno de noche.
Hatırlayacağınız üzere efendim, AC-12 ile yaptığı konuşmada, Bay Huntley, Timothy Ifield'in öldürülmesi gecesi olan... 18 Mart akşamı nerede olduğu.... konusundaki soruları cevaplamayı reddetti.
Como podrá recordar, señor, en su interrogatorio con Anticorrupción, el señor Huntley se negó a contestar preguntas con respecto a su paradero en algunos momentos de la tarde del 18 de marzo... la noche del asesinato de Timothy Ifield.
Timothy Ifield cinayetinin gecesi Nick'in nerede olduğu... hakkında, AC-12, sorular sordu odamda.
Se acaba de presentar Anticorrupción a mi despacho, preguntando sobre el paradero de Nick en la noche del asesinato de Timothy Ifield.
Roz, Tim Ifield'in öldürülüşüyle ilgili bana yalan söyledi.
Roz me ha mentido sobre dónde estuvo la noche que Tim Ifield fue asesinado.
Aynı gece kolundan bu yara aldı.
Tiene una herida en el brazo de la misma noche.
Ve Tim Ifield'in öldürüldüğü gece sen olay mahallindeydin.
Y estabas en la escena del crimen la noche en que asesinaron a Tim Ifield.
Bu akşam hangisi bize ışık tutar?
¿ Qué es lo que nos iluminará esta noche?
O gece sağ kalan hangisiydi?
¿ Cuál sobrevivió esa noche?
Giles'ın ele geçirildiği gece yapılan kasaba toplantısında oradaydı.
Estaba ahí la noche de la reunión de la ciudad. Cuando Giles fue poseído.
Adam telefonunu unuttu.
Bien, quizás el Sr. Huntley nos puede decir ¿ dónde estaba, exactamente, esa noche? El hombre olvidó el teléfono.