Odam translate Spanish
5,696 parallel translation
Tabii, yatak odamızda harika durur.
Oh, claro. Va a quedar genial en nuestro dormitorio.
Çocukluk odam, o yüzden...
Es el cuarto de mi infancia.
Aslında benim yatak odam.
Bueno, mi habitación.
Odamızı neden onlara verdin?
¡ ¿ Cómo se te ha ocurrido darles nuestra habitación? !
Odamı bu tarz şeyleri kullanarak oluşturdum.
Construí mi habitación de ello.
- Odamıza ne yaptın?
- ¿ Qué le hiciste a nuestro cuarto?
Odam koridorun aşağısında... Benim odam.
Mi cuarto al final del pasillo mi habitación.
Benim odam 2-4-5.
Mi habitación es 2-4-5.
Odamın temizlenmesini istemiyorum.
No quiero limpiar mi cuarto.
- Odamı geri mi aldım yani?
- ¿ Qué? - ¿ Podre tener mi cuarto?
- Odam kocaman gözüküyor.
- Todo se ve tan grande.
- Baba, gel de odamı gör.
- Ven a ver mi habitación, que grande.
- Benim hizmetçim sayesinde odamı aradığın gibi.
- Como has hecho tú... para revisar mi habitación.
Başka boş odamız yok.
No hay ningún apartamento vacío.
Odam gerçekten rahat değildir.
Oye, mi apartamento no es muy amplio.
Odamı görmeye ne dersin?
¿ Quieres ver mi habitación?
Odamıza da ne yaptığımı ispatlayacak bir delil sakladım.
Y he ocultado pruebas en nuestra habitación que demostrará lo que hice.
Burası Berlin'deki yatak odam. Bu oda aslında iki büklüm sığıştığım bir mekandı. Buraya çıkmak için bir merdivene tırmanmak gerekiyordu.
Ése es mi dormitorio en Berlin... y ese cuarto casi que era como para andar agachado, la verdad... porque había que subir por una pequeña escalera para llegar ahí.
Odamızı görmek istiyorsun?
- ¿ Quieres ver nuestro cuarto?
Bu şeyleri attığımızda bir sürü odamız olurdu.
Habrá mucho espacio aquí cuando saquemos todo esto.
Görüşmek isterseniz Bond Caddesi'nde bir odamız var.
Tenemos un puesto junto a la estación de la calle Bond por si quieren contactar.
Diğerlerinin gözlerinden sakınmam gereken bir sevinçle dolmuş ve odamın yalnızlığına geri dönmek zorunda kalmıştım.
Me llené de tanta alegría que tuve que retirarme... de la vista de los demás y volver a la soledad de mi habitación. "
Bir sürü odamız var.
Hay suficiente espacio.
Anna biliyorum ama odamı aradılar. Diğer şeyleri de buldular. Anlarsın ya.
Anna, lo sé, pero registraron mi habitación y encontraron otras cosas.
Mini minnacık buz parçaları olsaydık odamız bu olabilirdi.
Esta podría ser nuestra habitación si fuéramos pequeñas piezas de hielo.
Geçen gün, işten eve gelmiştim, her şeyi hazırlamış... Odam mumlarla, çiçeklerle doluydu...
Sabes, el otro día, volví del trabajo y él había llenado toda mi habitación con flores, velas..
Azılı suçlularmışız gibi bizi odamıza kitliyorsunuz.
Nos encierran en nuestras habitaciones como si fuéramos delincuentes comunes.
Hayır baştan beri odamın kapısı dışarıdan kilitliydi.
Estuve encerrada todo ese tiempo.
Odamız yok.
No tenemos habitaciones.
En iyi odamız şu an boş, Bay?
¿ Nuestra mejor habitación es ahora vacante, Señor...?
Orhan, yardım et de Arthur'a ikinci en iyi odamızı gösterelim.
Orhan... ayúdame a mostrar Arthur nuestra segunda mejor habitación.
Yalnız gece için hiç boş odamız yok, çok utandım.
Es vergonzoso, pero no tengo habitaciones libres.
Beni odamı paylaşmaya zorladığına inanamıyorum.
No puedo creerlo, tener que compartir habitación contigo....
Dur bakalım, burası benim odam.
Espera un momento. Esta es mi habitación.
- Daha sonra evde bulduğun şey hakkında araştırma yaparken evle ilgili birkaç tane plan buldum ve işin enteresan tarafı şu ki bizim oturma odamıza açılan bir kapı varmış.
Y cuando estaba buscando cosas acerca de la casa, Encontré un par de planos. Y es realmente, realmente extraño, hay una habitación a la que se llega desde la sala.
Adam, boş odamız var.
Adam, tenemos una habitación libre.
Fazlalık yatak odamız böyle zamanlar için var.
Tenemos esta habitación de sobra exactamente para esto.
Evet, odamızda az önce biri vardı. Evet, doğru.
Sí, un tipo acaba de estar en nuestra habitación.
Burası benim özel odam.
Esta es mi habitación privada.
İşte, odam.
Bueno, aquí está mi habitación.
Burası da benim odam.
Esta es mi habitación.
Ve akşam yemeğinden sonra,... doğruca odamıza döneceğiz.
Callados como ratones. Y después de la cena, ir directos a nuestra habitación.
Yatak odam ve kutsal eşya odası en iyi yerler.
Mi habitación y la sacristía son las mejores.
Bu benim odam.
¡ Ese cuarto es el mío!
Benim odamı da mı satıyorsun?
¿ Estás vendiendo mi cuarto también?
Paylaşacak odam var, göçmenlerinse başlarını sokacak bir yeri yok.
Tengo espacio de sobra y los refugiados no tienen un techo sobre sus cabezas.
Benim yatak odamı atölyeye çevirmişsin.
Convertiste mi habitación en tu espacio de trabajo.
Ücretsiz odam ve kahvaltım var, gerçi artık fazla kahvaltı olmuyor...
Y, eh, tengo alojamiento gratis aquí en el hostal, aunque el desayuno no es gran cosa, así que...
Odam iki kişilik.
Tengo un cuarto para dos personas.
Benim odam hariç bu arada.
Aunque no podéis entrar en mi habitación.
Orası benim odam.
Es mi habitación.