Ods translate Spanish
22 parallel translation
Yani insanların karakterini yatak odsında ne yaptıklarına göre mi yargılıyorsun?
¿ Juzgas a alguien basándote en lo que hace en la cama?
Eğer zamanından önce görüntüleme odsından çıkarırsam ölür.
Sacarla prematuramente de la Cámara de Imágenes le ocasionaría la muerte.
- Bir mezar odsına çevrildi - çünkü o öldüğünde annem her şeyi olduğu gibi muhafaza etti - Nasıl kaldıysa öyle
Él lo hizo como un tipo de santuario porque cuando ella murió mi madre quiso guardar todo del modo que estaba.
hayır, hayır, hayır, bekle bi dakka. kafası karıştı. odsından ayrılmasın.
No, no, no, espera un minuto. Esto la va a marear. Mejor que se quede en su cuarto.
Yani, ODS oldukça doğru sözlü.
MR, muy rápido.
Her TV'ye çıktıklarında Alabama'da bir seçim bölgesini kaybediyoruz.
Cada vez que aparecen los ods, perdemos un distrito en Alabama.
Sizi temin ederim, Bay Martinez, bu adamlar, YMB'dekiler bu teşkilâtın bağırsaklarının can damarından kan emen, sorumsuz benlikleriyle dolu bir kanseri temsil ediyorlar.
Bien, le aseguro, Sr. Martínez, esos hombres, los ODS... representan un cáncer... un cáncer alimentado por un ego irresponsable... un cáncer que absorbe el precioso alma de las entrañas de esta Agencia.
Söylesene, YMB hakkında ne biliyorsun?
Así que, dime, ¿ qué sabes del ODS?
Programın, Reagan yönetiminde oluşturulduğunu ve YMB'nun amacının operasyonların tek bir ekip tarafından belirlenip, planlandığı ve yürütüldüğü zamanlara dönmek olduğunu biliyorum.
Sé que el programa se creó durante la administración Reagan, que el ODS significa un retorno a los días en que las operaciones eran identificadas planeadas y llevadas a cabo por un único equipo.
Bu brifinge katılmanı ve Higgins'i, başını YMB'nin çekeceği, bir kurtarma görevine çıkmaya ikna etmeni istiyoruz.
Queremos que entres a esa reunión y convenzas a Higgins para que autorice una mision de rescate, la cual, nosotros, la ODS, encabezaríamos.
YMB'dekilerin yüksek mevkilerde dostları var.
La ODS tiene amigos en puestos altos.
- Evet, YMB'dekilerin Aldridge sorununa el attığını ve senin de onlara yardım ettiğini düşünüyor.
- Sí, bueno, está convencido de que la ODS se está metiendo por la fuerza en el problema Aldridge y que tú les estás ayudando.
YMB'dakilerle ilgili mi?
¿ Se refiere a sobre la ODS?
Size şunu söyleyebilirim. YMB'daki adamlar, riskten önce sonucun ne olacağını düşünüyor.
Lo que puedo decirle es que... los hombres de la ODS dan más prioridad a los resultados que a los riesgos.
YMB'ye kalıcı olarak atandınız.
Ahora está asignado de forma permanente a la ODS.
Direk YMB'dekilere götüreyim dedim. Çünkü siz en iyisisiniz ben de yalnızca en iyilerle çalışırım.
Pensé que podría traerlo directamente a la ODS, porque sois los mejores de los mejores, y solo trabajo con los mejores.
- Güzel. Ancak YMB'dekiler yanında değil, başları dertte.
Pero la ODS está en tierra, retenidos.
- Kabul etmiyorum dedim! YMB'dekileri kurtarmak için bir operasyon hazırlamalıyız.
Necesitamos montar la operación de extracción de la ODS.
YMB'nin Özel Danışmanı.
Consultor especial de la ODS.
O zaman ne mutlu ki hasta ODS var.
Entonces es algo bueno que tenga ADS.
Lütfen kralı odsına götürün ve yakınında muhafız olsun.
Por favor, llevad al rey de vuelta a sus aposentos y protegedlo de cerca.
Bırak YMB'dekiler görevini yapsın.
Dejad a la ODS hacer lo suyo.