Olaylar translate Spanish
13,236 parallel translation
Ama sonra... Olaylar olmaya başladı. ... Ve ondan kaçınamaz oldum.
Y entonces... empezó a suceder y no podía evitarlo.
Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun, Cotton fikirlerle, hayallerle dolu olmanın olayların nasıl olması gerektiğiyle ilgili öngörüler görmenin ama yine de bunlarla ilgili hiçbir şey yapamayacak kadar çok güçsüz olmanın.
No tienes idea de lo que es, Cotton, para ser llenado con ideas, con sueños, con visiones de cómo serían las cosas, y aún ser totalmente impotente para hacer algo por ellos.
Sosyal demokrat Sofie Dahlberg bugün yaşanan olayları açık toplumumuza yapılan bir tehdit olarak tanımladı.
La Social Demócrata Sophie Dahlberg ha llamado hoy a los acontecimientos... como una "amenaza contra nuestra sociedad abierta".
" Son olayların tahrikine gelerek ortaya çıkan tehlikeli huyları var.
" Un temperamento peligroso que solo se ha visto incrementado por recientes eventos.
Brandon Parker'ın ve şehir olaylarının kahramanı...
El campeón Brandon Parker y otras causas urbanas.
Müvekkilim yapımcılar aleyhinde sözleşmeyi ihlal davası açtı, o yüzden olayları konuşma serbestliği yok...
Mi cliente ha presentado una demanda contra los productores, así que no podemos discutir los eventos...
Sharon, olayları Julio'ya nasıl açıklayacağını buldun mu?
Sharon, ¿ averiguaste cómo explicarle las cosas a Julio?
Şey, pek sayılmaz, ama sanırım olayları kendi kendisine açıklaması için ona bir yol sundum.
Bueno, no exactamente, pero creo que le ofrecí una forma... para explicarse las cosas a sí mismo.
Kamyonetlerin karıştığı trafikle ilgili olayların ilçe çapında raporunu istedim efendim.
Le he pedido informes de todo el condado de los incidentes relacionados con el tráfico que incluyeran pickups, señora.
Gelirken görmüşsünüzdür. Olaylar çabuk değişiyor.
Lo han visto en el camino, las cosas están cambiando rápidamente.
Ne kadar asilce olayların içine sıçarsa sıçsın.
Sin importar lo absolutamente que la hubiese cagado.
Tüm yapman gereken olayları mahvetmemendi, ama bunu bile yapamadın değil mi? Javi, lütfen.
Todo lo que tenías que hacer era no meter la pata, pero ni siquiera pudiste hacer eso, ¿ eh?
Olaylar kötüleşiyor.
La mierda se está yendo abajo.
Peş peşe gelen talihsiz olaylar.
Una serie de incidentes desafortunados.
Olaylar her zaman göründüğü gibi değildir.
Las cosas no son siempre lo que parecen.
Kalp krizi davasında, tarihi olayların olduğundan pek emin değilim.
No creo que haya mucha relevancia histórica en un hombre de 32 años que murió de un ataque al corazón.
Tekrar saldırmadan önce olaylar arasında ortak nokta ve adamın kimliğini bulmalıyız.
Debemos encontrar elementos comunes... y una identificación de ese tipo antes de que ataque de nuevo.
Bu onların öfke kontrolü olaylarını da açıklıyor.
Eso explicaría sus problemas de control de la ira.
- Olayların en acımasız hale gelmesi...
- Qué hecho tan cruel...
Hookfang'in başından geçen olaylar bu olaylar her neyse belki bunun yararı olur.
Pensamos que con Colmillo pasando por todo eso que le pasa, esto podría ayudar.
Çoğu zamanlar çocuklar sanki hiç olmamış gibi bu olayları içlerinde tutarlar.
Muchas veces, aunque con trauma infantil, lo entierran tan adentro que es como si nunca hubiera pasado.
Çocuğu tüm bu korkunç olayların ortasında gördüm.
- Acabo de ver este niño perfecto en medio de todo el horror y la destrucción.
Son olaylar senin ailemin karşılaştığı tehditler açısından oldukça açık sözlü.. ... olduğunu ortaya koydu.
Eventos recientes sugieren que has estado menos que comunicativo sobre las amenazas que afronta mi familia.
Kendisi Interpol'ün temsilcisi ve İngiltere ve ABD'deki benzer olayları araştırıyor.
Trajimos a un asesor externo. Ha investigado incidentes similares en Inglaterra y Estados Unidos por petición del ICPO.
İlginç olaylar oluyor!
pasa algo interesante.
Clorgonların yaptığı soykırımı bilmiyor. Ya da 65.3432.23 / 14'teki trajik olayları bilmiyor.
Él no conoce los genocidios de Clorgon o los trágicos sucesos de 65.3432.23 / 14.
"Ne" diyerek bu konuşmaya devam edeceğimiz olaylar dizisini tetikleyeceğimin farkındayım ama ne?
Sé que un "¿ qué?" desencadenará respuestas para continuar esta conversación, pero... ¿ qué?
Tam bu sırada da evrenin uzak bir köşesinde akıl almaz olaylar patlak vermişti.
Perfecto. Bien, entonces nos vemos.
Bay başkan geçen haftaki olaylar her birimizi şok etti.
Sr. Presidente, los acontecimientos de la última semana nos han conmocionado a todos.
Son olaylar karşısında duyduğunuz üzüntü açıkça ifade edilmiş.
Su dolor por los recientes asuntos... está claramente expresado.
Kazalar, olaylar ve kötü şans oldu.
Hubo accidentes, incidentes, mala suerte.
Olayları bu.
Esa es la puesta en marcha.
Çünkü bütün olayların ortasındasın, bu da seni güvenebileceğim tek kişi yapıyor.
Porque todo gira a tu alrededor y sólo confío en ti.
Ve şirketimizin sağlık sigortası doğaüstü olayları kapsıyor mu bilmiyorum.
Y no sé si nuestro seguro de empresa cubre desmembramiento sobrenatural.
Bir işi vardı ben de gönüllü oldum. Evde kontrol altında tuttuğu bir ailesi var, tüm bu sizi kimsesizken aldım sizin için en iyisini ben bilirim olayları falan.
Tenía trabajo, y me ofrecí voluntario, y tiene a la familia atada en corto en casa con su " Os acogí como huérfanos, así que sé lo que es mejor para vosotros.
Sen esrarengiz olaylar profesörüsün.
Es decir, eres un profesor de estudios ocultos.
Stefan aptallaştığında ortaya çıkarım ve anne ve baba-olabilirdim olaylarının seni delirtmesine izin verdiğinden beri.
Solo aparezco cuando Stefan se vuelve un poco chiflado y ya que están dejando que te arrastren los problemas con tu madre y con el que hubiera podido ser tu padre...
Yani önemli bağlantıları varmış gibi görünen, ama belli nedensel bağlantısı olmayan olayları diyorum.
No, me refiero a los acontecimientos significativamente relacionados pero que no tienen una conexión causal discernible.
Belki de hayatımızdaki olaylar çok önceye dayanıyor.
Quizá los acontecimientos de nuestras vidas se iniciaran mucho tiempo antes.
- Ve siz bu olaylar dizininin hepsini oluşturuyor musunuz?
Sí, sí y sí. ¿ Y usted creó toda la serie de acontecimientos?
Olayları hileyle sizin lehinize çevirmek var.
Otra cosa es inventártelos de la nada.
Dahası da var. Latin Amerika'da yaşanan olaylar ve Romeo'nun Guangdong'da gözaltına alınan öğretmenlerle ilgili fikri hakkında.
Hay más de eso, luego otro poco sobre los acontecimientos en América Latina, y la opinión de Romeo sobre los maestros detenidos en la provincia de Guangdong.
Olayları durdurmaya çalışıyordu.
No la arresten. Estaba tratando de detenerlos.
Bir dahaki sefere frenleri kullan. Sanırım, olayları kaçırmışım.
La próxima vez usa tus frenos.
Lütfen bu olayların bağlantılı olmadığını itiraf etme nezaketinde bulunun.
Por favor, concédame la cortesía... de admitir que estos incidentes están conectados.
Sonra olaylar birbirini izledi.
Así que... Una cosa ha llevado a la otra.
Kendimizi olayların akışına kaptırmadan önce belki de bir dakika durup düşünsek?
Antes de que todos nos dejemos llevar... ¿ podemos parar y pensar un minuto?
Ve eğer beynin bunu düşünüyorsa bu olaylar birbirine bağlantılı demektir ve şu an yapacağımız en iyi şey de bunun neden olduğunu bulmak ve çözmek.
Y si tu cerebro fue a lo uno, entonces está conectado a lo otro, y lo mejor que podemos hacer ahora mismo es intentar averiguar por qué.
Bütün bu olayları ilk kez duyuyorum.
Todo esto es nuevo para mí.
O tarafta çok büyük olayların gerçekleştiği kesin.
Está claro que está pasando algo muy importante.
Ya da olayların biraz yatışmasını beklersiniz?
Tal vez esperar que las cosas se calmen un poco?