Oman translate Spanish
84 parallel translation
Oman, Palandria'nın lideri.
Oman, jefe de Palandria.
Ama ordu aşık omanıza izin veriyor.
En el ejército está permitido enamorarse.
Oman'ın koleksiyonu modadan önce tutku yaratır.
La colección de Oman coloca la pasión antes de la moda.
"Oman'in kolleksiyonu" "tutkuyu modanin önüne tasir"
La colección de Oman antepone la pasión a la moda.
Oman İşletmeleri 3 Mayıs Perşembe
ADMINISTRACIÓN OMAN CALLE HUDSON 578 JUEVES 3 DE MAYO
Adım, Cal Oman. Bu filmin yönetmeniyim. Her şeyin kanuna uygun olduğunu garanti ederim.
Soy Cal Oman, el director y creo que todo está en orden.
Mafyayı düşünüyorsak, Cal Oman denen şu pornocuyu araştırıp mafyayla bağlantısı var mı, öğrenin.
Si sospechamos de la mafia, hablen con Cal Oman, el pornógrafo para ver si tiene vínculos mafiosos.
O zaman ifade ver de Cal Oman'ı tutuklayalım.
Dinos lo que sabes para asi poder encarcelar a Cal Oman.
Cal Oman, tanığıyla ilgili yalan söylediğine göre belki de onu alıp çapraz sorgu yapmalıyız.
Dado que Cal Oman dio una coartada falsa quizá deberíamos traerlo para interrogarlo.
Tamam, tanığımızı alıp, Oman'ı teşhis için sıraya sokalım.
Le pedimos a nuestro testigo que identifique al agresor.
Oman'ı teşhis ederse onu tutuklarız ve bir daha dışarı çıkamaz.
Identifica a Oman y lo encerramos para siempre.
Bu Cal Oman.
Es Cal Oman.
Cal Oman'ın vurulduğu gün giydiğin giysileri almamız lazım.
Trae la ropa que usaste el día del asesinato de Cal Oman.
Cal Oman'ı vurduğunu biliyoruz.
Sabemos que le disparaste a Cal.
- Regina onu Shane için bırakmıştı.
- Ella lo dejó por Shane Oman.
Aaron onun her Perşembe SAT sınavına hazırlandığını sanıyor, ama projeksiyon odasında Shane Oman'la buluşuyor.
Él cree que los jueves ella prepara su examen de aptitud pero está en la sala de proyección, con Shane Oman.
- Biri ona Shane'den bahsetmiş.
- Le contaron lo de Shane Oman. - ¿ Quién?
Yeni Bahar Şenliği Kralı Shane Oman!
El Rey de Primavera es...
- Evet!
¡ Shane Oman! ¡ Sí!
Örneğin mahkumların açlık grevlerine gitmelerinin sebebi kendilerini açlıktan öldürmek içindir, diğer bir söyleyişle Oman Deghayes'in dediği gibi, "Guantanamo'da zaten ağır ağır ölüyorum en azından hayatımı kendi ellerimle alayım"
El motivo por el que los prisioneros hacen huelga de hambre... y mueren de inanición, es que en palabras de... Omar Deghayes : "Ya que estoy muriendo lentamente aquí en... Guantánamo, así al menos puedo disponer de mi propia vida".
El ilanları Aisha Oman'ın Norrebro'daki kitapçısına teslim edilmiş.
Los folletos fueron enviados a la librería de Alsha Oman en Norrebro.
Affedersiniz ama Aisha Oman'ı arıyorduk.
Hola. Estamos buscando a Aisha Oman.
Bayan Oman.
Sra. Oman...
Oman!
Oman!
Oman.
Oman...
10 bin dolarlık takımdı. Polisler Deeks'ten nefret ediyor. Miami'de,
costó diz mil los policias odian a Deeks en Miami tu casi hundiste un yate feretti de un principe en Oman
Telgraf adası, Omaha'dan.
Telégrafo de isla, Oman.
Orta doğunun derinliklerinde Umman devletinde, gizemli bir mağara yüzeyden uzaklarda saklanmış durur.
Muy profundo en el país del Medio Oriente, Oman, hay una misteriosa caverna oculta muy debajo de la superficie.
Hey!
¡ Oman!
Umman Körfezi'nde sallanan bir sandalyede kendini fotoğrafını çektiğini gördü.
Se veía fotografiado en una mecedora, frente al mar de Omán.
Sovyetler Birliği, tehlikeli provokasyon olarak nitelendirdiği Uman Körfezindeki... Amerikan gemileri konusunda Birleşik Devletleri sert bir şekilde protesto etti.
La URSS ha protestado ayer contra lo que llamó "serias provocaciones de navíos americanos en el Golfo de Omán".
Önce Belucistan'a, sonra da dağları aşıp Pakistan'a gidebilirsin. Güneybatıda, önce Bandar Abbas'a, oradan da körfezden botla Umman'a.
Puede ir a Baluchistán, cruzar las montañas y llegar a Pakistán... o ir al sudoeste de Bandar Abbas, y cruzar el golfo en barco hasta Omán.
Dostum, Size söyleyeceğim tek şey. Umman Körfezi gördüğümde. İnanılır gibi değildi.
Cuando vi el Golfo de Omán... fue increíble.
Biliyor musun, dahası Umman'a geri dönebilirim... çünkü orada kralın kız kardeşiyle güzel giden birşeylerim vardı.
Sabes, mejor debería volver a Omán ; allí tengo algo lindo con la hermana del rey.
Umman Körfezindeki bir gemiden bir füze ateşliyoruz.
Podemos lanzar un misil desde un barco en el Golfo de Omán.
Geçen hafta SD-6 10 tane Stinger uçak savar füzesi sattı. Umman'daki üssü bombalamak istediler.
Así que vendió al SD-6 diez misiles antiaéreos para la base de Omán.
... Suriye, Umman, Libya ve Etiyopya'nın da daha büyük stoklar için mücadele edeceğini öngörüyor.
Omán, Libia y Etiopía rápido deberán luchar por auxilio.
Lübnan, Kuveyt, Bahreyn Umman, Doha, Suudi Arabistan...
Vienen de Líbano, Kuwait, Bahrein, Omán, Doha, Arabia Saudita...
Ve beni Umman'da karşılamaya geldi.
Y ha venido a reunirse conmigo en Omán.
Umman kıyısına yakın bu yer Hint Okyanusu muson bölgesinin tam sınırında yer alır.
Este lugar cerca de la costa de Omán se encuentra justo en en el borde de la región monzónica del Océano Índico.
Denizdeyim, Umman kıyısının hemen açıklarında, atalarımızın boydan boya geçmiş olabileceği bir kıyı şeridi, tabi 70.000 yıI öncesinde deniz seviyesinin çok düşük olması nedeniyle kıyının orada olmaması kaydıyla.
Estoy en el mar, justo frente a la costa de Omán, una línea costera que pueden haber recorrido nuestros ancestros... salvo que hace 70.000 años la costa no habría estado ahí porque el nivel del mar era mucho menor.
Umman kıyılarına yaklaşan dalga var ya... Etkisini kaybetti.
La ola que amenazaba las costas de Omán fue neutralizada.
Allah'tan, Umman'dan bir arkadaşım bir şey göndermiş.
Por suerte me escribió un amigo de Omán, que está circunstancialmente de visita en Yemen
İki gün sonra. Umman, Arap Yarımadası
DOS DÍAS DESPUÉS OMÁN, PENÍNSULA ARÁBIGA
İkincisi : Umman hakkında sana bilgi lazım.
Segundo, necesitas información sobre Omán.
Kimse Umman hakkında konuşmuyor.
Nadie habla de Omán.
Savaştan sonra Umman'da kalmaya devam etmiş.
Se quedó en Omán después de la guerra.
Maskat, Umman
MASCATE, OMÁN
Umman'da mı görev yaptın?
- ¿ Serviste en Omán?
Neyse, dört gün içinde Umman'a uçuyor.
En fin, volará a Omán en cuatro días.
Umman bildiğin arı kovanı.
Omán es un maldito avispero.