English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Optimist

Optimist translate Spanish

46 parallel translation
Tarihî açıdan optimist biriyim. Ama artık kendim için öyle düşünmüyorum.
Históricamente, soy optimista... pero ya no más para mí mismo.
- Bu optimist tavrın.
- Su optimismo.
"Oyuncu" "Alaycı" "Çapkın", "Aldatan" "Optimist"
se las juega provocadora mirón falso optimista
Sonsuza dek optimist.
El eterno optimista.
Bak, denilebileceği gibi "optimist" biri değilim.
Mira. No soy un optimista.
Böyle optimist düşünmekle ölümüne neden olacaksın.
¡ Ésa es la clase de esperanza que te matara!
Bu sanki hediye olarak Optimist Praym veya Kesıl Griskıl oyunlarını isteyip de oyuncak fırın almak gibi.
Siempre espero que me regalen un video juego y termino recibiendo un estúpido horno para muñecas o algo similar.
Biliyorum hayatı ve yaşamın değerini biliyorsun ve pozitif ve optimist bir yapın var. Ama ben öyle değilim işte.
Sé que disfrutas de la vida, siempre estás como Dios y tienes una visión del mundo muy positiva y optimista pero yo no.
Altı ayda bir kontrole gitmem gerekiyor, ama evet doktor çok optimist.
Tengo que ir a revisión cada seis meses, pero sí, el médico es muy optimista.
Bir optimist olduğumu.
que soy optimista.
Hep optimist oldunuz.
Siempre fuiste optimista
Chicago'nun en optimist insanı... Miller ve Boone'un tesadüf eseri karşılaştıklarına inanabilir.
Para la policía de Chicago el fatídico encuentro de Miller con Boone fue una casualidad.
O hala bir optimist.
Aún es optimista.
Optimist olmak ne kadar kazandırıyor?
¿ Cómo paga el optimismo?
Geçen sene Optimist Münazara Yarışmasında üçüncü oldu.
Salió tercero en el Concurso de oratoria del club Optimist el año pasado.
Fakat herkes bu optimist düşüncede değildi.
pero no todos comparten este optimismo
Optimist biridir ama gerçekleri görebilir.
Es optimista, pero no está ciego ante la realidad.
Bu kadar optimist olmana sevindim, Michael ;
Es encantador ver cómo sigues tan optimista, Michael.
Eğer sizin ikiniz gibi rahatsız edici derecede optimist olursam sorayım bir, bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?
Sí, estoy siendo irritantemente optimista como vosotros dos. ¿ Cómo supones que vamos a hacer eso?
Cidden mi? Bu konser hakkındaki gerçekleri anlatmanı istiyorum. Süper optimist, çarpıtılmış versiyonunu değil.
Quiero que me digas la verdad sobre ese concierto... y no tu versión alternativa súper positiva del mismo.
Derin düşünelim ve birazcık optimist olalım.
Vamos todos a profundizar y encontrar un poco de optimismo aquí.
Optimist olmak için iyi bir gün değil, evlat.
No es un buen día para ser un optimista, chico.
Pek optimist bir insan sayılmam ama Tara, elinin durumu tahmin ettiğimden de iyi.
No soy un optimista, Tara, pero está mucho mejor de lo que esperaba.
Optimist biri binanın tepesinden atlarken ne der?
Lo que un optimista dice mientras saltó de un edificio?
Millet... Optimist biri binanın tepesinden atlarken ne der?
Oigan ¿ qué dijo el optimista mientras saltaba de un edificio?
Ama ben optimist birisiyim.
Pero soy optimista.
İdealist, romantik, optimist, idiot kocamın.
El idealista, romántico, optimista, del idiota de mi marido.
Eğer böyle devam edersen, kendine yaramış olacak.
Si sigues así podrás tener tu propio Optimist.
- Optimist mi?
- ¿ Optimist?
JP, yersiz, mankafamsı optimist tavırların varken ezilmek zor şeydir.
JP, eso no tiene fundamento, es optimismo de estúpidos eso es muy difícil de tragar.
O bir optimist.
Él es un optimista.
Optimist Bursu'nu kazandım!
¡ Conseguí la beca Optimista!
Bu nadir bir optimist an çünkü bu sorunun cevabı büyük bir "evet."
Es un momento raro para el optimismo porque la respuesta a eso es un fuerte sí.
Evet, şüphe verici, daimi optimist hallerinin televizyon dizisiyle ilgili yargısını bulandırdığını düşünüyor ve burnunu kırdığı zaman Run Joey Run ve Boko Haram için de seni suçluyor.
Sí, piensa que tu sospechosa positividad constante y tu ánimo es lo que confundió su juicio para hacer ese programa de televisión y, ella también te culpa por aquella ocasión en que se rompió la nariz,
Optimist biriyim, aptal biri değilim.
Soy optimista, no idiota.
Ümitvar olabiliyor. İnsanların ona iyi davranacağı Konusunda çok optimist ve insanlar da bu durumdan bazen istifade ediyor.
Puede ser tan confiada, tan optimista que piensa que la gente solo le haría el bien, pero... a veces se aprovechan de ella.
Güçlerimiz yok ve nasıl optimist olabiliyorsun?
No tenemos nuestros poderes, y ¿ eres optimista?
Baudelairelar, Phil'in sözlerinden, kendisinin optimist biri olduğunu anlamışlardı.
Al escuchar a Phil, los Baudelaire comprendieron que su compañero era un optimista...
Optimist sözcüğü "en umutsuz durumlarda dahi umutlu olan kişi" anlamına gelir.
... que significa "persona que ve lo bueno incluso en la situación más dramática".
Örneğin, bir timsah, bir optimistin kolunu koparacak olursa optimist, "Ömür boyu yarı fiyatına manikür" diyebilir.
Por ejemplo, si un cocodrilo le arranca un brazo a un optimista, este diría : "Manicura a mitad de precio de por vida".
"Optimist" sözcüğü, "göz muayenesi yapan sağlık uzmanı" anlamına gelen "optometrist" sözcüğüyle karıştırılmamalıdır. Gerçi ikisi de tehlikeli olabilir.
No confundamos "optimista" con "optometrista", que significa "profesional de la salud que controla la visión" aunque ambos pueden ser peligrosos.
Ancak dopdolu hoş geldin paketlerini karıştırıp hoş geldin kaşıklarıyla dopdolu dana güvece yumulan Baudelairelar da Paçavracılar Kasabası'ndaki ilk gecelerinde optimist olmaya çalıştılar.
No obstante, mientras estudiaban el contenido de sus paquetes informativos y hundían en el guiso sus cucharas reglamentarias, los Baudelaire enfrentaron su primera noche en Miserville con un intento de optimismo propio.
Optimist muayenehanesi.
Consultorio de la optimista.
Babam optimist ve optometristlere güvenmediğini söylerdi.
Mi papá desconfiaba de los optimistas y de los optometristas.
Böylece Cal'da optimist oldu. Hemen aşık olurdu.
Era enamoradizo :
Ben optimist birisiyim efendim.
Soy optimista, señor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]