Ormanda translate Spanish
5,339 parallel translation
Bana ihtiyacın olursa, pencerene bir mum koy Seninle ormanda buluşurum İlk öpüştüğümüz yerde.
Si me necesitas, pon una luz en tu ventana, y me encontraré contigo en el bosque... donde nos besamos por primera vez.
Ormanda senin için birini öldürdü.
Mató a un hombre en los bosques por ti.
Bir çayırlıkta doğmuş ve ormanda büyümüş.
Nació en un campo y fue criado en el bosque.
# Ormanda Jose'm yanımda #
* He tenido a José en el bosque *
# Jose arabamda... # # Ormanda Jose'm yanımda #
* José en mi coche * * He tenido a José en el bosque *
- # Jose ormanda... # - # Ve yıldızların... #
- * José en el bosque * - * y bajo *
Kızım o ormanda ölürse seni gebertirim.
Si mi hija muere en esa jungla, te mato.
Teröristler kampa saldırıyor ve Doyle'u öldürüyor ben de sıradan bir suçluymuşum gibi ormanda saklanıyorum.
Los terroristas atacaron el campamento y mataron a Doyle, y yo tuve que esconderme en el bosque como un criminal común.
Ormanda ne işin var?
¿ Para qué?
Ancak şahsen bilmek istediğim şey sizin gibi bir hanımefendi tam olarak nasıl iç çamaşırından başka neredeyse hiçbir şey olmaksızın ormanda dolaşıp gelebildi?
Pero me gustaría saber cómo exactamente una dama como usted terminó vagando en estos bosques vestida solo con su ropa interior.
Haydutlardan kaçmayı başarsam da atımı ve eşyalarımı bırakmak zorunda kaldım ve ormanda dolaşırken aniden Yüzbaşı Jack Randall tarafından saldırıya uğradım.
Mientras lograba escapar de los bandidos me vi obligada a abandonar mi caballo y posesiones. Mientras deambulaba por el bosque fui de repente atacada por el Capitán Jack Randall.
Sığır talan eden bir grup çocukla birlikte ormanda zorlukla yaşıyordum.
Vivía en el bosque con un grupo de amigos, robando ganado.
Neredeydin? Bir an pazar yerindeydim, sonra bir anda ormanda uyandım.
En un momento estaba en el mercado y al siguiente me desperté en el bosque.
"Ormanda yol birbirinden ayrı iki yöne ayrıldı. Ve ben daha az kullanılmış yola saptım."
"Dos caminos se separaron en un bosque, y yo tome el camino menos transitado."
Steve ormanda yapamaz.
Steve no aguanta en el bosque.
Babam denyo olabilir ama bizim bir ormanda ölmemize izin vermez.
Mi padre puede ser un idiota, pero él no va dejar que muramos en el bosque.
Ve ormanda her şey yeşildir.
Y en el bosque, en la selva, todo es verde.
Bu ormanda yaptığı anlaşmadan.
El trato que había hecho aquí, en estos bosques.
Bu tür fotoğrafları bulduğun için kendinle gurur duymalısın. Çocukken ormanda bulduğum porno dergileri kuruturdum.
Deberías estar feliz por la facilidad... con que consigues estas imágenes... porque de niño... solía secar revistas porno que encontraba en los bosques.
Duyduğuma göre ormanda mantar varmış?
¿ Dicen que ya es época de setas?
Ana yoldaki Sal'in benzin istasyonuna kadar ormanda yürüdüm.
Caminé por el bosque hasta la estación de Sal en la carretera principal.
Annem ; büyükannemin kulübenin yanındaki ormanda garip şeyler olduğuyla ilgili hikayeler anlattığını söylerdi, ben sadece...
Mamá me contó que la abuela solia contarle historias sobre cosas extrañas que pasaban en el bosque de la cabaña, solo...
Onları Ormanda yaşayan bir canavar hakkında konuşurlarken duymuş.
Les he oído hablar de una criatura que vive en los bosques.
Ormanda tanıştık demek istedim, ama- -
Quiero decir, nos conocimos, en el bosque, pero...
Ormanda saklanıyordu.
Escondiéndose en el bosque.
Ormanda gördüğümüz kız yaptı.
Fue la chica que encontramos en el bosque.
Ormanda gördüğümüz kız yaptı.
Fue la chica que vimos en el bosque.
Ormanda terk edilmeye mi, çöplüğe atılmaya mı?
¿ Abandonado en el bosque o en la perrera?
Ayrıca ormanda yolumu nasıl bulacağımı ve Inverness'e nasıl gideceğimi de.
Y sé cuál es el camino a través del bosque y encontrar el camino de vuelta a Inverness.
Yaralı bir hayvanı öyle ormanda bırakamam.
Ese animal probablemente ya se escapó. No puedo dejar a un animal herido en el bosque.
Böylece hayvanlar ve ormanda yaşayan korkutucu adamlar bizi kolay bir şekilde bulsun.
Vamos a ponérselo facilísimo a los animales y a la gente espantosa del bosque encontrarnos.
Libertyville'deki birkaç serseri dün gece tesadüfen, parçalanmış bir ceset bulmuş ormanda.
Algunos excursionistas en Libertyville tropezamos con un descompuesto cuerpo en el bosque ayer.
Polisin, eski bedenini ormanda bir yerlerde bulması daha iyi olur.
Lo mejor sería que la policía encontrara tu vieja anatomía en algún lugar del bosque.
İstediğinde kaçabilirdin. Burada, ormanda bile.
Podrías haber escapado cuando quisieras, incluso en el bosque.
Ormanda iki tür yaratıkla karşılaşırsın... Avcı ve av.
Solo conoces dos tipos de criaturas en los bosques... los cazadores y las presas.
Bu ormanda olmalı. Senin ormanında.
Debe estar en esos bosques.. tus bosques.
Bu akşam ormanda bir cadı gördük, ama o cadı Bayan Rose değildi.
Sí vimos esta noche una bruja en los bosques, pero no a la señorita Rose.
Ormanda uzun yıllar pek çok gece yalnız kaldım, boğazımı kesecek birilerinin olduğunu bile bile. Her gölgede, Her ağacın arkasında, Ama yine de biraz uyumak gerek.
Pasé la mayoría de las noches durante muchos años solo en el bosque sabiendo que había alguien listo para rajarme la garganta en cada sombra, detrás de cada árbol, pero aún voy a dormir.
Ormanda bulduğumuz kalan bitkileri analiz ettim. Abby çok bilgiliymiş.
Así que analicé las plantas restantes que encontramos en el bosque.
Ormanda uğursuz kara bir güç var.
Hay un oscuro poder maligno en los bosques.
Ormanda bir tehlike var, o yüzden döndüm.
Hay una amenaza en el bosque, es por lo que he vuelto.
Buraya, ormanda tanıştığım bir kız için geldim.
Estoy aquí en nombre de otro, de una muchacha que conocí en el bosque.
- Ormanda bir canavar mı?
- ¿ Un monstruo en el bosque?
Bu ormanda saklanan basit bir kanun kaçağı değil!
¡ No es ningún forajido que se esconda en los árboles!
Ne zamandan beri ormanda yürürken yardıma ihtiyacım oluyor?
¿ Desde cuándo necesito ayuda para andar por el bosque?
Ormanda onu bulmamızı bekliyordur.
Está en estos bosques esperando a que lo encontremos.
- Ormanda bir ceset. - Tamam.
Un cadáver en el bosque.
- Onca süredir ormanda bıraktığım adam, yaralıysa...
Pero abandonarle más tiempo en el bosque, sangrando....
- Benimki olmadan da bu ormanda yeterince dul kadın var.
Ya hay suficientes viudas en este bosque sin la mía.
Ormanda ceseti parçalara ayırmakla geçirebileceğim gelecek sabahı dört gözle bekleyen ben oradaydım.
¡ Y yo que esperaba pasar el día de mañana troceando un cadáver en el bosque!
Uzun süre ormanda yaşadım. O günlerde kendimi bile tanımıyordum.
He estado en el bosque por tanto tiempo que hay días en que ni yo me conozco.