English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Otobüsle

Otobüsle translate Spanish

962 parallel translation
- Evet, otobüsle gidecekmiş.
Sí, tomará el autobús.
- Evet, otobüsle Gömböş'e geçeceğiz.
- Sí, y a Gömbös en diligencia.
Evet, otobüsle yolculuk ediyormuş.
Sí... ha viajado en autobús.
Otobüsle Sycamore Corners'a gidiyorum.
¿ A qué hora hago el almuerzo? Tomaré el autobús para Sycamore.
- Sanki bir otobüsle konuşuyorsun.
- Me hablas como si yo fuera un autobús.
Otobüsle oldukça uzaklaştıktan sonra...
Estaba en el autobús...
Yarın şehir dışına kadar otobüsle gider, sonra yürürüz.
Mañana saldremos de la ciudad en autobús y luego caminaremos.
Size anlatırlar. - Otobüsle alakalı değil ama.
No quiero información sobre el autobús.
Otobüsle 42. Cadde ve Times Meydanï'na gittin.
Luego ha cogido un autobús a la 42 con Times Square...
Otobüsle gidebiliriz.
- No es necesario, iremos en autobús.
- Kendileri dişçiyi görmeye otobüsle Tobermory'ye gidecek.
Dice que cogerá el autobús a Tobermory para ir al dentista.
- Aynı otobüsle geldiniz.
- En el mismo autobús que usted.
- Oraya otobüsle gidebilirdin.
- Podrías ir allá en autobús.
Otobüsle mi geldiniz?
¿ Vino en autobús?
- Otobüsle mi gideceksiniz?
- ¿ En autobús? - No.
- Hayır, genelde otobüsle gelip giderim.
- No, suelo coger el autobús.
Elbette hangi otobüsle gittiğimizi hatırlıyorum.
Recuerdo muy bien el autobús que hay que tomar.
Bir ay önce buraya Oregon'dan otobüsle geldim.
Hace un mes, vine en autobús desde Oregón.
Otobüsle gittim, yemek yemeğe bile vaktim olmadı.
Fui en autobús y no me dio tiempo a comer.
Merkez okuluna tayin olursa otobüsle gidebilir.
Si la trasladan a la escuela de la ciudad puede ir en autobús.
Sonra bütün ülkeyi otobüsle dolaşıp yaptığımız tek gecelik gösterileri.
Y después, actuaciones de una noche por todo el país en bus.
Otobüsle gelenler elini kaldırsın.
Los del autobús, levanten las manos.
- Otobüsle.
- El autobús.
Otobüsle.
En autobús.
Şimdi bu kırmızı otobüsle takip ediyor olacağım.
Yo lo seguiré en este autobús rojo.
- Kırmızı otobüsle aramız beş dakika olmalı.
El autobús rojo debe estar a cinco minutos.
Anlayacağın, Mildred otobüsle gitti.
Mildred se ha ido en autobús.
Yarın, finallerden sonra, otobüsle döneriz.
Y después de las finales, cogeremos el autobús.
Pazartesi, benimle geliyorsun, otobüsle.
El lunes tomarás el bus conmigo.
İlk otobüsle mi gidiyorsun?
¿ Tomas el primer bus?
Brighton Ekspres'le Kings Otoyolu'na çıkın ve otobüsle Ocean park yoluna girin.
Coja el Brighton Express hasta Kings Highway. ... y el autobús hasta Ocean Parkway.
E treniyle 4. Cadde gidin ve D treniyle de Kings Otoyolu'na çıkın. Otobüsle de Okyanus park yoluna gidin.
Luego el metro E a la calle Cuatro el metro D a Kings Highway, y el autobús a Ocean Parkway.
- Otobüsle Bonnie'yi görmeye gittim.
- Fui a visitar a Bonnie.
- Eve otobüsle mi gittin, metroyla mı?
- ¿ En autobús o en metro?
Oradan otobüsle, K-13'deki 54. gruba gideceksin.
Desde allí, irá en ómnibus hasta el 54o. Regimiento. - En el portón 13.
Ama diğerleri otobüsle geliyordu... yürüyerek ya da uçakla.
Pero otros llegaban en autobús, a pie y en avión.
Dawn'ın sonraki otobüsle gideceğini sanıyordum.
Creía que Dawn se iba más tarde.
Buraya kentin bir ucundan otobüsle geldim.
He llegado aquí desde la ciudad en el autobús.
Bir de şöyle düşün. Cadillac'ımı satmışım, otobüsle yanına gidiyorum.
Supón que vendo el Cadillac, me pongo un traje corriente... y tomo el autobús.
- Otobüsle...
- Un autobús...
Kit bir otobüsle atışmış.
Kit tuvo un accidente en el autobús.
İlk otobüsle gidiyorum.
Voy a coger el primer autobús.
Konuşmayı reddediyor ve ilk otobüsle şehri terk edecek.
No hablará, y se irá en el próximo autobús.
Onu eve Dave getirmezse eve otobüsle geliyor.
Si David no puede traerla, regresa en autobús.
Başka bir taraftan geçip gitmiş olabilirdi. Hatta metro veya otobüsle de geçmiş olabilirdi.
Podía coger otro camino y al no saber donde vivía, o ir en metro o en autobús.
Tüm otobüsle bahse girseydim keşke.
Hubiera apostado el autobús.
Hampton Court'a otobüsle gidebilirsiniz.
Puede tomar un autobús a Hampton Court.
Tabii, otobüsle gelmiştin.
Claro, llegaste en autobús.
- Otobüsle mi geldin?
- ¿ Viniste en el autobús?
- Otobüsle gideceğim.
Tomaré el autobús.
Otobüsle gidiyorum?
- ¡ Nicole!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]