Oval translate Spanish
597 parallel translation
Yanaklarını ovalıyor.Nanook, onları ısıtıyor.
Nanook las calienta frotándolas contra sus mejillas.
Ellerini mi ovalıyorsun Sims?
¿ Lavándote las manos, Sims?
Sevgili senatör, ovalık yerde beş saat ortalıkta gözükmemek normal olabilir.
Querido senador, debe de ser costumbre en las llanuras ausentarse 5 horas.
Ovalık araziyle tepedeki arazi arasında çok fark vardır.
Hay una gran diferencia entre trabajar la tierra del valle y de la montaña.
Ovalık arazim olsaydı çok farklı olurdu, öyle değil mi? - Ovalık araziymiş!
Si tuviera tierras en el valle, las cosas serían distintas, ¿ no?
Bu ovalık arazi toprağı, değil mi?
Así que es problema de un trozo de tierra en el valle, ¿ eh?
İyi öyleyse, ben değiştireceğim. Bize bir parça ovalık arazi alacağım.
Yo no creo ni mucho menos que sea mejor que padre, no valgo ni la mitad que él.
Baban da bir keresinde ovalık arazi almaya kalkmıştı.
Tu padre tuvo que luchar duro por un pedazo de tierra.
Ama alınacak ovalık toprak nerde var biliyorum ve onu alacağım.
Quiero trabajar en paz y si alguien me lo impide por la fuerza, encontrará respuesta.
Ovalık arazi için yeterli param yok!
No tengo dinero para la tierra del valle.
Ovalık araziye de tepedeki gibi bakarsan eğer arazi iki hasat sonra senin olabilir sanırım.
Si pones aquí la misma ilusión que en tu granja de la montaña. Te aseguro que dentro de dos temporadas será tuya.
Almaya çalıştığım ovalık bir arazi vardı.
Lo primero, comprar una parcela de tierra en el valle. No pierda la oportunidad.
Oval mi yuvarlak mı?
¿ Es ovalado o redondo?
Oval olduğunu söyleyebilirim.
Yo diría que su rostro es ovalado.
Evet, oval.
Sí, ovalado.
Oval surat.
Rostro ovalado.
Hey, boynunu biraz buzla ovalım.
¡ Eh, pasémosle un poco de hielo por el cuello!
Yeni uyanıyor, avuçlarındaki kumu ovalıyor ve yeni bir "turistler için güzel görünelim" gününe hazırlanıyor, misafirleri tatmin etmek için gereken hizmetleri sunan insanlar olmadan asla gerçekleşemeyecek bir gün.
Se está despertando y se sacude la arena. Otro día más se engalana para los turistas, en un día que no podría empezar sin la gente que ofrece los servicios necesarios para que el visitante quede satisfecho.
- OVAL PORTRE - RAOUL NANA'YI TAKAS EDER
El retrato oval. Raoul revende a Nana
Biraz ovalıyoruz.
Frotamos un poco.
- Bu oval alanın ortasında.
A la mitad de esa excavacion eliptica.
Ağzını ovalıyordu. Evire çevire dövüldüm.
No quise lastimarlo.
Köpeklerle şuradaki ovalık araziyi tarıyoruz.
Mandamos perros a rastrear los caminos.
Monza'daki İtalya Grand Prix'sinde yol pist ve yüksek hızlı oval pist birlikte kullanılacak.
En el Grand Prix de Italia de Monza se combina una pista oval de alta velocidad con circuito de carretera.
Oval pist ile birlikte inanılmaz hızlara ulaşılıyor.
Y en combinación con la pista oval, se consiguen grandes velocidades.
Pilotlar o zamanın 1.5 litrelik Formula 1 araçlarının pistteki oval bölüm için uygun olmadığını düşünüyorlardı.
Hubo objeciones de pilotos que creían que los coches ligeros de litro y medio de entonces no eran aptos para el empuje en el asfalto.
Liderler şu anda oval bölümde Ferrari ile Barlini önde, arkasında BRM ile Stoddard ve Yamura ile Aron var.
Los líderes pasan por la primera curva con el Ferrari de Barlini delante de Stoddard y el Yamura de Aron.
Monza'daki oval bölümde sürüş yapmanın zorlukları nelerdir Scott?
Y dime, Scott ¿ hay algún problema específico de conducción en el circuito de Monza?
Oval bölüme girerlerken Sarti dördüncülük için yarışan üç araca yetişti.
En tanto recorren el circuito. Sarti va a alcanzarlo con los tres coches luchando por el cuarto lugar.
Ferrari pilotu Sarti oval bölümün kuzeyinden aşağıya,... pistin kenarına düştü.
El Ferrari de Sarti se ha salido del circuito norte y ha ido a parar a la pista de abajo.
Sade bir oval biçiminde hafiften üçgen içinden ışık saçarcasına parlak ciltli.
¿ Forma del rostro? Es un óvalo perfecto, bueno,... un óvalo un poco triangular.
Oval çene... yüksek kaşlar...
Mentón ovalado frente despejada.
Küçük, oval olanı mı?
¿ La mesa oval?
Ve... masa oval masa...
Y la mesa... la mesita oval...
Yüzü oval.
Rostro ovalado.
Yüzü uzun ve ovaldi.
Realmente la vi bien Su cara era oval, larga, con rasgos prominentes.
Sonra yüzünü ovalıyorsun.
Entonces lo pasas por toda la cara.
Oval stadındalardı!
Al críquet.
Her iki suikast girişimine rağmen Bay Ford, Oval Ofis'e hapsolarak esir olmayacağını ifade etti ve asıl esirin suikastçılar olacağını söyledi.
A pesar de los dos atentados... el Sr. Ford dice que no se encerrará en el despacho oval... como rehén de supuestos asesinos.
- Yüz : oval, iz yok.
- Cara : ovalada, sin marcas.
Uzay aracı şu anda, dikeyde 141 deniz millik yatayda 122 deniz millik oval yörüngesine girmiş durumda.
La nave describe una órbita elíptica con un apogeo de 41 millas náuticas y un perigeo de 122 millas náuticas.
Bu sabah sayın Başkan Oval Ofis'te... Çin Halk Cumhuriyeti'nden gelen kültürel değişim programı öğrencileri ile görüştü.
Esta mañana, el presidente se reunió en la Oficina Oval con dignatarios extranjeros y estudiantes en intercambio de la República de China.
Sırtını ovalıyım mı?
Padre... ¿ quiere que le lave?
İlk başta küre gibiydi, sonra oval ve şimdi de yamuk oldu.
Además primero lo vio con forma esférica, luego ovalada y ahora, tropezoidal.
Pekçok oval şekilli eğriler üzerinde hatalı matematiksel çalışmalar yaptı, bunlar doğru cevaba ulaşmasını engelledi.
Probó con curvas ovaladas, calculó y al cometer errores aritméticos se alejó de la solución correcta.
Oval Ofisi?
¿ El despacho Oval?
- Belki de oval ofiste çalışmalıyım. - Ne?
Quizas debería postularme!
Oval Ofis'te öylece oturuyor ve kabuslarından yola çıkarak kararlar alıyor.
Hay un hombre sentado en la oficina oval tomando decisiones basado en sus pesadillas.
Oval odada!
¡ Está en el Cuarto Oval!
Zeb Andrew'in Ovalık arazisi var. Sorun bu, değil mi?
Zeb tiene una parcela de buen terreno y te gusta, ¿ no?
Oval bölüm mü?
¿ El circuito?