Owens translate Spanish
757 parallel translation
Memur Jack Owens, Raymond Keeler Alfred Quinn...
Patrulleros Jack Owens, Raymond Keeler Alfred Quinn...
Burke, Callahan, Brown, Reynolds, Allison, Bouquet, Forbes, Spears,
Bouquet, Forbes, Spears, Josephs, Owens, Grant, Pierry.
- J.C. Owens.
- ¿ J.C. Owens?
Pekâlâ beyler dönebilirsiniz.
De acuerdo, Todd, Owens. Dense la vuelta.
Owens'ı bırakıp dışarı çıktın.
Saliste corriendo y dejaste a Owens solo.
Birazcık beynin olsaydı, Owens'a ihtiyacımız olduğunu anlardın.
Si tuvieras dos dedos de frente, sabrías que necesitamos a Owens.
Ortalıkta durursa, Owens'ın eline geçebilir.
No lo dejará tirado por ahí para que Owens lo agarre.
Burada keyfi yerinde Bayan Owens.
Está bien donde está, Sra. Owens.
Unutma Owens!
Recuerda, Owens.
Bana söylediğin gibi onları gözetliyordum.
Estaba... vigilando a Owens, como me dijiste.
Owens karısının ve çocuğunun hayatta kalması için emirlerimize uyması gerektiğini biliyor.
Owens nos obedecerá mientras crea que sólo así salvará a su esposa e hija.
Bayan Owens, çocuğu yatağına götürün.
Sra. Owens, vaya a acostar a su hijita.
Devam edin Bayan Owens!
Adelante, Sra. Owens.
"Bayan Owens, Tevis ve Gratz ile beraber gidin!"
"Sra. Owens, vaya con Tevis y Gratz". " No.
" Owens, onları dışarı çıkar.
" Owens, saca el tiro.
"Bayan Owens nereye gidiyorsunuz?"
"¿ Adónde va, Sra. Owens?"
- Pekâlâ Owens.
De acuerdo, Owens.
Gitmeden önce şuraya bir bak Owens.
Antes de empezar, Owens, echa un vistazo allá.
Sende iyi nişan alamıyorsun Owens!
Tú tampoco tienes buena puntería, Owens.
Beni hakladığını sandın değil mi Owens?
Creíste que me tenías, ¿ verdad?
Onlar en son vadideki Owens nehrinde görülmüşlerdi.
Los habían visto por última vez dirigiéndose al valle del río Owens.
Çavuş Owens sizi görmek istiyor.
El sargento Owens de la policía vino a verlo.
Çavuş Owens, Komiser.
- Soy el sargento Owens, teniente.
Owens'a ne dersin?
¿ Por qué no vas a hablar con Owens?
Bay Owens?
¿ El Sr. Owens?
Neden, Bay Owens?
¿ Por qué has pensado en él?
Eğer Owens bir kelâm ederse insanlar onu dinler.
Si él habla en favor mío le harán caso.
Hayatım, Owens'ı ara.
Anda, pequeña. Llámale.
Vicki, kendine güven ve Bay Owens'a olanları harfiyen anlat.
Vicki. Cuéntale al Sr. Owens lo que pasó exactamente.
Belki, ben de seninle birlikte Bay Owens'ın ofisine gelmeli ve olanları harfiyen...
Quizá debería ir contigo y explicar bien a Owens lo que ocurrió.
- Bay Owens içeride mi?
- ¿ Está el Sr. Owens?
- Bayan Buckley geldi, Bay Owens.
- La Sra. Buckley ha llegado. - Que pase.
Bay Owens, yetkili memur Rogers'ı aradı ve her şey halledildi.
Owens llamó al superintendente y ya está arreglado.
Bay Owens'ı tam zamanında yakaladım.
Vi al Sr. Owens justo a tiempo.
John Owens gibi bir adamın yerine paldır küldür giremezsin.
Lleva mucho tiempo hablar con un hombre tan ocupado como Owens.
Owens'ın ofisine telefon açtım ve orada değildin.
Llamé a su oficina y no estabais.
Owens senin için yapar demiştim.
Te dije que Owens lo arreglaría.
Owens'ın harcayacağı baya boş vakti varmış.
A Owens le debe sobrar el tiempo para desperdiciarlo.
Bana yardım ettiğine çok sevindi ha?
Owens me ayudó.
- Owens'ın bu gece Şikago'ya gittiğini söylemiştin.
Me has dicho que se iba a Chicago. - Carl, por favor.
John Owens!
¡ John Owens!
Bay John Owens'a mesaj var!
¡ Un mensaje para el Sr. Owens!
Bay Owens!
¡ Sr. Owens!
John Owens!
- ¡ Sr. Owens!
Owens hiç var olmamış gibi devam edeceğiz. Belki de daha iyi.
Tú y yo vamos a continuar como si no hubiera pasado nada.
Owens beklenmedik bir olaydı. İcabına baktığım bir beklenmedik olaydı. Hepsi bu.
Owens sólo fue un estorbo que quité de en medio.
Owens diye biri.
Se llamaba Owens.
Adım Owens.
Mi nombre es Owens.
Sana nerede dedim Owens?
¿ Dónde está, Owens?
Hâlâ da öyle. Hadi Owens.
Vamos, Owens.
Sorun nedir Owens?
¿ Qué ocurre, Owens?