English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Oynayacağım

Oynayacağım translate Spanish

1,791 parallel translation
Yarın Gordon Bullet'la golf oynayacağım.
¡ Voy a jugar al golf mañana con Gordon Bulllit!
Bütün rolleri ben oynayacağım. Onun peltek konuştuğunu biliyor muydunuz?
Interpretaré todos los papeles.
Nasıl söylendiğini bilmiyorum "oh, la-di-da, sanırım gidip golf oynayacağım"
No sé decir "la-la-la-la" y pensar que voy a jugar al golf.
Zaten daha özgür bir dansı tercih ederim o yüzden yeni bir eşle oynayacağım.
De todas maneras prefiero bailar con más libertad, así que me encantaría proponer una nueva pareja.
Kendime 19 yaşında birini oynayacağım bir senaryo bulacağım.
Voy a conseguirme una trama con alguien de unos 19.
Linc'te oynayacağımızı sanıyordum.
- Creí que jugaríamos en el Linc.
Ben oynayacağım.
Yo le respondo.
Ooo. Tiger Woods ile oynayacağım.
Obtuve jugar con el tigre.
- Ben oynayacağım.
- Voy a ir a jugar.
Bu akşam işten bi kaç arkadaşla poker oynayacağım.
Jugaré al póquer con unos compañeros del trabajo.
Yani bütün oyunu bu şekilde mi oynayacağım sekreterin gibi mi?
¿ Entonces sigo con este juego para ser su secretario?
Peki.O zaman bunun için sizinle oynayacağım.
Está bien, entonces jugaré por eso.
Yalnız kalsam da oynayacağım.
Yo juego si nadie más va.
Ne olursa olsun sonuna kadar oynayacağım.
Pase lo que pase... lo jugaré hasta el final.
Onunla oynayacağım kadar oynadım.
Ya acabé de jugar con este.
Kazansamda kaybetsemde, onunla oynayacağım.
Gane o pierda, tengo que jugar con él.
Johnny'nin yerinde oynayacağım.
Jugaré en lugar de Johnny.
Bu evimizde oynayacağımız son maç, millet.
Es el último partido como local, gente.
Seninle bir süre daha oynayacağım sonra sen de Simon'un yerini söyleyeceksin, tamam mı?
Bien, pues hagamos un trato. Yo juego un rato más con vosotros, y vosotros me decís donde está Simón. ¿ De acuerdo?
Senin oyununu oynayacağım. Biraz zorlayıcı olabilir.
Jugaré tu juego, quizá sea duro.
Baba, futbol hayatımın şaşırtıcı bir parçası ve bunlar için oynayacağım ama şimdi değil.
Papá, el fútbol es una parte genial de mi vida, y voy a jugar para ellos, pero todavía no.
Oynayacağım oyun zat-ı aliniz için bir süpriz olacak belki...
A decir verdad, pensaba sorprender a Su Alteza...
"Scrabble oynayacağımızı sanıyordum, kendimi buna hazırlamıştım!"
Scrabble...
- Sizinle mi oynayacağım?
- ¿ Jugar con ustedes? - Sí.
Sana ya da her ikinize karşı oynayacağım. Benim takım arkadaşımsa pardon, adın neydi?
Juego contra ti o contra los dos.
Oyun başı 10,000'e oynayacağım ama önce biraz ara vermek istiyorum.
Jugaré por $ 10,000 por juego, pero necesito un descanso primero.
Hayır, oynayacağım.
No, jugaré contigo.
- PlayStation oynayacağım biraz.
- Voy a jugar a la PlayStation.
- Laura'yı oynayacağım, sarı olan.
Voy a interpretar a Laura, la rubia.
Küçük oyununu oynayacağım, Karl.
¿ Así que quieres jugar?
Onu ben oynayacağım.
Sólo soy yo.
Hayatım için oynayacağım.
Y que jugaré por él toda mi vida.
Röportajlar, televizyona çıkmalar. Oyunu oynayacağım.
Las entrevistas, las apariciones en televisión, jugaré.
Bilirsin yalnızca gelişine oynayacağım!
Creo que apostaré el todo.
Büyüdüğümde, dev gibi bir malikânem olacak sınırsız jetonlarımla oynayacağım kendi pinpon makinem fıstık ezmesi ve jöleyle kaplı, sekiz çift pijamam...
Ah, ¡ son perfectos! HOMERO A LOS 8 AÑOS Cuando crezca, quiero tener una mansión gigante, mi propria máquina de Pinball con monedas infinitas, ocho loros de pasta de cacahuete y pijamas de jalea...
Bir video oyunu ama canım istediğinde ben oynayacağım.
Un juego de video, pero jugaré con él cuando yo quiera.
- Oynayacağım zaten, Bay Garrity.
Oh, jugaré a ese juego, señor Garrity.
Oynayacağım. - Evet, iyi, iyi.
Hazlo, hazlo.
Tamam, şey... Gidip biraz top oynayacağım, bana ihtiyacın olursa..
Bien, bueno... estaré allí pateando un poco la bola, si me necesitas.
Ailemdeki ve birlikte çalıştığım herkese, bu filmde oynayacağımı söyledim.
Le dije a todos mis compañeros de trabajo, y a toda mi familia que voy a hacer esta película.
6 yaşındaki çocukların nelerle oynayacağını hatırlamayacak kadar yaşlıyım.
Pues, soy muy vieja para acordarme con qué les gusta jugar a niños de 6 años.
Bilgisayar programı yardımıyla istatistikleri analiz edip çıkan sonuca göre bahis oynayacağız.
Vamos a analizar estadísticas con los principios científicos contratados. Y vamos a hacer apuestas basándonos en los resultados de los datos.
Bowling oynayacağız, anlaştık mı?
Estamos jugando bolos, ¿ de acuerdo?
Siz salakların, şampiyonların oynadığı sahada mı oynayacağınızı sanıyordunuz?
¿ Creen que jugarán en el mismo campo que los campeones, pendejos?
Kızım devam filminde başkasının oynayacağını duyunca ağlamıştı.
Mi hija lloró cuando te reemplazaron en la secuela.
İşlerimi bitirir bitirmez, seni parka götürüp istediğin oyunu oynayacağız, tamam mı birtanem?
Cuando termine con mi tarea iremos al parque y haremos lo quieras, ¿ cariño?
- Evet, oynayacağım.
Sí, le entro.
Uzun zaman önce verdiğim bir sözü tutmazsam ustura ile oynayacağına söz vermen gerekir ve usturadan kastım bana karşı dürüst olmandır.
Si rompo una promesa que hice hace mucho tiempo, entonces debe prometer que será totalmente honesto conmigo.
Kızım senin oynayacağın türden bir kız değil. Parlak ve umut vadeden bir geleceği var. Buraya gelip senin ondan faydalanmana izin vermeyeceğim.
mi hija no es ninguna mujercita para su diversion es una señorita con un gran futuro, y no dejare que ud. venga y lo arruine todo
Bakın, bir bahis oynayacağız, tamam mı?
Escuchad, vamos a hacer una apuesta, O.K.?
Ama nerede oynayacağımı bana koç söyledi.
Pero el entrenador me ha pedido que juegue en esta posición.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]