Pandora translate Spanish
679 parallel translation
Firkateyni Pandora'yla Büyük Güney Denizinin bilinmeyen tehlikeli resiflerinde dolaşmaya başladı.
Llevó su fragata, la Pandora, adelante y adelante a los desconocidos y traidores arrecifes del Gran Mar del Sur.
Efendim Stewart Pandora'da öldü.
Señoría el cadete Stewart murió a bordo del Pandora.
Pandora'yı da orada bulabileceğimi biliyordum, kendini parçalarcasına içki içen Reggie Demarest ile birlikte. İnsanların dediklerine göre Pandora yüzünden içer. Ve de iki şey için yaşayan Stephen Cameron ile ;
Sabía que allí podría encontrar a Pandora con Regis de Marais... que se estaba emborrachando como un desesperado... por Pandora, según decía la gente.
Pandora ve Dünya Hız Rekoru'nu kırmayı umut ettiği yarış arabası için yaşar.
Y Stephen Cameron que sólo vivía por Pandora y por su coche de carreras... con el que esperaba batir el record mundial de velocidad.
Yıldönümü kutlaması yapıyoruz. Pandora ile tam 1 sene evvel tanışmıştım.
Estamos celebrando que esta noche hace un año que conocí a Pandora.
Pandora soruşturmada kısa bir süre göründü ama birkaç gündür hiçbirimizle görüşmemişti.
Pandora hizo una breve aparición en los interrogatorios... pero pasaron varios días antes de que la viéramos.
- Pandora o dertli genci kaç defalar intihardan caydırmıştır dersin?
Sentí lo de Reggie. Le apreciaba.
Neden kötü gösterilmene karşı çıkmıyorsun?
¿ Cuántas veces crees que Pandora evitó que se suicidara ese hombre?
Niçin ayaklarını yere basmıyorsun Pandora?
¿ Por qué no pones los pies en la tierra, Pandora?
Efsaneleri asla küçümseme Pandora.
Nunca desprecies las leyendas, Pandora.
Bazı zamanlar Pandora'ya o kadar sinirleniyorum ki içimden- -
A veces me pone tan nervioso que...
Bunu daha dikkat çekici kılacak tablosunu yaptığım kadının ismi Pandora. Tanrıların cananı. Ona açmasını yasakladıkları kıymetli bir kutu veriyorlar.
Es aún más increíble que la haya pintado como Pandora... la amada de los dioses... de quienes recibió una preciosa caja que le prohibieron abrir.
Ben Indianapolisli Pandora Reynolds'ım. Mitolojiyle ilgilenmiyorum.
Soy Pandora Reynolds de Indianápolis y punto.
Pandora ilk kadındı ; Yunan efsanesinin Havva'sı olan ve merakı bizlere yeryüzü cennetimize mal olmuştur.
Pandora fue la primera mujer... la Eva de la leyenda griega... cuya curiosidad le costó nuestro paraíso terrenal.
Pandora, abstre olmuş bir kadın gibi görünmeli gelin ve anne ;
Pandora debería ser la mujer en abstracto... esposa y madre.
İşte şimdi hakiki Pandora.
Y ahora realmente es Pandora.
Bu, Pandora olabilir ama benim olmadığım kesin.
Puede que sea Pandora, pero no soy yo.
Ahım şahım bir ressam olduğumdan değil, olağanüstü bir modele sahip olma avantajına sahip olduğumdan diyorum. Ki bu bana Pandora Reynolds'ın yüzünü ve figürünü resmetmek için ilham verebilir ; Tüm erkeklerin yürekten arzuladığı Gizemli Tanrıça'yı.
No es que sea un buen artista... pero tengo la ventaja de contar con un extraordinario modelo... que puede inspirarme parar pintar... con la cara y las formas de Pandora Reynolds... la diosa secreta que todos los hombres desean.
Pandora, Stephen'a şart koştuğu fedakârlıktan pişman gibiydi ve yarış arabasını geri alması için Stephen'a izin vermeye karar verdi.
Pandora parecía lamentar el sacrificio que le había exigido a Stephen... y estuvo de acuerdo en que rescatara su coche de carreras.
Pandora'nın yeni arkadaşı Hendrik van der Zee Otel Isabella'nın bahçesindeki bir sayfiyeye yerleşti. Pandora'nın dâhil olduğu bir ortamda yer almayı sorgusuz sualsiz kabul etmişti.
El nuevo amigo de Pandora, Heinrich Van der Fick... se había instalado en un bungalow en los jardines del Hotel Isabella... y era aceptado sin reservas en el círculo que rodeaba a Pandora.
Pandora'nın piyanoyu çalışını dinleyiş üslubundaki bir şey dikkatimi çekti.
Algo en su forma de escuchar a Pandora me llamó la atención.
Yani "o" sence Pandora mı?
¿ Se refiere a Pandora? ¿ Cree que es ella?
Annemle tanışmak ister misin sinyorita?
¿ Querrás conocer a mi madre, Pandora?
Ancak Juan'ın Pandora'ya olan aşkı yeniden alev almıştı.
Pero el amor de Juan por Pandora había vuelto a renacer.
Sen güzel bir kızsın Pandora. Çok güzel bir kızsın. Çok özür dilerim.
Eres una mujer maravillosa, Pandora... absolutamente... maravillosa.
İnsanların bir nedenden dolayı yaptığı gibi Pandora da bana içini döktü.
Pandora me confió sus sentimientos.
Pandora'nın Stephen ile sağ salim evlendiğini görmek istiyordum.
Quería que Pandora se casara con Stephen.. y se salvara.
Pandora birkaç dakikaya gelir.
Enseguida saldrá Pandora.
Sana yazılmak benim için bir şereftir sinyorita.
Escúchame Pandora. Tengo el honor de pedir tu mano.
Adios sinyorita.
Adiós Pandora.
Pandora'nın hemen yanındaki boş iskemleye zevkle bakıyordu.
Observó con satisfacción el asiento vacío junto a Pandora.
Pandora dışında hiç kimse.
Pero nadie le relacionaría con lo ocurrido... excepto Pandora.
Pandora defalarca Van der Zee'ye ayrılan iskemleye bakıp durdu.
Pandora no dejaba de mirar el asiento vacío reservado para Van der Fick.
Bu boğanın ölümünü Pandora'ya adıyorum.
Brindo a Pandora la muerte de este toro.
Bu, Pandora için.
¡ Vaya por Pandora!
Adios yârim.
Adiós Pandora.
Pandora buraya geliyor.
Pandora está aquí.
Pandora.
Los dioses griegos crearon una mujer :
Güzeldi, büyüleyiciydi, pohpohlama konusunda çok hünerliydi.
Pandora.
Ben ise ona Pandora diyorum çünkü Dr. Schön'ün üzerine kötülüğü sardı.
¡ Yo la llamo Pandora, porque todas las desgracias vinieron sobre el Dr. Schön!
Pandora.
¡ Pandora!
Pandora...
¡ Pandora!
Seni seviyorum Pandora.
Te amo, Pandora.
Pandora!
¡ Pandora!
Bendeniz Pandora Reynolds.
Soy Pandora Reynolds.
İyi misin Pandora? - Tabii ki de iyiyim.
- Pandora, ¿ estás bien?
- Yukarı gelir misin Pandora?
¡ Pandora, sube! ¿ Quieres? - ¿ Está Heinrich contigo?
Neden bekliyorsun Pandora?
¿ Por qué esperar, Pandora?
- Sinyorita.
¡ Pandora!
Hayrete düşeceksin sinyorita. Bu, olağanüstü dediğiniz şeylerden.
Te sorprenderá, Pandora.
- Aferin güzel kızıma.
Estoy contigo enseguida, Pandora.