English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Pano

Pano translate Spanish

466 parallel translation
Neon-ışıklı pano satıcısı gibi konuşuyorsun.
Parece un vendedor de carteles de neón.
Işıklı pano dörtte bir elektrik yakardı ama Nick, konu bu değil.
Un cartel de neón consumiría la cuarta parte. - Nick, eso no importa. - ¿ No importa?
Bir sürü ışıklı pano gördüm, ama bu ötekileri sollayıp geçti.
He visto muchos carteles, pero ése es el mejor de todos.
Eski tabelayı onarmaya çalışıyordum, ışıklı pano satıcısı aklına geldi. Yeni bir pano, Noel ağacından daha çekicidir.
Yo intentando arreglar el viejo y usted pone uno de neón más bonito que un árbol de Navidad.
Burada kalıp yeni pano şerefine içeceğim.
Me quedaré aquí y celebraré lo del nuevo cartel.
Ahlaki vazifeler var. O pano müstehcen!
... y ese cartel es manifiestamente obsceno...
Israr etmekteyim, bu pano hemen yasaklanmalı!
¡ Y eso, ni siquiera las bestias lo hacen! ¡ lnsisto :
Birkaç gün içinde, altın heykelli tapınaktaki cadı Çirçe gibi, erkek milletinin bütün pisliklerini etrafında toparladı bu pano! Şeytani bir görüntü tam karşımda!
En pocos días, repito, en pocos días... el horrendo cartel, la monstruosa Circe... como en los tiempos del carnero de oro... ha congregado en torno a sí a toda la corrupción del mundo civilizado.
Şu pano... Numaralar asla durmuyor.
Los numeros no paran de moverse.
Bir pano ve iki de sehpa var.
Quizá una tabla con dos caballetes.
- Pano sorun yok diyor.
- El panel funciona.
Pano, Sir Drake Bulvarı.
El letrero, Sir Drake Blvd.
S. Drake Bulvarı için bir pano var!
¡ Allí un letrero señala Sir Drake Boulevard!
Mıknatıs dolu bir pano bu sadece.
¡ Es apenas un tablero lleno de imanes!
Lanet olası pano bozulmuş olmalı.
El maldito tablero debe de estar estropeado.
60 feet ilerleyin, soldaki pano!
- ¡ Avancen 20 metros, izquierda!
Belki bunların yerine güzel bir mantar pano bulabiliriz.
Y quiero un riel. ¿ Un riel?
Her esprinin güzel olması şart değil!
Es de paño. Todas las bromas no pueden ser buenas.
Beckert.
Una mesa de nogal con un paño.
Bu sıcak su şişesi değil.
No es un paño templado.
Şurada temiz havlu var.
Allí hay un paño limpio.
Ya sen olacaksın ya da ben, şimdi üstündeki örtüyü kaldır ve ayağa kalk.
Va a tener que ser tú o yo, así que... Ievántate y quítate ese paño.
Boşuna denemeyin, bu numaraları iyi bilirim!
Conozco el paño. Eso no cuela conmigo.
Ertesi sabah varlığım hastanenin üzerine bir kefen gibi serilmişti.
A la mañana siguiente mi presencia cayó sobre el hospital como un paño mortuorio.
Sağ olun.
Deje el paño, ¿ quiere?
Adamın yüzünü göremiyordum ama laterna tümüyle siyah kaplıydı.
No le veía la cara, un paño negro cubría el órgano.
Önlüğünü takacaksın. Yüzüne sıcak havlu koyacaksın. Unutma.
Le pondrá un paño y le colocará una toalla en la cara.
İkinci pano da gitmek üzere.
Cambio al dos.
"Şövalye biraz yürümüştü ki... "... patikanın yanında... "... meşe ağacının altına serili beyaz Şam kumaşı üzerine oturmuş güzel bir kadın gördü. "
Al dar el caballero unos pasos vio junto al camino a una linda dama que ponía un paño debajo de un roble sobre el cual colocó varias golosinas y un gran jarro de vino con dos bonitas copas de plata.
- Şu tozlu çarşafı değiştirmek istiyorum.
- Debo cambiar ese paño. - ¿ Cambiarlo por qué?
Sadece alnını yıkar mısın? Kolonya gibi bir şeyle.
Póngale un paño húmedo en la frente con agua de colonia o algo.
- Yaş bir bez getir bana, çabuk.
- Dame un paño húmedo, deprisa.
İnsan hiç Rembrandt'ı bulaşık bezinin altında saklar mı?
Y es como esconder un Rembrandt debajo de un paño de cocina.
Pano!
¡ El café!
Güverteden el sallamaya devam ediyor Kıyıyı görebildiği sürece. Eğer balıkçı dönmediyse geri, Denizin içinde bulmuştur huzuru.
y se despide con la mano bronceada. es porque en el mar encontró la calma deseada. tormentosa y perversa. blancas como un paño.
Bana bir havlu ver, kurulayayım.
Déme un paño y yo secaré.
Ritmin yap dediklerini yapacak yer yoktur
Excepto Dolores, ella no hace Quiera pasar un paño sobre la nariz De un bebé que llora.
O görüntünün bulaşık bezimi elimden düşürdüğü oldu.
Cuando te veía por la ventana de la cocina tenía que dejar el paño.
Derilerle süslenmiş basit bir çantaydı sanırım.
Creo que era de paño liso con detalles de cuero.
Bir kumaş daha alır, onu da 3 parçaya ayırırsın ve 3 kuruş karla satarsın.
Compras otro paño. Lo cortas en 3 trozos..... y lo vendes con 3 peniques de beneficio.
Alnım için yeni bir bez ver bana. Yeni bir havlu koy omuzlarıma.
Dame un paño fresco para mi frente, una toalla nueva para mis hombros.
Temiz havlu, sabun, kuru fırça mat ve bornozları getireceksin...
Luego pones una toalla, jabón, un cepillo, una alfombrilla, un albornoz y un paño...
-... çarşaf... - Ve? - Ve yazılar.
paño y obras maestras.
- İç eteklerimiz!
- ¡ Las enaguas de paño!
- İç eteklerimiz.
- Las enaguas de paño.
Amerika'da o kadar az kadın var ki - - Altın ve mücevher gibi muamele görüyorlar.
Allí hay tan pocas mujeres que las cuidan como oro en paño.
Sen. Giyecek bir şey getir.
Vos, agarrá un paño.
Kumar hasrının altında pislik yatar.
El infierno te espera debajo del paño de juego.
... bizim yönetimimizde Amerikan bayrağı bir paspas olmayacak...
... ahora, la bandera americana no será un paño...
Belki de biraz buz bulup pansuman yapmalıyız, ne dersin? - Peki tamam.
Quizá tengan hielo o algo que le calme, un paño frío o así.
Kompres için buz bulmalıyız.
Vamos a coger hielo o un paño...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]