Pareja translate Spanish
14,241 parallel translation
Bir çiftin güçlü ve tutkulu yanlarının birbirini karşılaması gerekir.
Simplemente que en una pareja ambos deben ser igualmente fuertes y apasionados.
Gidiyorlar işte. Yeni dünyaya yeni bir çift.
Allí van, una nueva pareja en un mundo nuevo.
Çok tatlı bir çiftsiniz.
Forman una pareja ideal.
- Siz daha yeni nişanlanan çiftsiniz.
Son la pareja que se acaba de comprometer.
- Evet biziz. Johnny ve Dora. Tam bir çift.
Esos somos nosotros, Johnny y Dora, pareja.
Bizimkiler mutlu bir çift olduğumuza inanmalı.
Mis padres tienen que creer que somos una pareja feliz.
Bu nasıl bir şey anlamak mümkün değil. Beyaz Saray'da olanların doğrudan bir ifadesi olarak gücünü Amerikan kamuoyundan almış bu kurumun bir çiftin nasıl oyuncağı haline geldiğini... ve ileride olacakları idrak edemiyorum.
Como usted posiblemente, no se puede entender esto como un comunicado directo de la Casa Blanca hacia el público estadounidense sobre la solidez del matrimonio de la primera pareja, se escapa a mi capacidad de comprensión.
Hastanemizdeki tek çift.
La única pareja en nuestro hospital.
Bu arada biz birkaç blok ötede yaşayan bir çiftiz.
aproposito, somos una pareja que vive a pocas cuadras.
Beni onunla eşleminizin imkanı yok.
De ninguna manera haré pareja con él.
Callie'nin koruyucu annesi ve ben ortağız, vee... Daha önce evliydik.
La madre de Callie y yo eramos pareja, y... solíamos estar casados.
Bu randevu sitesinin neden bizi eşleştirdiğini açıklar.
Eso explica por qué el servicio de citas pensó que seríamos una buena pareja.
Mükemmel eşimizle tanışıp mükemmel ve güzel bir hayat yaşamayacağız. Hayat böyle bir şey değil.
Tú no conoces a tu pareja perfecta y entonces todo es precioso y perfecto, y así no es como funciona la vida.
Yeni ortağını diyorum ben.
Me estaba preguntando acerca de su nueva pareja.
Aynı zamanda, bir adam, gerçek bir adam hiç eşini seçmesi için annesine izin verir mi?
De todos modos ¿ qué hombre... qué hombre de verdad... permite a su madre escoger a su pareja?
Ama partnerim çok paranoyaklaşabiliyor.
Pero mi pareja, se pone muy paranoico.
Affedersiniz, şu yönden gelen genç bir çiftin geçtiğini gördünüz mü?
Disculpe. ¿ Vio a una pareja de jóvenes pasar por aquí viniendo de allá?
Ben bu ödülü alınca, sen de Başkomiserliğe terfi edince... -... New York'un en yeni güçlü çifti olabiliriz.
Sabes, con este premio, y tú presentándote para capitán, podríamos ser la nueva pareja influyente en Nueva York.
Düşündümde... Eğer sende... üçüncü bir kişinin bize yardım edebileceğini düşünüyorsan... sanırım çift danışmanlığına gitmeye hazırım.
Estaba pensando que... si tú crees que... una tercera parte podría ayudarnos, entonces... supongo que estaría dispuesta a alguna terapia de pareja.
İlişkileriniz üzerinde çalışacağız.
Vamos a trabajar en su relación de pareja.
Çiftler için danışmanlık mı?
'Mta, ¿ Asesoramiento de pareja?
Bu sabaha mahsus hepiniz daha uyumlu olduğunuz partnerlerle eşleşeceksiniz.
Sólo por la mañana, todos estarán emparejados con su pareja más compatible.
Mesela hiç Avustralya'da otelde kalan bir çifte hayalet koalaların musallat olduğunu duymuyoruz.
Nunca oyes a una pareja contar que en un antiguo hotel de Australia vieron un koala fantasma.
Yeni çiftimize çiçek ve şampanya!
- Flores y champán para la nueva pareja?
Gideceğimiz çift bizi ekti.
Esta otra pareja con la que íbamos nos dejaron totalmente plantados...
Bir genç çift daha bir sevişme alanında ölü olarak bulundu. Pençelenerek tanınmayacak bir hâle gelmişler.
Otra pareja de adolescentes muertos fue encontrado en Makeout Point, garras más allá del reconocimiento.
Biliyor musun? bu çifti biliyorum.
Ya sabes, conozco a esta pareja.
Ortağıma da böyle oldu.
¿ Qué pasó con mi pareja?
Çünkü o benim ortağım.
Porque es mi pareja.
- Ortağıma yaptıklarından sonra asla.
- No, después de lo que hiciste a mi pareja.
- Ortağına mı?
- ¿ Pareja?
Teselli olacaksa, ortağın da ölürken aynen böyle hissetmişti.
Si te sirve de consuelo, eso es exactamente cómo se sentía tu pareja cuando se estaba muriendo.
Tanrım, çok güzel bir çift olurduk.
Dios, habríamos formado una pareja tan atractiva.
50 yıldır partnerim benim Penolope.
Ha sido mi pareja durante cincuenta años, Penelope.
- Freddie, bana çok fazla partnerimi hatırlatıyorsun.
- Freddie, me recuerdas a mi pareja.
- Seninki de mi dangalak?
- ¿ Es tu pareja un capullo también?
- Umarım partnerim ve ben de bir gün böyle oluruz.
Espero que mi pareja y yo seamos así algún día. ¿ Por qué?
Eşim vahiyle belli olduğunda soyu aktardık.
Y cuando se me reveló mi pareja... pasamos el linaje.
Onlar bir çiftmiş gibi söylüyorsun.
Lo dices como si fueran pareja.
- Kocan nerede?
¿ Dónde está su pareja?
- Bir çift saha ajani sorguladi.
Una pareja de agentes de campo me interrogaron.
Saldırıdan önce e posta aldıklarını söylemişlerdi.
Antes del ataque... Dijo algo de una pareja recibiendo un e-mail.
- İlk defa böyle bir çifte rastlamıyorum.
Es la primera vez que encuentro a una pareja así. ¿ Cómo?
Ama saldırıdan önce birkaç e posta aldıklarını söylediler, değil mi?
La pareja mencionó que habían recibido un e-mail extraño, ¿ no?
Çift danışmanlığı almaya başladık.
Empezamos terapias de pareja.
Kraliyet çifti ile birlikteydim.
Estuve con la pareja real.
- Siz gerçekten evli gibi görünüyorsunuz.
- No recuerdo que me lo dijeras. La verdad, suenan como una pareja de casados.
Siz gördüğüm en şirin çift değil misiniz?
¿ No sois la pareja más adorable que jamás he visto?
İnsanlara çift olduğumuzu söylemek yok ama.
Pero no le digas a la gente que somos pareja.
Güzel bir çifte benziyorsunuz.
Parecen una hermosa pareja.
Bir hafta önce ortağımla, hamburger yiyordum.
Hace una semana, estaba comiendo una hamburguesa con mi pareja, y ahora...