Parıs translate Spanish
4,653 parallel translation
Eşim birkaç gün önce vefat etti ve cenaze evinde karışıklıklar olmuş.
Mi esposa murió hace un par de días, y la maldita funeraria tuvo un pequeño malentendido.
Eğer hançerler kayıp olmasaydı ikisinin de kalbine saplayıverirdim. Birkaç yüzyıllığına kendimi, kardeşlerimin yükünden kurtarmış olurdum.
Si las dagas no estuvieran perdidas pondría una en cada uno de sus corazones deshacerme del peso de mis hermanos por un par de siglos.
Orası arap saçı gibi karışık bir yer. Bir şekilde oraya birileri girmiş olsa bile birkaç dakika içinde çalıntı eşyalar bulmaları sence de garip değil mi?
No puedes ver tu propia mano delante de tu cara allí, y aún así de algún modo, alguien fue allí, y tras un par de minutos, encontraron unos bienes robados?
İki yıldır bazı problemler üzerinde çalışıyordum ve sıkışıp kalmıştım.
Trabajé sobre unos problemas durante un par de años y no llegué a ningún sitio.
- Hayır. Birkaç haftadır basın uçağında geliyor ve mtvU için çalışıyor.
No, ella ha estado en el avión de la prensa durante un par de semanas e informa para mtvU.
Şehre gitti ve bir çok sıradışı eşya aldı. Ve elbise de aldı. Eksantrik bir çift pantolon.
Fue a la ciudad y adquirió el artículo más inusual, un artículo de vestimenta, y el más deslumbrante par de pantalones.
Bir kaç ay önce atılmış.
Lo echaron hace un par de meses.
Ezra "Herkes" grubuyla, kaçışından anca birkaç gün sonra bir araya geldi yani o arada bir yerlerde saklanıyor olması gerekiyordu.
Ezra no se juntaba con Todos sino hasta hace un par de días cuando estuvo en fuga, entonces tuvo que esconderse en algún lado durante ese tiempo.
Ortaya çıktı ki kardeşi Matthew birkaç yıl önce tacizden tutuklanmış.
Resulta que su hermano, Matthew, fue detenido hace un par de años por incitación a la prostitución.
Vücuda yapışık dar kot koluma bile girmez.
Mi brazo no cabría en un par de vaqueros ajustados.
Ben seni bir kaç kere kurtarmış olabilirim.
Puede que te haya salvado un par de veces, pero...
Ama bir kişiyle sınırlı kalmadı. Ve tüm sistemin çökmesi, sadece bir kaç saat sürdü.
Pero no fue sólo un tipo, y sólo llevó un par de horas para que el sistema entero fallara.
Eski kanıt ve yozlaşmış birkaç polis var.
Es evidencia antigua y son un par de policías corruptos.
# O kırmızı kapının dışında tökezlemek, # bir taksiye atlamak, # biraz çılgın hissediyorum, # kötü olmak istiyorum. # Günahlar listemden birkaçını çizmeden eve gitmiyorum.
* Salir corriendo por la puerta de atrás * * saltar en un taxi * * sentirse un poco loca * * sentir como si quisiera ser mala * * no ir a casa hasta cumplir un par de pecados más de mi lista *
# O kırmızı kapının dışında tökezlemek, # Bir taksiye atlamak, # biraz çılgın hissediyorum. # kötü olmak istiyorum.
* Salir corriendo por la puerta de atrás * * saltar en un taxi * * sentirse un poco loca * * sentir como si quisiera ser mala * * no ir a casa hasta cumplir un par de pecados más de mi lista *
Alkışlıyorlar çünkü heyecan verici hayatın parıltısını görüyorlar.
Están aplaudiendo... porque ven las luces brillar.
M.O.D.O.K.'un birkaç tane A.I.M. kundakçısıyla bir gözün kapalı...
Podrías haber manejado a un par de matones A.I.M. de M.O.D.O.K.
- Kızılderili hatun. Kaçırılmış. Bir kaç çocuk?
- ¿ Chica india, secuestrada, un par de chicos?
Aslında bu gün biraz karışıklıklar var.
En realidad, creo que ha habido un par de confusiones hoy.
Oğluşumun taşlanmış bir pantolona ihtiyacı var. Hem de çok acil.
Mi hermoso hijo necesita un par de jeans gastados, y los necesita en este momento.
Parıltılı ışıkları olanı adamlar gelip, onu uzaklara götürdü.
Unos hombres en un auto con luces se lo llevaron.
Ve evet, bu bazen çizgilerin dışına çıkmak ya da an içinde birkaç karar vermek demek oluyorsa, ben de bunları yaparım.
Y sí, si eso significa traspasar las líneas, o tomar un par de decisiones sin consultar, es lo que voy a hacer.
Dün de birkaç arkadaşımı hırpalamış benim ve adamlarım hakkında sorular sormuş.
Pero ayer estuvo acosando a un par de mis chicos haciéndoles preguntas sobre mí y sobre mi gente.
Firar, baba çocuğunu birkaç saatliğine okuldan alır ve anne bilmez, onlar da bu sırrı saklar hani?
Sí, una fuga es cuando el padre saca a su hijo... del colegio durante un par de horas, y mamá no lo sabe y entonces es un secreto.
Gözlerimin doğal parıltısı varsa ben ne yapabilirim?
Bueno, no puedo evitar que mis ojos tengan una chispa natural.
- Annesinin parıltısını almış.
- Tiene la chispa de su madre.
Bu atardamarı, birkaç saniye sıkman gerekiyor.
Necesito que presiones esta arteria mas fuerte por un par de segundos.
- Birkaç conta çatlamış.
Se han partido un par de juntas.
Saf dışı bırakacak birkaç Muirfield deneyinden sonra bitiyor.
Un par más de experimentos de Muirfield para eliminar y habrás terminado.
10 tane sığır, birkaç düzine de silah keşfettik.
Conseguimos diez cabezas de ganado, quizá un par de docenas de armas.
DEA, Robles uyuşturucu karteli ve bir kaç teğmen arasındaki bir savaş hakkında olduğunu düşünüyoruz ve bu iki toplu katliamın. İş kapma yarışı olabilir.
Dos tiroteos masivos la DEA cree están vinculados a una guerra entre el cartel Robles y un par de tenientes que intentó entrar en negocio por sí mismos.
Onunla arka koltukta 9. sınıf öğrencileri gibi birlikte olduğumuzu hayal ediyordum.
Estaba demasiado ocupada fantaseando sobre estar en el asiento trasero con él, haciéndolo como un par de estudiantes de noveno grado.
Örnek bir kaydı var birkaç defa takdirname almış, ciddi bir disiplin sorunu yok.
Trayectoria ejemplar, un par de elogios, ningún problema de disciplina real.
Connor'ı birkaç gün daha tutalım barışın palavra olmadığına emin olalım derim.
Yo digo que retengamos a Connor un par de días más. Para asegurarnos de que esta mierda de la paz es de verdad.
Dinle, bir çift muazzam van Noten sırmalı kumaşıyla kurutulan ve harika kesim için...
Mira, es solo para un par de esos pantalones increíbles de seda Van Noten con brocados... monísimos.
Devre dışı bırakman gereken birkaç Muirfield deneyi daha kaldı ondan sonra özgürsün.
Solo eliminar un par de experimentos Muirfield, y luego está hecho... libre.
Şunu demek istiyorum, ben birkaç şanssız kasisle karşılaşmış harika bir yarış arabasıyım.
La cuestión es, que yo soy un super asombroso coche de carreras que ha chocado con un par de desafortunados topes de velocidad.
Altı yıl önce, düğünlerinden birkaç hafta sonra Marshall'la Lily düğün hediyelerini kontrol ediyorlarmış.
Seis años antes, un par de semanas después de su boda, Marshall y Lily estaban revisando sus regalos de boda.
Birkaç gün önce, geri dönüşüm yapılacak yağlar Mediterranean'ın dışarısında dökülmüş ve alev almıştı.
Hace un par de días un barril de aceite de freír que se llevaban para reciclar se volcó en la puerta del Mediterranean y se prendió fuego.
Ellis'in kan örneğini almak için evden 07 : 05'te çıkmış. Birkaç dakikada kağıtlara imza atmak için harcamış.
Salió de la casa para recepcionar la muestra de sangre de Ellis a las siete y cinco tardando un par de minutos en firmar e iniciar el papeleo.
İlk olay yere dışında, yarı açık pencereyi kullanmıyor.
- para poder entrar. - Solo que en el primer escenario, pasó por alto una venta abierta de par en par que podría haber usado para entrar.
Hollister, birkaç hafta önce, Afganistan'da sıradan bir devriye görevindeyken, aracı ters döndürülerek öldürülmüş.
Hollister murió hace un par de semanas cuando su Humvee volcó en una patrulla rutinaria.
Koltuğuna birkaç saatlik oturup kafayı çeksem alınır mısın?
¿ Te disgustaría si quisiera sentarme en tu sofá por un par de horas, y me emborrachara?
Bir cadı olarak eski hâlime dönmemin üzerinden sadece birkaç saat geçti ama nasılsa güneş şimdi daha bir sıcak geliyor.
Saben, estoy a solo un par de horas de mi antigua vida como un brujo, pero de alguna forma, el sol se siente más caliente.
Sara birkaç gün önce ondan ayrılmış.
Sara rompió con él hace un par de días.
Annesinin erkek arkadaşı bir kaç hafta önce taşınmış.
Bueno, el novio de la madre se había mudado a la casa un par de semanas antes.
Eğer bir kaç saniye daha geç kalmış olsaydık...
Si hubiéramos estado un par de segundos más tarde...
Jemolojist bir arkadaşım bir çiftine rastlamış.
Y fue cuando un par de ellas cayó en las manos de un amigo gemólogo.
Hanımefendi, kusura bakmayın yanlış çifti getirmişim.
Señora, cuanto lo siento, conseguí el par equivocado.
Parıltılı ışıklar, müzik vardı. O eğlenceli bir geceydi.
Las luces centellantes, la música.
Debbie, sence gerçekten iki vahşi ödül avcısının senin evine girmesine izin verir miyim?
Debbie, ¿ realmente crees que yo dejaría a un par de viciosos cazadores de recompensas en tu casa?