Pasaklı translate Spanish
683 parallel translation
Böyle ter içindeyken, pasaklılar gibi görünüyorsun.
- ¡ Espera! ¡ Maestro!
Bu pasaklı afacanı bir düşese çevireceğim.
Conseguiré hacer una duquesa de esta miserable criatura.
Bu pasaklı afacanı bir düşese çevireceğim.
Hará una duquesa de esta criatura del arrollo.
Kapa çeneni, seni kenar mahalle pisliği, yoksa o pasaklı ellerini bileklerinden keserim!
¡ Cállate, basura, o te cortaré las manos!
Ve o kadar pasaklılar ki, bizim gibi olmayanlardan utanıyoruz.
Andan tan andrajosos que sentiríamos vergüenza si los demás no estuvieran igual.
Buradan pasaklı küçük bir çocuk olarak ayrılmıştın.
Quizás te vas de aquí como un niño sucio... Como entonces.
Yoksul mahalleden gelen pasaklı çocuk Sam.
El niño sucio de más allá de las vías.
Bir kadının o pasaklı ropdöşambrını görmesine izin vermez.
No deja que ninguna vea su horrible bata.
Adı aslında Pauline Rose ama biz ona Dusty, Pasaklı, deriz. Şakadan.
En realidad se llama Pauline Rhodes, pero la llamamos Dusty cariñosamente.
Neden, seni küçük, pasaklı —
Pequeña asquerosa...
Kocaman, pasaklı bir kedinin yemek yenen bir yerde işi ne?
¿ Y qué hace ese maldito animal en un restaurante?
Sizi pasaklı serseriler.
Asquerosos.
Şu pasaklı çocuklar da kimin böyle?
¿ De quién son estos críos sucios?
- Esas sen güverteyi temizle küçük pasaklı...
Límpialo tú, asqueroso...
Sorunun ne pasaklı?
¿ Qué mosca te ha picado, puerca?
Pasaklı herif.
Será cerdo...
Pasaklı.
Sentimental.
Karısı gittikçe şişmanlayıp pasaklı bir kadın oldu.
Su mujer está gorda y no se arregla.
"Kaya ağacının yanında yaşayan pasaklı kadın Gin kollarının arasına evlatlarını, torunlarını hatta torunlarının çocuklarını alırdı."
Fijaos en el caso de la vieja Ginyan : La muy sinvergüenza vivió lo suficiente como para ver nacer a su biznieto.
Hazırla onları. Orada pasaklı asker olduğunu öğrenirsen, Onların hepsini toplayıp temiz olmayı öğreteceksin.
Aprenderán que, si hay un descuidado, les corresponde a todos enseñarle a ser limpio.
Defol ve yanında bu pasaklı fahişeyi de götür.
Le he dicho que se vaya al infierno con esa furcia.
Öte yandan, Paris'in en pasaklıları seçilip gelmedi ya buraya?
Supongo que los más guarros de París no eligen venir aquí. No hay ningún motivo.
Genelde böyle pasaklı görünmem.
Esta no parece mi cara.
Sen pasaklının tekisin, öyle değil mi?
¡ Pero qué sucio está esto!
Ben mi, aslında biraz pasaklıyımdır.
Lo mío, francamente, es un pelín barato.
Dün gece bazı pasaklı misafirlerimiz vardı.
Anoche nos visitaron unos salvajes.
Pasaklı olduğumu sakın söyleme.
¡ Deja de decirme que soy una descuidada!
bu pasaklı kadınlardan değilim.
No soy una mujer sucia y desaliñada.
- Sakin olun pasaklı kadınlar!
Silencio, zorras.
o burdaki pasaklılardan biridir.
Ella es obviamente sucia y desaliñada.
Tam bir pasaklısın.
Eres un completo desastre.
- O kirli pasaklı kadınlarmı size Fransızca öğretti?
¿ Fueron esas sucias rameras quienes le enseñaron un francés tan elegante?
Dağınıklık için üzgünüm, korkunç pasaklıyımdır.
Perdone el desorden. Soy muy perezosa.
-... pasaklıyım, evet.
... perezoso, sí.
Neden, Bay Wilson, seni pasaklı yaşlı adam.
Pero, señor Wilson, es usted un viejo verde.
Hâline bak. Pasaklı kadınlar gibisin.
Pareces una dejada paseándote así por la casa.
Böyle şeyler sayesinde artık pasaklı bir Küba kızı değilsin.
gracias a eso has dejado de ser una cubanita chusma para convertirte en una mujer hermosa y rutilante. Eres insoportable.
Evlat, o pasaklının tekiymiş.
¡ Qué guarra!
Teğmen'i, Punchy'i, Limey'i, Bebek Surat'ı, Doktor'u, Şair'i, Tatlı'yı ve Pasaklı'yı, şimdiye kadar yapılmış en güzel savaş filmlerinde izleyin.
Vean al Teniente, a Punchy, Limey, Baby-Face, Doc Poet, Pretty Boy y Slattery en algunas de las películas de guerra más interesantes.
Pasaklı ve derbedersin.
Andas mugriento y descuidado.
- Sence öyledir, pasaklı küçük mankafa.
- Claro, cochina cualquiera.
Carol pasaklı değil.
" Carol no es cochina.
Carol pasaklı değil.
Carol no es cochina.
Her zaman bir mahzende sorgulanmayı hayal etmişimdir... pasaklı çelik dişli biri tarafından.
Siempre soñé ser interrogada en un sótano por un monstruo. Y deseo lucir fantástica.
Bana pasaklı diyorlar, ama ben işimi yapıyorum
Me llaman malvado Aunque soy honrado
Pasaklı, pis kokulu ve berbattı.
Sucio, apestoso y desagradable.
Adın pasaklıya çıkacak diye mi korkuyorsun?
¿ Temes que digan que eres una "mala ama de casa"?
Sivillerle pasaklı karılarına kapı açıp bahşiş almak için mi?
¿ Y recibir propinas por abrir la puerta a civiles y a sus mujeres?
- Şu savaş kahramanın muhtemelen pasaklı ayyaş bir göçebedir.
Seguro que tu héroe sólo es un feriante borracho y grasiento.
Böyle şeyler sayesinde artık pasaklı bir Küba kızı değilsin.
Gracias a eso has dejado de ser una cubanita chusma para convertirte en una mujer hermosa y rutilante. Eres insoportable. Nunca sé si estás hablando en serio o si te estás burlando de mí.
- Pasaklı!
- ¡ Cochina!