Pasifik translate Spanish
1,827 parallel translation
Pasifik donanması 75 saat için buraya varmış olacak.
La Flota del Pacifico arribará en 75 horas.
Bayanlar baylar, eğer yaramaz Morgan amcayı görmezden gelirseniz... herşey... Bugün Pasifik Güvenlik kurulu öncesi bir konuşma yapmak için yarın akşam... Los Angeles'ta olacak.
Damas y caballeros, por favor ignoren al sucio tío Morgan creo que todo llegará a Los Ángeles esta tarde para dar un discurso durante la noche a la liga de Seguridad del Pacífico será el general ha causado revuelo por su crítica normal.
Bana Pasifik Prenses'i hatırlattı.
Me recuerda al Princesa del Pacífico.
Adam Kaliforniya'yı pasifik okyanusunun dibine batıracaktı.
A ver, intentó hundir California en el Océano Pacífico.
Pasifik Northwest'teki ulu ağaçların... vahşice katledilmesine karşı çıkan bir grup adına konuşuyorum.
¿ En qué puedo ayudarle? Hablo por un grupo que se opone a la progresiva devastación criminal de la flora del viejo bosque en el Pacific Nortwest.
Her birkaç yılda bir, neredeyse 3,000 kilometre yol kat edip Antarktika'nın verimli sularından Pasifik'in bu sıcak ama nispeten verimsiz sularına bir yavru doğurabilmek için gelir.
Cada cinco años, viaja cerca de 5.000 kilómetros desde las ricas aguas de la Antártida hacia estas aguas del Pacífico cálidas pero comparativamente estériles para dar a luz a una única cría.
1863 yazının sıcak bir gününde,... Wilfred Woodruff'ın büyük büyük büyük büyük büyükbabası,... Phan Bing Wu, Orta Pasifik Demiryolu için ray döşemekteydi.
Un día caluroso del verano de 1863 el tátara-tátara-tatarabuelo de Wilfred Woodruff Phan Bing Wu, construía la vía para el Ferrocarril del Pacífico Central.
Ve Güneydoğu Asyalıları, Pasifik adalarında yaşayanlar da.
Y asiáticos del sudeste, isleños del Pacífico.
PSO mu? Pasifik Sahil Otobanı mı?
¿ Autopista de la costa del Pacifico?
Tammy'in eski eşi Pasifik caddesinde küçük bir işletmede çalışıyor ve adı da Lucas D. Jones.
Jeremy algo... Y el ex de Tammy tiene un pequeño negocio en la calle Pacific,
Pasifik'te bir yerlerde dinozor bulunma ihtimalini yok sayamayız.
No creo que podamos descartar la posibilidad de una isla en algún lugar del Pacífico donde existan los dinosaurios.
Tüm Pasifik petrole bulanmıştı.
El Pacífico se cubrió de gasolina.
Batı Sibirya'dan başlıyor aşağıdan Pasifik Okyanusu'nu geçip California'nın yanından Orta Amerika'yı aşarak Batı Afrika'da son buluyor.
Comienza en el oeste de Siberia pasa cruzando y bajando al Océano Pacífico, cerca de California entonces atraviesa América Central y finaliza al oeste de África.
Asteroid, 1 milyon megaton TNT'den fazla bir güçle California açıklarında Pasifik Okyanusu'na düşebilir.
El asteroide podría aterrizar en el Pacífico frente a California con una fuerza de más de un millón de megatones de TNT.
Buzun altında Pasifik'ten büyük, sıvı sudan müteşekkil devasa bir okyanus var.
De hecho hay un océano de agua más grande que todo el Océano Pacífico allá abajo.
- Pasifik sahasındaki üslere kadar. Ya diğerleri? Orta menzilde, Japonya'ya, Güney Kore'ye, Hawaii'ye...
A Hawaii, Korea o a California o Texas en 5 minutos
Pasifik Okyanusu'nu görmeden Los Angeles'tan ayrılamazdım.
No podía irme de L. A. sin ver el océano Pacífico.
Pasifik Kuzeybatı.
Noroeste del Pacífico.
Şimdiye dek, Pasifik göç yolu boyunca güneye doğru uçuyor olmalıydılar.
Deberían haberse ido ya volando al sur por la ruta de vuelo del Pacífico.
Pasifik Regal.
Pacific Regal.
Onlar cinayetin işlendiği gün Pasifik saatine göre 2 ile 4 arasında Meksika, Ensenada açıklarında gibi görünüyor.
La ubicación donde están en esta toma... está justo en las afueras de la costa de Ensenada, México, entre las horas de las 2 : 00 y 4 : 00 pm, tiempo del pacifico, en el día del homicidio.
- Doğru. Değer-tabanlı bir algoritma özel yatları, tenezzüh gemilerini ve Pasifik ötesi bir seyahat yapmaktan aciz tekneleri göz ardı etti.
Cierto, así que este algoritmo eliminó yates privados y barcos de recreo y cualquier barco incapaz de hacer un viaje transpacífico.
Winnipeg'in ilk yıllarında Kanada Pasifik Demiryolları geleneksel bir hazine arayışı düzenlerdi.
En los orígenes de Winnipeg, los Ferrocarriles del Pacífico de Canadá patrocinaban anualmente la búsqueda de un tesoro.
Ama sen dün gece Pasifik Tepesinde o kadını öldüren kişi ile Mr.Kenworthy'un aynı adam olduğunu düşünüyorsun.
Pero usted piensa que fue el mismo hombre, este Mr. Kenworthy, quien mató a la mujer en Pacific Heights anoche.
Pasifik Ejder'indeki işimden bugün ayrıldım.
Hoy renuncié en Pacific Dragon.
Pasifik Ejder'ine geri dön, işini geri al ve o madalyayı bana ver.
Regrese a Pacific Dragon... recupere su trabajo, y deme esa medalla. - No!
Billy öldükten sonra Güney Pasifik'e gönderildim ve bağlantımız kesildi.
Mire... Después que Billy murió me enviaron para el Pacífico Sur, y perdimos el contacto.
Fransa, İtalya, Güney Pasifik.
Francia, Italia, Pacífico Sur.
O öldüğünde Güney Pasifik'teydin.
Cuando él murió, te habían enviado al Pacífico Sur.
Pasifik ve Avustralya levhâlarının çarpışması bu adaları bugünkü tanıdık Yeni Zelanda'nın dış hatlarını oluşturan bir birleşmeye zorladı.
La colisión de las placas del Pacífico y Australiana juntó las islas, creando el perfil familiar de Nueva Zelanda que conocemos hoy.
10 Ocak 1992'de bir nakliye gemisi Pasifik Okyanusu'nun ortasında büyük bir fırtınaya yakalandı.
En 10 de enero de 1992, un carguero fue cogido en una gran tormenta en medio del océano Pacífico.
29 binden fazla oyuncak ördek Pasifik Okyanusu'nun ortasına dağılıverdi.
Más de 29.000 patos fueron a la deriva en medio del océano Pacífico.
Pasifik'te her birkaç yılda bir sıcak bir akıntı batıdan doğuya gider.
En el Pacífico, cada pocos años, una corriente caliente se mueve de oeste a este.
Pasifik'in diğer tarafındaki Avustralya ve Endonezya'da tam aksi bir durum söz konusudur.
Mientras en el otro lado del Pacífico, en Australia e Indonesia, lo contrario es verdad.
Neler olabileceğini görmek için Güney Pasifik'teki minik Palau adalarına gidiyorum.
Para ver lo que podría estar almacenado, he venido al paraíso, las diminutas islas de Palau en el Pacífico Sur.
Güney Pasifik federal mahkemesinde Ben Wade suçlu bulunacak.
El Southern Pacific hará que un tribunal federal condene a Ben Wade.
Çinliler ve Ruslar, batı Pasifik'teki operasyon bölgemize yaklaşıyorlar.
Los chinos y los rusos están... en el Pacífico occidental.
Güney Pasifik'te bir adadalar.
La isla está en algún lugar en el Pacífico Sur.
Pasifik Telefon Şirketi 15 dakika hatta tutmamız gerektiğini söyledi.
Pacific Telephone lo necesita en la línea durante 1 5 minutos.
Sadece biz, rüzgar ve Pasifik Okyanusu yolları.
Nosotros, el viento, el camino al Pacífico.
Sadece Pasifik Okyanusu'na gidiyoruz ve plan yok.
Vamos a dirigirnos al Pacífico y no hay planes.
Pasifik Okyanusu! Biz geliyoruz!
¡ Océano Pacífico, allá vamos!
Pasifik Patikası, Kuzey California Ağustos 1990
Senda de la Cresta del Pacífico California del Norte - Agosto de 1990
Pasifik Savaşı çıktıktan sonra Hong Kong'dan ayrılmak çok zor hale geldi.
Después de que la Guerra del Pacífico estallara, se volvió muy complicado dejar Hong Kong.
Burası güney pasifik, değil mi?
Esto es del sur pacifico, ¿ verdad?
Atlantik kıyısından, Pasifik kıyısına kadar Kanada'nın en iyi üçüncü emlakçısıyım.
Soy la tercera mejor vendedora inmobiliaria suburbana de toda Canadá. Del Pacífico al Atlántico.
Ve sonunda Kuzey Pasifik bütünleşecek.
Y finalmente la ruta del Pacífico Norte será completada.
Pasifik'e atıyordu.
¿ Donde está Robert Reynolds?
Komiser, 37401 Pasifik'te desteğe ihtiyacım var.
¿ Jefa?
O, Batı Pasifik.
Ése es el Pacific Western.
Bence Paskalya Adası mükemmel bir örnek, çünkü Pasifik Okyanusu'nun ortasında küçücük bir yer ve üstünde yaşayan insanları idare edecek durumda değil.
Fin. ¿ Tío P? ¿ Y ahora qué, linda?