English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Pazarlık

Pazarlık translate Spanish

4,461 parallel translation
Bundsch gözaltına alınınca şartlı tahliyesiz ömür boyu hapis cezası gündeme gelecek. Jenna'nın yeri pazarlık yapması için tek kozu olduğundan eninde sonunda çözülecektir.
Una vez que Bundsch esté en custodia, la perspectiva de una vida sin libertad condicional empezará a pesar, la ubicación de Jenna será lo único que tendrá para negociar, y se quebrará.
Pazarlık yok.
Nada de negociar.
Hatta Doğu Gorteau'nun nükleer silahlar geliştirdiğine ve bunu yabancı yardımlar kesilmesin diye pazarlık kozu olarak ortaya sürdüğüne dair söylentiler de mevcut.
Incluso se dice que Gorteau Este gasta grandes cantidades de dinero desarrollando armas nucleares que se convierten en moneda de cambio a la hora de solicitar que la ayuda extranjera aumente.
Ceza için pazarlık yapalım.
Negocien las sentencias.
Aşağılık heriflerle pazarlık yapmam ben!
Oye, bastardo, no voy a hacer un trato contigo.
Pazarlık yapacaklar mı?
¿ Van a negociar?
Demek pazarlık başladı.
Ah, empezó la negociación.
Evet, pazarlık yapıyordum.
- Yo... negocié con él. - A mis espaldas.
Kapalı kapılar ardında Kephart ile pazarlık edeceğini nereden bileyim?
¿ Cómo iba a saber que estaba negociando a mis espaldas con Kephart?
Bu babanızın son arzusuydu, pazarlık mı ediyorsunuz?
¿ Este fue el último deseo de su padre y están negociando?
Pazarlık yapmaya mı geldin?
¿ Has venido a negociar?
- Artık pazarlık yapmayacağım.
Ya no voy a negociar.
- Pazarlık için burada değilim.
No vengo a eso.
Pazarlık yapıyorsun demek?
Estás negociando, ¿ no?
Pazarlık bitti.
Se terminó la negociación.
Susamış erkekler, biraz içebilmek için pazarlık ediyorlar.
Toros sedientos... irrumpen para beber.
Sıkı pazarlık ediyorsun.
Usted es un infierno de un negociador.
Kiminle pazarlık ediyorsun?
Amigo, ¿ quién carajo estás negociando con en este momento?
Tamam, Surly, pazarlık edelim.
Surly, negociemos.
Ben de "Hayır, pazarlık yapacağız" dedim.
Yo dije "No, negociaremos".
Meğer ELN pazarlık yapmak istemiyormuş, öldürme emri almışlar.
Resulta que el ELN no negocia así que dieron orden de matar.
Maalesef sizinle pazarlık yapamama izin verilmedi.
Desafortunadamente, no estoy autorizado a negociar contigo.
Bununla beraber, eğer davan yüceyse solcuları biraz kızdırabiliriz pazarlık payın olabilir.
Pero si tus intenciones son nobles y enfadamos a los bolcheviques, podríamos negociar.
Bu pazarlık nasıl bu kadar garip.
Es tan extraña forma de negociar.
Pazarlık konusu değil.
No es negociable.
Genelde teröristlerle pazarlık etmeyiz ;
En general, no negociamos con terroristas.
- Aslında pazarlık yapmıyordum. - Bilirsin Drake..
- Eso es discutible.
Pazarlık fiyatının yarısından aşağısına verme sakın. Ayrıca...
No aceptes menos de la mitad de su precio...
Okullar paraya muhtaç kaldılar ve bu şeytanla pazarlık yapmak demek.
Las escuelas se han vuelto dependientes del dinero, y es un pacto con el diablo.
Mrs. Unland'ın kardeşi burası için iyi pazarlık payı verdi.
El hermano de la señora Unland nos dio un buen negocio en este lugar.
Saflık kayboldu, onunla eğitimim için pazarlık ediyorum.
Ya cree que lo cambio por una educación universitaria.
Pazarlık et amına koyayım.
Haz un jodido regateo, colega.
Pazarlık yapmaya hiç gerek yok, zaten size en düşük fiyatı veriyoruz!
No hay necesidad de regatear... Le daremos los precios más bajos
Bir ordu kurmak için kölelerin efendisiyle pazarlık yapıyor.
Está comprando un ejército en la Bahía de los Esclavos.
Pazarlık kozu için, sanırım, Cundalls onun peşine düştü.
Como moneda de cambio, supongo, en caso de que Cundalls fuera tras él.
Rapor teslim edildiği anda, pazarlık fırsatı kalmayacak.
Luego de que el reporte sea entregado no tendrá nada con que negociar.
- Seninle pazarlık etmiyorum.
No estoy negociando contigo.
- Pazarlık yapıyorum.
- Estoy negociando.
Bana ihtiyacını ve pazarlık gücümü artırmak için.
Para aumentar tus necesidades y promover mi posición negociable.
Pazarlık kapandı.
Hemos cerrado el acuerdo.
Pazarlık payının olmadığını söylüyorsan o hâlde kabul etmem gerekecek sanırım.
Si dices que no puedo negociar, supongo que tendré que dártelo.
Benim pazarlık gücümü elimden aldın, Rick.
Fuiste tú quien tomaste mi poder de negociación, Rick.
Tamam! Şimdi pazarlık mı yapıyoruz -
¿ Estamos negociando o...?
Aramızdaki pazarlık bitti.
No hemos terminado aún. Hemos terminado la negociación.
Savcı sanık pazarlığına karşılıkmış gibi görünüyor.
Podría parecer una compensación por su acuerdo.
- 50 $ dolar mı? - İyi pazarlık.
- ¿ $ 50 dólares?
Pazarlık taktiğidir.
Es una táctica de negociación.
Küçük bir ücret pazarlığı yaptıktan sonra bizim için şeytan çağırması için onu ikna etmeyi başardık.
Y, tras negociar honorarios... Accesibles, lo hemos convencido de invocarnos un demonio.
Güvendiğimiz Rabbimize... Bu beden için giriştiğin pazarlık Yüce Tanrı'nın bana verdiği güç tarafından hükümsüz kılındı.
Disfrazado con esta carne, te enviaré a donde perteneces.
- O da pazarlığa açık mı? - Hayır, değil.
- ¿ Ella también es negociable?
Pazarlık.
Barters.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]