Penny translate Spanish
4,351 parallel translation
Penny, bunu açıklamak...
Penny, esto es algo que quería...
- Penny.
- Penny.
Hey, Penny.
Oye, Penny.
Hoşça kal, Penny.
Adiós, Penny.
- Penny mi?
¿ Penny?
Penny'yle konuşurum, neler yapabileceğimize bir bakarız.
No, hablaré con Penny, veré lo que pueda hacer.
Her ne kadar kalıp muhabbet etmek istese de yarı zamanlı manitası Bölge Savcısı Penny Kimball ile öğle yemeğinde buluşacaktı.
Por mucho que quisiera quedarse a charlar, tenía una cita para almorzar con su chica de medio tiempo, la asistente de fiscal Penny Kimball
Seni gündüz vakti hiç görmemiştim Penny.
Las luces están normales. Nunca te veo en el día.
Sen Dino ol, sen de diğer adam ve Penny Davis Junior'a çok güzel bir gün geçirdiğimizi söyleyin.
Tú eres Dino, tú el otro tipo y díganle a Penny Davis Jr. qué adorable día tuvimos...
Penny Kimball, Bölge Savcısı Yardımcısı.
Penny Kimball, asistente de fiscal.
Penny, senin için yazdığım konuşma metni yanında mı?
Penny, ¿ tienes el discurso que escribí?
Sadece küçük bir hediye.
Un pequeño regalo. Genial, Penny.
Vay canına, Penny. Konuşma mı yapacaksın?
¿ Darás un discurso?
Adele, hayatım, onlar her kimse Penny'den bahsediyor olmalılar!
Adele, quienquiera que sea, debe referirse a Penny.
Penny'nin biyolojik babasının nasıl birisi olduğunu hep merak etmişimdir.
Siempre me pregunté cómo sería el padre biológico de Penny.
Peki, Penny burada mı?
¿ Penny está aquí?
Adele, Penny'yi şimdi arayıp biyolojik babasının onu aradığını söylemeye ne dersin?
Adele, ¿ por que no llamamos a Penny ahora para decirle que su padre biológico Ia busca?
Seni ahmak, o Penny'nin telefonu! Oh.
Idiota. ¡ Es el teléfono de Penny!
Hepsi Penny'nin ödül töreninde okuyacağı konuşma metninde yazıyor.
Todo está en el discurso que leerá Penny en la entrega de premios.
Neden Penny'ye ulaştırmak üzere kutuyu Harry ve Lloyd'a vermiyoruz?
¿ Por que no Ie pedimos a Harry y a Lloyd que Ie lleven la caja a Penny? De esa forma,
Kutuya bir şey olmasına izin vermez ve onları doğruca Penny'ye götürür.
No permitirá que le pase nada a la caja. Y los llevará directo con Penny.
Penny konuşmasını yapmadan onun icabına bakarsak öyle bir şey olmaz.
No si llegamos con Penny antes de que lea ese discurso.
Aslında bugün başlıyor, ama Penny 2 Mayıs akşamından önce konuşmasını yapmaz.
En realidad, empieza hoy, pero Penny da su discurso la noche del 2 de mayo.
Sen de Penny'yi ara.
Tú busca a Penny.
Penny'yi tanıyan bir Meksikalı buldum.
Hablé con un mexicano que conoce a Penny.
Selam, Penny!
¡ Hola, Penny!
Oh! İyi haberlerimiz var, Penny.
Tu papá llegó a Ia conferencia.
Biraz önce kızı Penny ile konuştum ve o da onu karşılamaya gitti.
Hable con su hija, Penny, y viene para acá para reunirse con él.
Lloyd, bak!
IMira, Lloyd! Invüados Penny Pinchelow
Penny'yi takip edip eline geçen bir sonraki fırsatta onu öldür.
Sigue a Penny y mátala en Ia siguiente oportunidad.
Penny birazdan konuşmasını yapacak.
Penny hablará pronto.
Her zaman bunu söyleyip duruyorsun.
No hablas de otra cosa. Penny y mi riñón.
Penny ve böbreğim. Böbreğim ve Penny.
Mi riñón y Penny.
Penny?
¿ Penny?
Penny!
¡ Penny!
Ben Penny.
Yo soy Penny.
Bunu sadece Penny'ye vereceğime yemin ettim.
Juré que solo se la daría a Penny.
Oh, ve Penny'yi bulmuşsun.
Y encontraste a Penny.
Lütfen Penny'yi incitmeyin, Bayan P.
No lastime a Penny, Sra. P.
Kızım Penny'nin bana ihtiyacı var.
Mi hija, Penny, me necesita ahora.
Penny benim kızım.
Penny es mi hija.
Ben Penny'nin babasıyım.
Soy el padre soltero de Penny.
Düşündüm ki, eğer Penny'den alamayacaksan benimkini vereyim dedim.
Pensé : Ya que Penny no puede darte el suyo, yo te daré el mío.
İyi denemeydi, Fraida, ama Penny bana mektubu okudu. Oyster Swallow Koyu'nda olan her şeyi biliyorum.
Buen intento, Fraida, pero Penny me leyó la carta.
Ve Harry ile Lloyd, Penny'nin annesinin mektubunu gösterdiklerinde geri gönderimdeki el yazını tanımıştım.
Cuando Harry y Lloyd me dieron Ia carta de la madre de Penny, noté que el mensaje que la envió de vuelta estaba escrito con tu letra.
Sen El Paso'ya gitmek için ayrıldıktan sonra ise Penny'nin güvenliği için FBI'ı aradım.
Cuando saliste hacia EI Paso, llamé al FBI para ver que Penny estuviera segura.
Penny, harika haberlerim var!
Penny, ¡ excelentes noticias!
Eğer ben onun babası değilsem, ve Lloyd da onun babası değilse o zaman onun babası kim?
Si yo no soy el padre de Penny, y Lloyd no es su padre, ¿ quién es el padre?
Hadi gel, Penny.
Vamos, Penny.
O Penny Pinchelow.
Es Penny Pinchelow.
Penny yakında konuşma yapacak.
Penny hablará pronto.