Perro translate Spanish
34,970 parallel translation
İçlerinde ölü köpek olabilir.
Puede que haya un perro muerto debajo.
Yola bir köpek çıktı ve öldürmeyeyim diye direksiyonu kırmak zorunda kaldım.
Había un perro en la carretera, giré bruscamente para evitar atropellarlo.
Uyandığımda köpek yüzümü yalıyordu.
Cuando me desperté, el perro me estaba lamiendo la cara.
Hani trafik kazalı, köpeğin yüzümü yaladığı hikayeyi hatırlıyor musun?
¿ Sabe la historia esa que la conté sobre el coche - y el perro que me lamía la cara?
Frank'in bekçi köpeği misin?
¿ Quién eres, el perro guardián de Frank?
Yani köpeğin tasmasında navigasyon mu var?
Por lo que el perro tiene un collar GPS?
O büyüklükteki bir köpek için bu çok zor olmamalı.
Supongo que probablemente no fue tan difícil, en un perro de su tamaño.
Onlar köpek için.
Es para el perro.
- Seni serseri.
- Qué perro eres.
Düşünemiyorum ama sen bir köle, köpek değilsin.
No puedo imaginarlo, pero... no eres un esclavo, un perro.
Epey ağzına sıçılmış sanki evlat.
Te ves como mierda de perro martillada, hijo.
Bir köpeğim var.
Tengo a un perro.
Bu sene desteklediğim bir takım yok.
No tengo un perro en la pelea este año, ¿ sabes?
Bir köpeği var ve eski bir sandalyede oturuyor.
Tiene un perro y solo se sienta en una vieja silla...
- Kahretsin dostum, seni özlemişiz!
¡ Maldita sea, perro, te echamos de menos!
Araba kullanan köpek mi o?
¿ Es que la conducción del perro?
Köpek Kürkü'nü koruma yöntemin bu mu?
¿ Esa es tu forma de proteger a pelo de perro?
Köpek Kürkü'ne karşı samimisin sanmıştım.
Pensé que tus sentimientos por pelo de perro eran genuinos.
Çünkü Köpek Kürkü'nden hoşlanıyorum.
Porque me gusta pelo de perro.
Köpek Kürkü'nden hoşlandığım için ilgilendirir şerefsiz.
¡ Me importa porque me gusta pelo de perro, bastardo!
Bana yaptıklarını Köpek Kürkü'ne yapmayacağının garantisi var mı?
Tal como me hiciste a mí... ¿ puedes garantizar que no le harás lo mismo a pelo de perro?
Köpek Kürkü bilmez mi sanıyorsun?
¿ crees que pelo de perro no podrá averiguarlo?
Köpek Kürkü'nden uzak durması gereken esas kişi ben değil sensin pezevenk.
El que en verdad debería alejarse de pelo de perro... no soy yo, sino tú, bastardo.
Köpek Kürkü... Serseri!
¡ Pelo de perro... bastardo!
Ben, Kuduz Köpek Byun Jae Wook'um.
Soy el perro rabioso Byun Jae Wook.
Köpeğin fikri bile daha mühim.
Peor que la opinión de un perro.
Tabelan biraz kafa karıştırıcı olmuş, sanki kendine köpek maması almak için para istiyorsun gibi görünüyor.
Me he dado cuenta de que tu cartel es un poco confuso. Parece que necesites dinero para comida para perro para ti.
Öyle değil ama köpeğim, yemek ve bira için para istiyorum.
No. Necesito dinero para mi perro, comida y cerveza.
Kaşmir eşofmanlarla koridorlarda yoga yapıyorsun, o sırada terapi köpeğin saatinden Zoolander 2'yi izliyor.
Haces yoga en el pasillo con un chándal de cachemir mientras tu perro ve Zoolander 2 en su reloj.
Pete, bizim köpeğin arkadaşı.
Pete es un amigo de nuestro perro.
Köpeğimizin adı Paul.
Nuestro perro se llama Paul.
Yarısı köpeğine gidecek.
La mitad será para su perro.
Köpeği giydirme işi evin dışına da taştı demek?
¿ Ahora también llevas al perro disfrazado por la calle?
- Hayır, sadece köpeğim.
- No, solo es mi perro.
Şemsiyeler, mobilya yayları, at arabası kamçıları, oyuncaklar, yaka balenleri, ilk daktilo yayları, perde çekecekleri, köpek tasmaları, sırt kaşıma aletleri, bisiklet telleri, saç tokaları, kürdanlar, bayrak direkleri...
Paraguas, muelles de muebles, látigos, juguetes, varillas de cuellos, muelles de máquinas de escribir, tiradores de cortinas, collares de perro y rascadores de espalda. En reposo, una ballena resopla dos o tres veces por minuto...
Belki kalacağım köpeğimle baş başa
Quizá tenga que vivir Sola con un perro
Ve küçük bir köpek kapısıyla
Y una trampilla para el perro
Merhaba, Skype'tan köpeğimizle konuşuyorduk.
- Te extraño tanto. Hola. Estamos en Skype con el perro.
Bana dokunmaya cüret etmeyin, bir köpek daha düşüktür.
- No te atrevas a tocarme, eres más bajo que un perro.
Bu tip lavuklar atölye dersindeki tek kızın peşindedir.
El tipo de idiota que lo haría perro en la única niña en clase de la tienda.
Ama el yapımı bir bomba birini öldürürken diğerini yaralı enik gibi savdı.
Envió a la otra media naranja como un perro herido.
Köpek gibi.
Como un perro.
Kararı sen vereceksin Evan ama son kemoterapiden sonra yaşadıklarını düşünürsek ben olsam köpeğimi alıp yollara düşerdim.
Mira, depende de ti, Evan, pero después de lo que pasaste en tu última quimioterapia, probablemente llevaría a mi perro a un viaje por carretera.
Birincisi, senin köpeğin yok ikincisi, bu deney bize hastalarımızın ömrünü uzatma ve yenilikçi bir tedavi bulma şansı verecek.
De acuerdo, A, tú no tienes un perro, y, dos, esta prueba puede darnos una oportunidad para extender la vida de nuestros pacientes y encontrar tratamientos innovadores.
Köpeğimle top oynamak istiyorum.
¡ JUGAR A BUSCAR LA PELOTA CON MI PERRO!
- Sevimli köpekmiş.
Perro agradable.
- Hizmet köpeği mi?
- ¿ Es un perro de servicio? - Sí.
- Köpek yapıyorum.
- Es un perro.
Öncelikle Bill, benim iznimi almadan çocuklara bir köpek almanı beklemiyordum.
Pues, para empezar, Bill, no esperaba que les regalaras a los niños un perro sin pedirme permiso antes.
Ben çocuklara bir köpek aldım, Libby.
Les he comprado a los niños un perro, Libby.
Ama önce köpeği küvete koy.
Pero primero mete al perro en la bañera.