Piliç translate Spanish
1,200 parallel translation
Seksi piliç.
Nena caliente.
Oh, her şeyi var- - mikrodalga, bulaşık makinası, büyük ekran televizyon, piliç kızartıcı ve, oh, şu tavandakini gördün mü?
Oh, tiene de todo. Microondas, lavadora de platos, TV pantalla gigante, freidora.
Neden bir piliç bulmuyorsun?
¿ Por qué no sales con una chica?
Hayır, Piliç, hayır.
No, Chicks, no.
Hey, Cellat Suratlı, sence Sulu Göz o piliç için yanıp tutuşuyor mu?
Oye, Cara de hacha, ¿ crees que a Llorón se le pusieron azules por la chica?
Hey, Earl, biraz piliç ister misin?
Oye, Earl, ¿ quieres pollo?
Küçük tatlı bir piliç.
Es una chica muy bonita.
Örnek dairede banyo yapıyordum. Üç Arap piliç geldi. Bana asıldılar.
Estaba en el piso muestra tomando un baño... y se presentan tres chicas árabes.
Çünkü erkek gibi yürüyen o piliç geldi!
... es la chica que camina como hombre.
Bu Andy'nin grubuyla burada şarkı söyleyen piliç, The Velvet Underground.
Esta chica canta con la banda de Andy, The Velvet Underground.
Zamanında ben fıstık, afet, piliç, yavru, bazen karı derdim - o zamanlar delikanlıydım.
De joven os llamaba pequeñas, muñecas, chavalas, ricuras, y de vez en cuando fulanillas. Eso era cuando era joven.
Ben piliç ızgara alacağım.
Pediré el pollo grillado.
Neden benim piliç ızgaramı yemiyorsun?
Por qué no comes mi pollo grillado?
İki piliç davet edelim.
Invita a todas las putas de chicas.
Bu kasabada 1 erkeğe 50 piliç düşüyor başlamışsın bile.
En esta ciudad somos 50 mujeres por hombre, así que empieza cuanto antes.
Ben piliç ve kuşkonmaz istedim.
Yo ordene pollo con esparragos.
Ben piliç ve kuşkonmaz istemiştim.
Quiero mi pollo con esparragos.
Kuru temizleme dükkanı olan arkadaşımdan daha fazla piliç tavlıyorum.
Sabe, obtengo más chicas que mi amigo de la tintoreria.
Kral usulü piliç?
Pollo à la Rey.
Bu piliç beni baştan çıkarıyor.
Esa pollita es fina como el vino.
Ama sesinden, Kaliforniyalı bir piliç olduğunu anladım.
Pero su acento me dice que es de California.
İngiliz hanımefendilerine özenen Kaliforniyalı piliç.
Una nena de California que quiere ser inglesa.
Bir bardak kahve ve kızarmış piliç istiyor.
Ella quiere café y un pollo asado.
Bu piliç harbiden müthiş.
Este pollo está muy bueno.
Kırmızı ışıkta geçebiliyorsun, istediğin yere park edebiliyorsun sıcak soğuk piliç takibi.
Cruzamos con la luz roja, estacionamos donde queremos... tenemos muchas chicas.
Hele ki, odada senin gibi güzel bir piliç varken?
Pero, a quién carajo le importa cuando hay un bocadillo como tú en este salón.
Sally Jessy. Oh, ve kim bu siyah piliç...?
Sally Jessy. ¿ Y quién era esa chica negra?
Buralarda bir piliç gördün mü?
¿ Has visto a una mina?
- Siyah saçlı, kot giymiş bir piliç.
Una mina. Morena, con vaqueros.
İzlandalı bir piliç.
Ella es de Islandia.
- Şuna baksana. Fraida Felcher'den bir kart gelmiş. - Cranston'daki piliç mi?
Cheque, Tarjeta postal de Fraida Felcher, Ella Cupi Cranston?
Sonra onun işini bir piliç gibi bitirmeni istiyorum!
Y yo quiero cuando istucaš hamburguesa!
Harold burada biraz piliç kaldı.
ten, Harold, no quieres pollo.
Hey, daha piliç.
Hey, toma pollo.
Hey daha piliç de var.
- Hey, comete el pollo.
Daha piliç var.
- tu quieres pollo. - aqui tengo frijoles.
- Piliç Kiev beslemesi mi?
- ¿ La Gallinal Kiev, esta bien?
Kızarmış piliç!
¡ Donuts! ¡ Pollo frito!
Hey, hödük, bu yakınlarda hiç piliç sağdın mı?
¡ Eh, paleto! ¿ Ya habéis subido las vacas a las estacas de heno?
Ne haber, piliç? Daireme gidip tarayıcılarımızı çalıştıralım mı?
Hola, ¿ qué tal si nos largamos y vamos a jugar a "Rastrea el Sector"?
Dinle, seni uyarmaya geldim Marcie ıslak piliç gibi kızgın bu konuda.
Escucha, vengo a advertirte que Marcie está tan enojada como gallina mojada sobre esto.
İyi ya işte, demek dışarıda Marcie gibi kızgın, ıslak bir piliç var demek bu.
Bueno, eso significa que en algún lugar, hay una gallina mojada tan loca como Marcie.
Jefferson'a söz verdim. ... ona akşam yemeğinde piliç kızartacağım.
Le prometí a Jefferson que asaría un pollo para la cena.
Keşke o piliç ben olsam.
Y quería ser yo.
Peki. Bir ampulü kaç piliç değiştirir? İki.
Vale. ¿ Cuántas tías se necesitan para cambiar una bombilla?
- Piliç kızartıcısı var mı?
¿ Tiene un freidor?
O küçük, tatlı bir piliç.
Es una fantàtica chica.
Piliç mi?
¿ Pollos?
Piliç.
- pollo.
Piliç ummuştum.
Yo esperaba que sirvieran pollo.
- Nasıl piliç ama?
¿ Y ese?