English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Pin

Pin translate Spanish

766 parallel translation
36 numara, "Sonbaharda kuşlar ve çiçekler". Shen-Nan-Pin tablosu.
Número 35. "Flores y pájaros en otoño" de...
Evet, Shen-Nan-Pin.
- Shen Nan-Pin. - Sí, de Shen Nan-Pin.
Boş zamanlarınızı değerlendirmek için 11 bin tane pin-pon masası ithalinin israf olup olmadığını merak ediyorum kimi zaman.
A veces me pregunto si no es un despilfarro inútil portar once mil mesas de ping-pong para que ustedes se diviertan.
Ortadaki pin kırıldı.
Se ha roto.
Bir kaç tane de pin pon topu.
Y sobre todo bolas de ping-pong.
Bir hata olmuş olmalı, çünkü birdenbire 2000 pin pon topumuz oluverdi.
Debió producirse un error porque de repente nos encontramos con 2000 bolas de ping-pong.
Pin pon topunun bile.
Hasta el de una pelota de ping-pong.
Seabees Cho Min'in dışında.
Jamison, Construcción de Marina 91, de Cho-Pin.
Bingada, bingada, bingada, bingada, bing.
Pin, pan, pin, pan...
Paletler birbirine birer pin yardımıyla bağlıydı. Çok fazla hareketli parça vardı. Arazi tozluydu.
Cada pista está vinculada a la siguiente por un alfiler, partes móviles, y el desierto, a menudo sólo había suelo arenoso y duro.
Seni plastik iğne beyinli, sen!
! Usted plástico pin-cerebro, tú! "
Yoksa ceketinin yakasına kanlı bir tampon mu tutturacaksın?
¿ O sólo se va al pin un tampón ensangrentado en la solapa?
Özel bir oda, günde üç öğün yemek... ilaç tedavileri, pin-pon, örgü işleri.
En un cuarto, come tres veces al día, va a terapia y juega al ping pong.
Iki ay boyunca pin-pon... ve topluma olan borcunu ödüyor.
Dos meses jugando al ping pong y habrá pagado su deuda con la sociedad.
Iska.
Es un pin de Delta, señor.
Anladın mı?
¡ Sin ese maldito pin!
Yien-pin, onları evinde sakla.
Yen Pin, ocúltalos en tu casa.
Bir sürü Ludo, masa tenisi.
Un montón de juego, pin-pong
PIN kodu lütfen.
POR FAVOR INTRODUZCA CONTRASEÑA
Eşek, eşek, eşek arısı.
Pin, pan, pum...
Eşek arısı...
Pin, pan, pum...
Pin-pon bile oynayamıyorsun.
Ni juegas al ping-pong.
Bu pin çekilecek. Evet.
Debe halarse la espoleta.
8 bin devri geçmiştik ki, bujiler bayram yeri gibi oldu.
Íbamos a 130 cuando comenzó a sonar como una maquina de Pin Ball.
Onu daha sonra asacağız.
We'll pin it up later.
Pin, birisiyle konuşurken kalp atışlarını duymak zordur.
Resulta muy difícil escuchar los latidos del corazón cuando... alguien está hablando.
Richie, Pin'in Grip olduğun hakkında söyledikleri doğru.
Bueno Richie, Pin tenía razón en algo : es la gripe.
- Merhaba, Pin.
- Hola, Pin.
Pin yorgun.
Pin está cansado.
Hoşça kal, Pin.
Adiós, Pin.
Merhaba, Pin.
Hola, Pin.
Annenden, benden...
Uno es de mamá y mío, y... el otro es de Pin.
- Diğeri de Pin den - Pin'in hangisi?
- ¿ Cuál es el de Pin?
- Pin ne göndermiş bakalım.
- A ver lo que te ha traído Pin.
Böyle bir hediyeyi yalnız, Pin den beklerdim.
Es precisamente el tipo de regalo que podía esperarse de Pin.
Keşke, Pin buraya gelse ve bizimle yaşasa.
Me gustaría que Pin viniera a vivir con nosotros.
Ne dersin, Pin'in söylediklerini düşündün mü?
¿ Qué te ha parecido la lección de Pin?
Pin ile konuşalım.
Hablemos con Pin.
Pin, sen ne söylersen onu yapacak.
Hará lo que tú le digas, Pin.
Onun kusuruna bakma, Pin.
Discúlpala, Pin.
Tecrübeden daha iyi eğitim yoktur, değil mi, Pin?
No hay mejor educación que la experiencia, ¿ no es cierto, Pin?
- Pin'i almaya karar verdim.
- He decidido llevarme a Pin.
Pin!
Pin.
Pin'in önünde tartışmanın kabaca olduğunu düşünüyorum!
No había por qué sacar a relucir el tema delante de Pin.
Babam öldü. Pin'e neler olabileceğini biliyorsun.
Padre ha muerto. ¿ Sabes lo que podría ocurrirle a Pin si... no lo traigo a casa?
- Üzgünüm, Pin.
Perdona, Pin.
Bu, Pin'in önerisi.
Es una sugerencia de Pin.
Seni'i daha çok sevdi, Pin.
A mí me encanta, Pin.
Dur desene, dur, dur.
La pin...
Şurandaki küçük iğneyi fark ettim.
Vi su pin.
Pin verdi!
¡ De Pin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]