Pk translate Spanish
25,928 parallel translation
Tıpkı köpek gibi.
Como un perro.
Tıpkı Killer Frost'un içindeki karanlık gibiydi.
Igual que Killer Frost la tenía.
- Tıpkı...
Se parece...
- Tıpkı benim...
- Se parece a...
Tıpkı filmlerdeki gibi.
Como en las películas.
Tıpkı annen gibi.
Justo como tu madre.
Tıpkı annen gibi yatakta yatıyorum.
Imagíname acostado como tu madre.
- Tıpkı benim gibi.
- Y yo también.
Tıpkı sizin demokrasi ve özgürlüğü kullandığınız gibi.
Así como ustedes usan la democracia y la libertad.
Tıpkı striptiz kulübündeki vale gibi.
Al igual que el servicio de aparcacoches en el club de striptease.
Aşklarının tıpkı asma kilit gibi sonsuza dek kilitli kalacağına inanırlardı.
Ellos creían que su amor, como los candados se quedaría encerrado para siempre.
Hayatımızdaki her şey ters-yüz, tıpkı arkadaşlığımız gibi.
Nuestra vida es un desorden como nuestra amistad
Ve kan yeryüzüne akacak tıpkı su gibi.
Y la sangre será derramada sobre la tierra como agua.
Tıpkı kanser gibi, ama tabii bu senin kararın.
Algo así como el cáncer, pero esa es tu decisión.
Tıpkı sana benziyor.
Luce igual a ti.
Tıpkı annesine yaptıkları gibi.
Al igual que la de su madre.
Tıpkı onun gibi olursun... Annen gibi.
Serías como tu madre.
Yaptığımız şeylerden biri mesela, tıpkı sizin gibi hepimizin üstüne çökmüş nükleer tehdidi bitirmek.
Una de las cosas que hacemos, al igual que tú, es trabajar para acabar con la amenaza nuclear que se cierne sobre todos nosotros.
Tıpkı anlaştığımız gibi eski dostum.
Como acordamos viejo amigo.
Tıpkı baban gibisin.
Eres como tu padre.
Tıpkı Camille gibi.
Al igual que Camille.
İkinci gecedeyiz ve Klaus'un tıpkı dediği gibi işaretini bıraktı.
Es la segunda noche y ha dejado su marca.
Biliyor musunuz, ben de tıpkı sizin gibiydim.
Saben, solía ser como ustedes.
Tıpkı sizin gibi.
Igual que ustedes.
- Tıpkı küçük kızım gibi.
- Como mi pequeña.
Kuşun uçması, tavşanın koşması, somon balığının kapandan sıçraması zehir, tabanca, zıpkın.
El vuelo del pájaro, el conejo corriendo, El salto del salmón antes de engancharse, el veneno, la pistola, el arpón.
O sayfalar arasında bir yerde ama ben kapanım, zehirim tabancayım, zıpkınım.
Está escondido en esas páginas, pero yo soy la trampa, el veneno. la pistola y el arpón.
- Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi.
- Como cuando éramos niñas.
Tıpkı bir bağımlı gibi haplarını saklıyorsun, Brian.
Usted está ocultando píldoras como un adicto, Brian.
Tıpkı Alison'ın yaptığı gibi.
Al igual que... Alison lo hacía.
Tıpkı birinin boğulması gibi.
Es como cuando alguien se está ahogando.
Tıpkı geçen bir fırtınanın ardından her şeyin parlak ve yeni olması gibi.
Es como cuando una tormenta ha pasado y todo es brillante y nuevo.
Sadece deliriyorum, tıpkı Woz. gibi.
Me ha vuelto loca, como Woz.
# Bekle ve gör, olacak bu düğün # # Tıpkı hayallerimizdeki gibi #
* Solo esperad y veréis que será como la boda * * con la que siempre hemos soñado *
Tıpkı bir grup koyun gibi bir eğitmeni izliyorsunuz.
Es como seguir a un instructor como un manojo de ovejas.
O bir yalancı, tıpkı benim gibi.
Pero es un mentiroso. Al igual que yo.
Onu başkasına verdim, tıpkı istediğin gibi.
Lo regalé como querías. ¡ Oye, Casey!
Tıpkı Zaman Lordları'nın başka kişi ya da gezegenlerin işlerine karışmayacaklarına dair verdikleri söz gibi mi?
¿ Qué, como la promesa de Señor del Tiempo de no interferir en los asuntos de otros pueblos o planetas?
Tıpkı diğer iyi ve kötü alışkanlıklarım gibi.
Justo como mis otros buenos y malos hábitos
Tıpkı Ivy Moxam gibi.
De la misma manera que Ivy Moxam.
Tıpkı sana benziyor.
Se parece a ti.
Son müşterim tıpkı boş bir el sabunu şişesini kullanmaya çalışmak gibiydi.
Me pasé. El último truco era como tratar de usar una botella vacía de jabón de manos.
Tıpkı altına bez bağlayıp tüm ülke genelini arabayla kateden astronot gibi hiç de hoş seyahat etmeyecek.
Porque al igual que aquel astronauta que cruzó el país con un pañal, no llegará bien.
Tıpkı 60'lardaki gibi.
Son los 60'de nuevo.
Tıpkı arkadaşın A.J. gibi davranan kişi gibi.
Como esta persona que pretendía ser tu amigo, A.J.
Bilirsin, tıpkı Romeo'nun Juliet'le karşılaşana kadar Rosaline'e aşık olduğunu düşünmesi gibi.
Ya sabes, como cuando Romeo pensó que estaba enamorado de Rosaline, pero eso fue antes de conocer a Julieta.
Tıpkı beklediğim gibi sağlamsınız.
Bien. Eres tan determinada como me lo esperaba.
Evet para da yolda zaten, tıpkı insanların yapmak istemedikleri şeyler için uydurdukları diğer bahaneler gibi.
Y el cheque está en camino y todas esas cosas que la gente dice cuando no quieren hacer lo que tienen que hacer.
- O tıpkı...
- Lucía como...
Tıpkı senin gibi.
¿ No la alimentas?
Tıpkı...
Me gusta- -