English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Planeta

Planeta translate Spanish

18,807 parallel translation
Bu gezegeni asıl mahveden öncelikli sorunları çözmeyecek.
No va a resolver los problemas subyacentes que realmente están destruyendo el planeta.
Buraya gezegenin geleceğini konuşmaya geldik... -... davetli listesini değil.
Estamos aquí para hablar del futuro de este planeta, no listas de invitados.
Ben daha çocukken gezegenim Krypton yok olmak üzereydi.
Cuando era una niña, mi planeta Krypton estaba muriendo.
- Hangi gezegendensin sen?
¿ De qué planeta eres?
- Evet, inanıyorsun. Kripton gibi bu gezegen de ekolojik bir felaketin eşiğinde.
Igual que Kripton, este planeta está apunto de su destrucción ecológica.
Ben de bu gezegendenim zaten.
Aprender todo sobre este nuevo planeta... del que yo también soy.
Bu gezegeni asıl mahveden öncelikli sorunları çözmeyecek.
Ella no va a resolver los problemas de fondo que son los que en realidad estan destruyendo al planeta.
Fort Rozz mahkumlarından birisi değildi, ama bu gezegende mahsur kalmış bir masumdu.
Ninguno de los prisioneros del Fuerte Rozz, sino un inocente abandonado en este planeta.
Gezegenimden son kalan kişiyim.
Soy el único superviviente de mi planeta.
Yine de Kuzey Kaio'nun gezegenindeki Saiyajin'den daha çok eğlendirdin beni.
Admito que fue más divertido que con el Saiyajin en el planeta de Kaio.
Diğer gezegenlerle karşılaştırırsak tabi.
No se compara a la de ningún otro planeta.
Hala o konuda bir bilgim yok. Yine de lütfen bu gezegeni yok etmeyin.
pero le pido por favor que no destruya este planeta.
Peşindeki adam dünyadaki en tehlikeli adamlardan biri.
Es tío que va a por ti es uno de los hombre más peligrosos del planeta.
Dünyada bu davada başarılı olabilecek bir avukat yok.
No hay abogado... en este planeta.
Kindzi'nin önderliğinde, Omec'ler bu gezegeni fethetmeye çalışacak.
Bajo las órdenes de Kindzi los Omec intentarán conquistar este planeta.
Ya bana güvenirsiniz ya da öylece oturup Omec'lerin gezegeni ele geçirmesini beklersiniz.
Podéis confiar en mí, o sentaros sobre vuestro culo y dejar que los Omec tomen el planeta.
Defiance'ı alıp, üsleri haline getirmek ve gezegeni fethetmek için bir fırlatma rampası yapma niyetindeler.
Para tomar la ciudad de Defiance y usarla como base, una plataforma desde la que conquistar el planeta.
- 2031. Dünya üzerindeki her insanın, dijital izlerinin herkesin görmesine izin verdiler.
Cada persona en el planeta tuvo todas sus huellas digitales, hechas públicas.
Dünyanın en güvenli istihbarat teşkilatına mı sızacaksınız?
- Iremos a Citadel. ¿ A infiltraros en la empresa de información más segura del planeta?
Hapı her aldığında, bir sonraki 12 saat için dünyadaki en zeki insan oluyor.
Cada vez que la toma, durante las siguientes 12 horas, básicamente se convierte en la persona más inteligente del planeta.
Ona gezegenden bir arazi verilmedi.
Bueno, no es que sea un planeta nuevo.
En sıcak şehirlerden olmaları dışında ki eminim hepsi güzel görünüyordur ama burada havadan bahsediyorum kurbanlar arasında bir bağlantı bulamadım.
Aparte de ser residentes en una de las más tórridas... y estoy segura de que todos son gente de muy buen ver pero lo de tórrido lo digo por la temperatura... ciudades del planeta no encuentro ninguna relación entre las víctimas.
Yaşadığınız gezegen Nova Corps'u kim kurtardı?
Salvadores de tu hogar el planeta del Cuerpo Nova?
Şansımız varken bu dünyaya saygımızı sunmalıyız.
Debimos respetar a este planeta mientras tuvimos la oportunidad.
Bir araya gelmenizi istedim çünkü bu gezegende en çok sevdiğim kişilersiniz.
Escucha, yo quería que ustedes dos se reúnen porque eres las dos personas que más me gusta en este planeta.
Plüton bir gezegen değilse, ne olduğunu bana kim söyleyebilir peki?
Pero si Plutón no es un planeta, ¿ alguien puede decirme qué es?
Şey, aslında Plüton, cüce bir gezegen.
Bueno, Plutón es actualmente un planeta de enanos.
Yani Plüton, ne bir gezegen, ne de bir uydu.
Lo que significa que ni es un planeta, ni un satélite natural.
Spock, Taurus II gezegenine yeni inis yapmisti.
Spock acababa de aterrizar en el planeta Tauro II.
Spock akilci bir sekilde yönetilen bir gezegendendi.
Spock provenía de un planeta gobernado únicamente por la lógica.
- Burada mı yaşıyorsunuz? - Evet.
Ahjussi, su cara es cosa de otro planeta.
Bebeklerimi dünyadaki her şeyden fazla düşünmeseydim asla sizinle aynı arabayla işe gitmezdim.
Si no me importara tanto el planeta por mis bebés... ni siquiera compartiría coche.
Keşif görevi için bu gezegene gönderilmiş gibiyim. Ben ayrıldıktan sonra Dünya patladı ve geri dönemiyorum.
Es como si hubiera volado a un planeta... en una misión de exploración... y la Tierra hubiera explotado tras de mí... y no pudiese volver.
Gezegenim patladı.
Mi planeta explotó.
Biz şu an konuşurken donmuş gezegen Rinn'de bir enerji krizi yaşanmakta.
Mientras hablamos, el planeta helado de Rinn se enfrenta a una crisis energética.
Bu dünyada onu durdurabilecek kimse yok.
No hay nada en este planeta que pueda detenerlo ahora.
Ne olduklarını bilmiyorum ama beni ve diğerlerini gezegeni değiştirmek için kullandılar. Kimin ne olduğunu bilmiyorsun?
no se quienes son, pero me usaron y a otros como yo que intentan cambiar el planeta no sabes quienes son?
Neden bu gezegende birlikte yaşayabilmeyi deneyemedik?
porque no intentamos vivir juntos en este planeta? !
Şu anda dünya üzerinde belki üç ya da dört tane vardır onlarda üst düzey devlet araştırma laboratuvarlarında ya da üniversitelerde. Standart ikili sistem bilgisayarlardan farklı olarak kuantumlar veriyi hassas lazerlerle iletir. Tamamen gizli.
En cualquier momento, tal vez tres o cuatro de ellos existen en el planeta en los mejores laboratorios o universidades de investigación del gobierno.
Bu projeyi hacklemeye çalışmaları için gezegendeki en zeki insanları tuttuk.
Hemos contratado a la gente más lista del planeta para intentar hackear este proyecto.
"Gezegendeki en zeki insanlar" bile başaramamış dostum!
¡ "La gente más lista del planeta" no pudo hacerlo, hombre!
Çelikten bile daha dayanıklı, gezegendeki en dayanıklı doğal tel.
Es la fibra natural más dura del planeta, más resistente que el acero.
Tanzanya'daki Grumeti Nehrinde gezegenin en sabırlı yırtıcısı yaşamakta.
En el río Grumeti en Tanzania vive el depredador más paciente del planeta.
Bir milyon doğan ve gezegendeki avcı kuşların en müthiş toplanması.
Un millón de halcones y la más grande reunión de aves de presa en el planeta.
Bu da onları gezegendeki en çalışkan hayvanlar olmalarını sağlıyor.
Es lo que los convierte en los animales más trabajadores en el planeta.
Dünya'daki arazilerin üçte birini ormanlar kaplar.
Los bosques cubren un tercio de nuestro planeta.
Gezegendeki tüm hayvan türlerinin yarısı içerisinde bulunur.
La mitad de las especies animales del planeta habitan en ellos.
Sektördeki tüm İmparatorluk filosu gezegeni bloke etmiş durumda.
Toda la flota imperial de ese Sector tiene al planeta en asedio.
Alison, bu sene seni anlamak için, farklı bir dünyadan olduğunu anlamak için epey, epey gayret sarfettim.
Alison, he estado intentando muy, muy duramente este año entenderte, entender que eres de otro planeta.
Sen bu gezegendeki en akıllı, en zeki kızsın.
Eres la chica más lista, la más guapa del planeta.
Ne zaman perişan halde olsam kendimi iyi hissettirmek için elimin altında "Planet Nowhere" i bulundururum.
Sabes, cuando me siento inquieto, siempre encuentro un pasaje en "Planeta Ninguna Parte" que me hace sentir mejor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]