Policia translate Spanish
3,623 parallel translation
Gerçek bir polisin koçbaşı ile ne yapabileceğini sana gösteririm.
Te enseñare lo que un verdadero policia puede hacer con un ariete.
İpuçları polislerin peşlerini bırakmamaları gereken şeylerdir.
Las pistas son algo que la policia sigue.
Dallas PD.
¡ Policia de Dallas!
Yeni bir polis köpeği aldılar.
Compraron un nuevo perro policia.
Bayım, vali Dallas PD'nin süper polislerini tebrik eden bir açıklama yayınladı.
Señor, el Gobernador hizo una declaracion, felicitando a los super policias, de la unidad de ataque de la policia de Dallas.
Hiç sorun olmaz. Yetti artık! Polisi arıyorum!
No me importa en absoluto. ¡ Vale, estoy llamando a la policia por lo de la bicicleta!
Polisler de yolda.
La policia viene.
Dürüst bir polisin fakirhanesi işte.
las excavaciones humildes de un policia honesto
Emniyet Müdürlüğünde birini vurduğundan bu yana basının gözünde bir kahramansın.
El que seas héroe atrae más prensa que un detective en su primer día Siendo herido en la estación de policia
Bu şekildeki ifadeler hararetin kesin bir sonucunu oluşturur Bayan Davidson ama New York Şehri halkına vereceğim mesaj polis departmanı onların güvenliklerini aynen devam ettirmeye emin olacaktır.
Declaraciones como esa crean una cierta cantidad de calor Señorita Davidson pero el mensaje que tengo para las personas de la Ciudad de Nueva York es que el departamento de policia les asegura que permaneceran seguras
Doğru veya yanlış, mesele her halükarda polis komiserinin kucağında son bulacaktı.
Con razón o sin ella todo va a terminar en el regazo del comisionado de policia, de todas maneras
Güzel bir evi olan kahraman bir polisim.
Soy un héroe policia con una dulce casa. Has visto mi casa.
- Gidip Wilton Karakolunu kontrol edeceğim.
- Conseguiré un policia de wilton. Para checarlo.
Yuba City Polisi etti.
La policia de ciudad Yuba. fué.
Dünyası kararmıştı, polise mi gitmeli yoksa kendini mi öldürmeli, bilemez hâlde olduğunu söyledi.
Ella estaba destruida, no sabía si ir a la policia o suicidarse.
Öyleyse bu sefer bırak da olayla polis ilgilensin.
Entonces deja que la policia se encargue de este.
Ben de görüntüyü yüz tanıma programına yükleyip HPD sabıka fotoğrafı veritabanında bir eşleşme sağladım.
Así que puse el video en nuestro programa de reconocimiento facial, y tengo una coincidencia con la base de datos del departamento de policia.
Polisin merkez istasyonu kapatmasıyla büyük çapta gecikmelere neden olan saldırının sebebi...
- cuando la policia cerró la estación central... - Eso no estuvo bien, amigo.
Polisi aramak zorunda bırakma beni.
No me hagas llamar a la policia.
Polise götür.
Llévalo a la policia.
Uyuşturucu parasıysa, polise götürdüğüm için bana teşekkür etmezler, değil mi?
Si es de drogas, ellos no van a agradecermelo por llevarselo a la policia, ¿ no?
- Polisi arayacak mısın?
¿ Vas a llamar a la policia? - Tengo que hacerlo.
Polisler onu, bir gün başkasının evinde yakalayacaklarını söylüyorlar. İşlediği 48 ayrı suçun hesabını verecek.
La policia dice que lo atraparan un día en la casa de cualquiera y que él responderá ante otras 48 infracciones a ser tenidas en cuenta.
Polisler sorguya aldığında, hatırlamayacak.
Él no lo recordará. Él cumplirá la palabra del policia por ello.
Polisler var orada.
La policia está justo ahi.
Bu grupta polisin dikkatini çeken bir araba varsa o da Fiero'dur çünkü bu şey hızlı gibi duruyor.
Si hay algun coche que atraiga la atencion En este grupo para la policia, ese es el Fiero. Por que esta cosa parece ir rápido estando parado.
Kadın kaybolduğunda kimse herhangi bir ize rastlamadı. Aile katledildiğinde herkes farkına vardı, polis bile.
Cuando ella desaparecio nadie hizo nada, pero cuando la familia fue asesinada, todo mundo lo supo, hasta la policia.
Andreasson, polis memuru.
Andreasson, oficial de policia.
Polise söylemediğine adım gibi eminim.
¿ Apuesto a que no lo has dicho a la policia?
Polis silahı olmadan milleti nasıl vuruyor?
¿ Cómo hace la policia para disparar a la gente?
Polis hiç şüphelenmedi.
¡ Ese policia no sospechó ni un poco!
Onu bırakırsak polisi arar!
¡ Si las dejamos, llamará a la policia!
Hükümeti aramadım. Polisi aradım!
No llamé al gobierno, ¡ sino a la policia!
Bu polisin uzmanlık alanı değil Bay Buggs.
Ésta no es el área de conocimiento de la policia, Sr. Buggs.
Bütün gün evde yoktum, polise haber verirse peşimize düşerler.
Hace un dia que no aparezco, y si llama a la policia, saldrán a buscarnos.
Polis!
La policia.
Bu ayaklanmalara Alfa sebep olduysa, yerel polis, CNN ya da lanet olası başka kişiler solucanlarını ortaya salmadan önce senin bulman tercihimdir.
Si es un Alpha el que está causando estos disturbios, tienes que encontrarlo antes que nosotros, de preferencia antes que la policia local, CNN, o algún tipo de un blog que termine abriendo una lata de gusanos.
Ayrıca polise durumu ihbar da etmedi. Bunlar beni çok şüphelendiriyor.
Y con lo que dijo que no llamaramos a la policia por que.
Paige, polisi ara hemen.
Paige llama la policia.
- Lütfen polisi bağlar mısınız?
- La policia porfavor.
Üzülme lütfen ; polis birazdan burada olur.
- No te preocupes la policia vendra pronto.
Polis yoldadır zaten. Sadece birazcık dayanmamız gerekiyor.
La policia esta en camino solo necesitamos recistir un poquito mas.
O polisti, değil mi?
¿ Él fue policia?
Polis olmak mı istedin?
- ¿ Quérías ser policia?
Ama senden kötü bir polis olurdu.
Pero habrías sido un pésimo policia.
- Polisi arayacağım.
- Voy a llamar a la policia.
Kahretsin, polisler.
Mierda, a la policia.
Barbi polisi becerdi.
Barbie anoto con la policia.
Bu gece Polis Balosu var.
¡ Pero esta noche es el Baile de la Policia!
Steph, polisi ara.
Steph, llama a la policia.
Maalesef, ilgilenmediği için Kitty Dukakis buraya gelmedi ama Lima Polisi Şef Lawrence Krowley size dehşet verici otomobil kazaları slayd gösterisi yapmak için aramızda.
Desafortunadamente, Kitty Dukakis no pudo venir aquí debido al desinterés, pero el jefe de Policiá Lawrence Krowley está aquí para mostrarles una espeluznante presentación de accidentes de auto.