Pollo translate Spanish
9,528 parallel translation
Hamburger içli tavuk parçaları.
Bastones de pollo con el relleno de White Castle.
Chicken barra, Chicken Muglai, chicken hariyali..
Pollo Barra, Pollo Muglai, Pollo Hariyali.
.. chicken lollypop, chicken kadai, chicken tawa..
Pollo Lollypop, Pollo Kadai, Pollo Tawa.
.. chicken tandoori, chicken masala, chicken kohlapuri, chicken afghani..
Pollo Tandoori, Pollo Masala, Pollo Kohlapuri, Pollo Afghani.
.. chicken kashmiri, chicken hyderabadi, chicken fried rice..
Pollo Kashmiri, Pollo Hyderabadi, Pollo arroz frito.
.. chicken noodles, chicken Manchurian, chicken 69..
Pollo Noodles, Pollo Manchurian, Pollo 69.
.. chicken Kofta, Chicken Korma, Chicken Chaudhary..
Pollo Kofta, Pollo Korma, Pollo Chaudhary.
# Tavuğun sesi mutfaktan gelir, guguk guguk.
El pollo te hace Ku Ku Ru Ku desde la cocina.
# Açlığının tek çaresi tavuktur, guguk guguk.
La cura de tu hambre es el pollo, Ku Ku Ru Ku.
# Bugün tavuk diyor ki, guguk guguk.
Esto es lo que hoy dice el pollo, Ku Ku Ru Ku.
# Karnını doyurmanın tek yolu tavuktur, guguk guguk.
La cura de tu hambre es el pollo, Ku Ku Ru Ku.
- Evet. Dün akşam nasıl et yediğini görmedin mi?
¿ No notaste como comía pollo anoche?
But parçalarken çıkan ses gibi...
Como cuando se troza un pollo.
Hayır teşekkürler. Cuma günleri tavuk yemem.
No, gracias, no como pollo los viernes.
Onda da tavuklu var.
Él tiene el del pollo.
Tavuk zaten iğrenç.
El pollo es una basura.
Her zamanki tadı, iğrenç falan değil.
Su sabor es el mismo, y el pollo no es una basura.
Baykuşlu tabak tavuklu tabaktan bile daha kötü.
El búho es incluso peor que el pollo.
Yeter artık, baba, baba. Bu sadece kuyruklu bir tavuk.
Ya basta con tu padre, es sólo un pollo con cola.
Köpekli tabak Gregor'a gidiyor, tavuklu tabak da Elias'a.
Ahora Gregor tiene el perro, y el pollo va con Elias.
Benim tavukluğum senin köpekliğinden daha fazla.
En realidad soy mucho más pollo que tú perro.
O zaman ucuz tavuk falan alalım -
Dios mio, de acuerdo. Bueno, comeremos algo de pollo barato o.. - Bueno, no.
İki anlamlı kelime şeysini yaptım.
Es el doble sentido de las cosas. Estaba hablando de pollo, pero he
Bu bir aile programı yani direkt tavuk diyeceğiz.
Solo, es un programa familiar, así que vamos a probar con "pollo", ¿ vale?
Tavuk varsa göster bakalım!
¡ Veamos si está pollo!
Tavuklu bir sandviç almak istiyorum ama... Sanırım gagasını sonra almak istiyorum.
- Vale, bueno, me gustaría pedir un bocata de pollo, pero, ¿ pero creo que me dejaré el pico?
Tavuklu bir sandviç istiyorum. - Tamam.
Querría un bocadillo de pollo, por favor.
Normal bir tavuklu sandviç.
- Un bocadillo de pollo. - ¿ Es todo?
Bana bağırarak söyle.
Dilo desde la baldosa del pollo.
Bunları ızgara kısmına söyle. Biz de tavuk, pastırma ve yumurta ekleriz.
Se piden en la parrilla y nosotros les agregamos pollo, tocino y huevos.
- Körili tavuğu severim.
Muy bien, pollo al curry.
Szechuan tavuğu ister misin?
¿ Quieres pollo Szechuan?
Kızarmış tavuk yapabilir miyim? Bak ne diyeceğim, tatlı yapabilirsen harika olurdu.
¿ Puedo... puedo hacer pollo frito? ¿ Sabes?
Kızarmış tavuk yapabilir miyim lütfen?
¿ Puedo, por favor... Puedo hacer pollo frito?
Kızarmış tavuk.
Es pollo frito.
Kızarmış tavuk geldi millet! Tamam.
Eh, pollo frito, chicos.
Tavuk ya, tavuk...
- Vale. Oh, el pollo. El pollo.
Bunlar yaptığım kızarmış tavuklar.
Aquí traigo el pollo frito que hice.
Etsiz tavuk kanatlarından bir dene.
Probad una de mis alitas de pollo sin carne.
Eğer tavuğun hiç eti olmasaydı, tavuk direk yere düşerdi.
Si el pollo no tuviese carne, simplemente caería al suelo.
Tavuk var.
Hay pollo.
- Kuş nasıl?
¿ Como está el pollo?
- Hadi ama dünyaca ünlü tavuk ve kurabiyelerinden yapmış.
Venga, está haciendo su mundialmente famoso pollo y galletas.
Sana kızarmış tavuk yapabilirim.
Puedo hacer pollo frito.
Fırındaki tavuğa bakmam gerekiyordu zaten.
- No es molestia. Tengo que comprobar el pollo.
Ben buraya kızımla nugget almaya gelmiştim sadece.
Acabo de venir aquí para tomarme unos nuggets de pollo con mi hija.
Evet. Bazen tavuk sulu çorba falan getiriyorlar.
- A veces ellos te sirven caldo con pollo.
Tavuş taşlığı kokuyorsun.
Hueles a mollejas de pollo.
Walter ve ben de Breadstix'te satılan lezzetli parmesanlı tavuklara karşı ortak bir sevgi besliyoruz.
Sí. Y Walter y yo tenemos este mutuo amor por las deliciosas bolas de pollo que tienen en Breadstix.
Walter ve ben de Breadstix'te satılan lezzetli parmesanlı tavuklara karşı ortak bir sevgi besliyoruz.
Sí. Y Waltar y yo hemos tenido ese gusto mutuo por deliciosas bolas de pollo con quedo que tienen en Breadstix.
Öğle yemeğinde tavuk yiyorum.
Estoy comiendo mi pollo de almuerzo.