English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Profesör

Profesör translate Spanish

22,873 parallel translation
Yani, Anita... Profesör,
Bueno, Anita...
Profesör Hill, Charles Ogletree.
Profesora Hill, Charles Ogletree.
Yargıç Thomas ifade verdikten sonra, Profesör Hill çağırılacak.
Momentos después de la declaración del Juez Thomas, la Profesora Hill será citada.
Profesör Anita Hill tarafından, tarafıma yöneltilen bu iddialar yapıldığında tarih 25 Eylül 1991'di...
La primera vez que oí de los alegatos de la Profesora Anita Hill... fue el 25 de septiembre de este año,
Profesör Hill dün akşam, ifadesinin gizli tutulmasını istedi.
- Apenas ayer en la noche, la Profesora Hill nos pidió mantener la confidencialidad de su declaración.
Yani, eğer Profesör Hill ifadesinin açıklanmasına izin verseydi, Ozaman Yargıç Thomas sorgulanabilirdi.
Si la Profesora Hill hubiera permitido que su affidávit se liberara, estarían interrogando al Juez Thomas.
Profesör Hill, hazırladığı ifadesini kendisinin açıklayacağını telefonda bildirdi.
La Profesora Hill indicó por teléfono que... estaba preparada para liberar su declaración.
Profesör Hill yemin ederek kendi ifadesini verecek.
La Profesora hará el juramento... y hará la declaración en sus palabras.
Profesör Hill için oda ayarladınız mı?
- ¿ Hay algún lugar donde no esté la prensa?
Profesör, onlar hazır.
Profesora, están esperándola.
Profesör Hill ifade verirken, görevlilere içeriye kimsenin alınmaması ve dışarıya çıkmalarına izin verilmeme talimatını vereceğim, lütfen
Voy a pedirle a los oficiales que no dejen a nadie salir o entrar de la sala, mientras la Profesora Hill hace su declaración, por favor.
Profesör, sorularıma başlamadan önce, buraya bir çok kişiyle geldiğinizi farkettim.
Profesora, antes de iniciar mi interrogatorio, noté que hay un grupo atrás de usted.
Profesör Hill'in ailesini buraya çağırın.
Que la familia de la Profesora entre.
Sormam gerekiyor, Profesör, tekrar açıklamak için ve daha açık olması için, suçlamalarda bahsettiğiniz, iş profesyonellikten. uzaklaşan... Bu davranışlar, tamamı iş yerinde mi oldu?
Debo pedirle, Profesora, que explique otra vez, más explícito, si puede, el comportamiento que ha alegado... que fue más allá de las prácticas... profesionales.
Profesör, şimdi sözü, arkadaşım, Pennsylvania Senatörü Bay Specter'a veriyorum.
Voy a ceder las palabra ahora... a mi buen amigo de Pennsylvania, el Senador Specter.
Profesör Hill, ifadenizde, Yargıç Thomas'ın pornografik filmlere bakmanızı, isteyebileceği çıkarımını yaptığınızından bahsettiniz Ancak FBI ile yaptığınız konuşmada, sizden asla böyle bir şey istemediğini özellikle belirtmişsiniz.
Profesora Hill, en su testimonio pintó una inferencia... de que el Juez Thomas podría querer que mirara películas pornográficas, pero le dijo al FBI específicamente que nunca le pidió ver películas.
Profesör Hill, Yargıç Thomas'ın sizinle seks yapmak istediğini anladığınızı söylediniz. Ancak, gerçekte size bunu asla teklif etmedi, doğru mu?
Profesora Hill, dice que llegó a pensar... que el Juez Thomas quería tener sexo con usted, pero de hecho, él nunca le pidió hacerlo. ¿ Es correcto?
Profesör Hill, olaylar o aşamadayken, konuşup konuşmama konusunda, aklınızdan neler geçti?
Profesora Hill, ¿ qué pasó por su mente, si así fue, para querer venir a este estrado?
Balıkçılar, Profesör'e inanıyor.
Aquí un pescador que le cree a la Profesora.
Bu Profesör Hill hakkında duyduklarım artık burama geldi.
Me estoy recuperando sobre lo que supimos de la Profesora Hill.
Başkanın da onayladığı, alınan kararda, Profesör hakkında, psikolojik sorunlar yaşadığı ve kurduğu erotik fantaziler hakkında araştırma yapılmasına karar verildi.
En una decisión que aparentemente fue aprobada por el Presidente, decidieron ir tras ella... y fluctuar todo tipo de historias sobre fantasías eróticas... y que puede tener problemas psicológicos.
Bugün izleyiciler, Yargıç Thomas ve Profesör Hill'i desteklemek için kouşacak tanıkları dinleyecek.
Domingo, 13 de octubre Hoy, espectadores verán los testimonios de los testigos... que apoyarán tanto al Juez Thomas como a la Profesora Hill.
Ve Profesör Hill'e inanmak istemiyorlar.
Y no quieren creerle a la Profesora Hill.
Umuyorum ki, Profesör Hill'e karşı yapılan bu karakter katledilişine karşı biraz daha hassas olacağız
Espero que seamos sensibles... al atentado de asesinato del carácter de la Profesora Hill.
Bir kaç dakika içinde, Profesör Anita Hill'in yalan makinesi test sonucunu alacağız. Ve testi yapan uzmanın açıklamasına göre, testi geçti.
En los últimos minutos descubrimos... que la Profesora Anita Hill se sometió a un prueba con el polígrafo, y de acuerdo al experto que la realizó, ella pasó.
Başkan Thomas'ı 10 yıldır tanıyorum, O kesinlikle Profesör Hill'in tarif ettiği tacizleri yapabilecek birisi değildir.
El Sr. Thomas que yo conozco desde hace 10 años... es absolutamente incapaz de los abusos que describe la Profesora Hill.
Profesör Anita Hill ve Yargıç Clarence Thomas yarın, duruşma için tekrar çağırıldı.
Mañana, la Profesora Anita Hill y el Juez Clarence Thomas... han sido invitados a ratificar sus testimonios.
Profesör Hill ve Yargıç Thomas'ın ikisi de, yarın gelmemeye karar vermişler.
Tanto la Profesora Hill, como el Juez Thomas... han decidido no venir el día de mañana.
" Sevgili Profesör Hill.
" Querida Profesora Hill :
Hukuk profesörümdü benim.
Fue mi profesor de Derecho.
Profesör olarak dersimize girdiğinde avukatı çağıran salt maddi karşılıktan ötesidir kazancı hesaba katmadan, yasaların ruhunu yerine getirmektir demiştin.
Sabe, me acuerdo cuando era mi profesor, Nos decía que la vocación de un abogado iba más allá de la recompensa material. Que era servir al espíritu de la ley independientemente del beneficio.
Ben üniversitedeyken erkek arkadaşımı profesörümle aldatmıştım.
Cuando estaba en la universidad engañé a mi novio con mi profesor.
Jenny'nin kendisi hariç buradaki herkese söylediğim gibi seni yirmi üç başvuru arasından seçtik. Profesör Delarue kararımızı öğrenince şöyle dedi :
Como ya he dicho a todos, excepto a Jenny... la elegimos de entre veintitrés solicitantes... y el profesor Delarue, al conocer nuestra decisión, dijo :
- Günaydın, Profesör Lipstadt.
- Buenos días, Profesora Lipstadt.
Günaydın, Profesör.
- Buenos días, Profesora.
Profesör Lipstadt.
Profesora Lipstadt.
Size bir şeyi göstermeme izin verin Profesör.
Déjeme revelarle algo, Profesora.
Richard Cambridge'te Modern Tarih profesörü.
Richard es Profesor de Historia Moderna en Cambridge.
Profesör Evans buraya mezun olmuş,... iki yetkili öğrencisiyle geldi.
E, igual de importante, el Profesor Evans aquí, con él estarán sus dos estudiantes graduados hábiles,
Siz Profesör Van Pelt olmalısınız?
- ¿ Debe ser el Profesor Van Pelt?
- Profesör!
- Vamos. - ¡ Profesora!
Profesör, tarihçilerin görevinin,... tamamen duygusuz kalmaları olduğuna katılıyor musunuz?
Profesor, ¿ estaría de acuerdo? Que es deber de los historiadores... permanecer completamente sin emociones?
Profesör?
¿ Profesor?
Profesör Pelt, zaman harcıyoruz gerçekten, öyle değil mi?
Profesor Pelt, estamos perdiendo... nuestro tiempo, en serio, ¿ verdad?
Lordum, duruşma boyunca Profesör Evans'tan ve diğerlerinden en az 25 tarih yalanını duyduk.
Mi Señor, durante este juicio... DÍA 32 - hemos escuchado del Profesor Evans y otros... DÍA 32 - de al menos 25... falsificaciones importantes a la historia.
Hoşgeldiniz, Profesör.
Bienvenida, Profesora.
Kime inandın? Yargıçmı Profesör mü?
¿ A quién le crees?
Columbia'daki öğretim görevlisi adamla mı yattın?
¿ El profesor de Columbia?
Profesör Van Pelt.
TECHO COLAPSADO, CREMATORIO II Profesor Van Pelt.
Ezra Fitz lisede edebiyat öğretmenimdi.
Ezra Fitz era mi profesor de inglés en el instituto.
Öğretmenin olması işe yarar sandım ama belki de sorun bu.
Pensé que ayudaría que hubiese sido tu profesor, pero quizás ese es el problema.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]