Puzzles translate Spanish
90 parallel translation
Geceleri, Bank of America tiyatrosuna giderek, yapboz yarışmalarına katılarak ve slogan tavsiyeleri vererek ailesini geçindirmeye çalışıyor.
Imagina un hombre tratando de cuidar a su familia... yendo a los bancos del teatro por la noche, resolviendo puzzles y sugiriendo slogans.
Bir haftadır lanet olası puzzle yapıp duruyoruz.
Hemos estado haciendo jodidos puzzles durante una semana.
Adamın kafası koparılmış.
Sí, éste viene como los puzzles.
Data'nın Çinli parmak bulmacalarından bir kutuyu... Ferengilere ışınlamak için izin istiyorum.
Permiso para enviar un juego de los puzzles chinos de Data a los ferengis.
O Çinli parmak bulmacalarını bilir misin?
¿ Sabes esos puzzles de dedos chinos?
Bizimle oyun oynadığın ve yapboz yaptığın zamanlar.
Bueno, cuando jugabas con nosotros y hacíamos puzzles.
Fry'ın kovulmasıyla birlikte, puzzle'ıma yeniden başladım. Artık parçalarını yiyemeyecek.
Ahora que Fry ha sido despedido, nadie se comerá las piezas de los puzzles.
Kendini kurban etmen beni düşündürdü ve onurlandırdı.
Tú sacrificas puzzles y me honras.
Burada yapbozumu birleştiririm.
Aquí hago los puzzles.
Birçok kayıp ve iki farklı karmaşık eylem.
Hay muchas bajas. Dos piezas de diferentes puzzles.
Bu arada, sana gönderdiğim iz sürücü bulmacalarını çözmüşsün.
A propósito, Haz hecho un buen trabajo con los puzzles que te envié.
Porter yapbozuna bayıldı.
Porter adora sus puzzles.
Ofisin über, süper, aşmış bulmacacısı.
Oficina del genio supremo resolutor de puzzles.
Bu bir bulmacanın parçalarını aynı anda açıp, bir araya getirmeye benziyor. havada oynanan bir saklambaç gibi.
Es como resolver una serie de puzzles puestos todos juntos, un juego aéreo de escondidas.
bulmacaları severim.
Me gustan los puzzles.
Görsel bulmacalar, "sembollerden hangisi diğerlerine uymaz" ya da "çizgileri birleştir, gizli resmi ortaya çıkar..."
Puzzles visuales como... ¿ Cuál de estos símbolos no se corresponde con los otros? O "reconfigura las fichas para ver la imagen oculta"
Gördükleriniz, onlar oyunları ve yapbozları seviyorlar.
Como puede ver, ellos usan puzzles y juegos.
Denklemler, bilmeceler, kirli çamaşırlarını düşünüyorsun.
Piensas en ecuaciones, en puzzles, en la colada.
Ben senin bulmacalarını çözmekte kullandığın bir alet değilim!
¡ No soy un instrumento para resolver tus puzzles!
Bulmacalar çözmeli, yürüyüşe çıkmalı ve iletişim kurmalı.
Dejar la televisión... hacer crucigramas, puzzles, pasear y hablar.
Yapboz onların tarzına uymuyor.
Simplemente los puzzles no son su estilo.
Oyuncaklarla ve yapbozlarla mı kandırıyorsun?
¿ Los atraes con juguetes y puzzles? Quieres gustarles.
Epps yapbozları seviyor.
A Epps le gustan los puzzles.
Puzzle, film gibi farklı oyunlarım var.
Tengo acceso a innumerables juegos, puzzles, películas, trivial.
Bazıları düz matematik şifreleri, diğerleri ise Eski bilgisi gerektiren bilmeceler.
Algunos de ellos son directamente claves matemáticas mientras que otros son antiguos puzzles de conocimientos.
Peki... Ben de kendim biraz bulmaca kafayımdır.
Bueno, yo también soy algo fanático de los puzzles.
Ve usta bulmaca yapıcısı Merl Reagle!
¡ Y el maestro en la construcción de puzzles : Merl Reagle!
Ahşap paneller ve çoklu fincan saklayıcılar için deli oluyordum.
Yo sólo era, ehmm, un mamón, sabes, me gustaban los puzzles de madera y los videojuegos. ¿ Vale? Bien, entonces porque estas tan molesto?
Şu babamın bulmacalarından birini çözüyoruz.
Tratamos de resolver uno de los puzzles de papá.
Bulmacaları, kalemindeki küçük canavarları ve Mark Ruffalo adında bir adamı seviyorsun.
Te gustan los puzzles y... los lápices con pequeños monstruos y un tipo llamado Mark Ruffalo.
Sadece bulmaca çözmek ve Pac-man oynamakla olmuyor!
¡ No puede ser todo crucigramas, puzzles y Come-cocos!
Dante kafa karıştırmayı ve bulmacaları severdi.
A Dante le encantaban los puzzles y los acertijos.
Sadece bulmaca çözdürdü, iğne yapmadı.
Un par de puzzles, sin vacunas.
Bulmaca çözmek için yeteneği da çok büyük.
Tu capacidad para resolver los puzzles es muy grande.
Tabii, yüzlerce puzzle yapmaktan kas gerilmesi olmuştur.
Sí, tiene la tensión muscular por haber hecho cientos de puzzles.
- Kaç tane puzzle?
¿ Cuántos puzzles?
Puzzle demek.
Así que... puzzles.
Sen puzzle yapıyorsun ve anıları biriktiriyorsun.
Usted hace puzzles y acumula recuerdos.
Bulmacalardan hoşlandığını biliyorum.
Mira, sé que te gustan los puzzles.
"Münih basınının... "... kör bulmaca yazarlarına... "
"A los ciegos creadores de puzzles de la prensa muniquesa..."
İşte benim insan bulmacaları yerine satrancı tercih sebebim de bu.
Eso es la razón por la que prefiero el ajedrez por encima de puzzles de gente.
Hastalarını yardıma muhtaç insanlar gibi görmeyi öğrenmelisin çözülmesi gereken yapbozlar gibi değil. Bu yüzden önümüzdeki yıl referansımı istiyorsan 12 ay boyunca pratisyen olarak çalışmalısın.
Tienes que ver a los pacientes como personas las que ayudar, no puzzles para resolver, así que si quieres mi recomendación el año que viene, pasa los próximos 12 meses como médico de familia.
Sadece, 18. yüzyıldan kalma bir yapboz tahtası çalınmış.
Lo único que robaron fue este tablero de puzzles de niños del siglo XVIII.
Tamam, yapbozlar, hadi yapbozlardan bahsedelim.
Vale. Puzzles... Hablemos de puzzles.
Hapishanede yapboz konusunda bayağı iyiydim.
Era muy bueno haciendo puzzles en prisión.
Zor işleri daima sevdim.
Siempre me han gustado los puzzles.
Sadece sana bulmaca getirmiştim.
Le traigo algunos puzzles. - ¿ Hay otras personas aquí?
Ama üzerlerinde bulmacalar vardı ve çok zorlu olabiliyorlar.
Hay puzzles en ellos que pueden ser todo un reto.
Çözülecek bulmacalardır. Evet. Ve bir gün suç mahalline gittiğinde oradaki ceset senin...
Puzzles para resolver.
Barımızın adı da "Bilmeceler" olacak.
¿ El nombre de nuestro bar? Puzzles.
- Yap bozlara bayılıyor.
Oh le encantan puzzles.