Quasar translate Spanish
50 parallel translation
Dünya'daki astronomlarin, "quasar" adini verdikleri de belki de bu kasirgalardir.
Quizá este ciclón de estrellas es lo que los astrónomos llaman quásar.
Çok uzaklardaki bu silik quasar bu aletler tarafından katrilyonlarca watt olarak algılanabiliyor.
Un quásar distante es tan débil que la radiación recibida por uno de estos telescopios quizás llega a una mil billonésima parte de un vatio.
Revir, Yüzbaşı Umbato'nun sanal güverte idmanı sırasında iki kaburgasını kırdığını bildirdi ve sensörler Murasaki kuasarından uzun menzil bilgilerini almaya devam ediyor.
La teniente Umbato se ha roto dos costillas en la holosección. Los sensores siguen recopilando información sobre el quasar Murasaki.
Merkoria Kuasar'ının enerji salınım incelemelerine devam ediyoruz.
Estamos estudiando la producción de energía del quasar Merkoria.
Hatırlarsanız "Quasar Dilemma..." da
Um, si se acuerda, eh, en "Quasar Dilemma- -"
Hey, Komutan... uh, dediğim gibi, ve "Quasar Açmazında" da yedek B güvertesini kullandınız... Dinleyin...
Ey, Comandante, eh, entonces, como estaba diciendo, en "El Dilema del Quasar", recuerda, usted usó la cubierta auxiliar B podría poner esto- - cubierta B para sobreescritura gamma.
bir yıldız ya da gökcismi kaotik uzaya dayanmayı başarmış.
una estrella o un quasar que se las arregló para sobrevivir en el espacio caótico.
Üzerine gittiğimiz gökcismini görüyorsun, değil mi?
¿ Ves ese quasar gigante hacia el que nos dirigimos?
Şeker kalpler, yanıcı gökcismine dökülünce fevkalade bir şey gerçekleşti.
Cuando los corazones de caramelo fueron vertido en ese ardiente quasar sucedio algo maravilloso?
Bu gökcisminin adı QSO1229 + 204.
Este quasar... se llama QS01229 + 204.
Kuasar enerji paradoksunu nasıl açıklarsın?
¿ Como explicas la paradoja del Quasar de energía?
En karasız ve güçlü aktif haldeki galaktik çekirdekler arasında, en esrarengiz ve olağan üstü olanın adı Quasares.
Entre los más violentos y poderosos núcleos galácticos activos están los misteriosos fenómenos llamados quásar.
Quasare'lara baktığınız zaman, ÇN : ( Quasar : çok uzakta olan ve çok kuvvetli radyo dalgaları gönderen gökcismi ) çok uzakta olmalarına rağmen, bazıları muazzam derecede parlaktır.
Si observamos esos quásares, que son objetos casi estelares y vemos lo lejos que están, notamos lo brillantes que son algunos de ellos.
Quasar'ın kendisi bütün galaksiden daha parlak bile olabilir.
Un quásar puede ser más brillante que una galaxia.
Yani bir quasar'a baktığımızda örneğin 3 C 273 Hubble uzay teleskopunun çektiği bazı fotoğraflarda büyük miktarda materyali etrafına fırlatırken görünüyordu, boyutu neredeyse galaksinin kendisi kadardı.
Así que, al ver un quásar como el 3 C 273 del que el telescopio espacial Hubble tomó algunas imágenes descubrimos que tiene un gran chorro de material que sale de un lado de ella.
"Quasar" kelimesi, "Quasi-Stellar Radio Source" söz öbeğinin kısaltmasıdır.
La palabra "quásar" quiere decir : fuente de radio casi estelar lo que significa : emisiones de ondas de radio parecidas a estrellas.
Ama tabii ki sağlamım, Zenith ve Quasar adında iki tane çocuğumuz var.
Pero sí, soy cabeza de semen, tenemos dos hijos adorables, Zenith y Quasar.
Yatakta acayip coşkulusun, hayır işleri yapıyorsun, bana Zenith ve Quasar gibi iki muhteşem çocuk verdin.
Tu dulce desenfreno en la cama, tu trabajo humanitario, me has dado dos hijos maravillosos en Zenith y Quasar.
Bir Kuasara benziyor. Evrendeki en öldürücü şeye.
Luce como un quasar, la cosa más mortal en el universo.
Evren'deki en ölümcül, en güçlü şey : Bir Kuasar.
La más mortal, y poderosa cosa en el universo, un quasar.
Yıldızları paramparça ediyor gazlarını kuasarın içine doğru emiyor, öfkeyle silip süpürüyor.
Está desgarrando estrellas enteras, succionando sus gases hacia el quasar, devorándolas.
Buna "Kuasar" diyoruz.
Esto se conoce como un quasar.
Bilim insanları ne zaman bir galaksiden dışarı doğru püsküren bir kuasar görseler bir süper kütleli karadeliğin orada olduğunu bilirler.
Cuando los científicos ven un quasar disparado desde una galaxia, saben que esta tiene un agujero negro supermasivo.
Doğru konuş kuasar surat.
Cuidado, cara Quasar.
Quasar, bununla ilgili bir şeyler yap.
Quasar, ¿ puedes hacer algo al respecto?
Bu Quasar.
Esta es Quasar.
Quasar'ın arkasındaki dar geçidi biliyor musun?
¿ Conoces el callejón detrás de Quasar?
Tam olarak Proton soğutucuları, Gadgetron quasar flaşı ile yerleştirmek verimliliğini arttıracaktır.
Si modificas ese limpiador de protones con un rayo quásar Gadgetron incrementarás la eficiencia un 47,4 %.
Quasar flaşı, ha? Şey, bilmiyorum.
¿ Un rayo quásar?
Tek silindirli katalize edilmiş dört zamanlı Quasar motorlu.
Motor Quasar de cuatro tiempos y un cilindro con catalizador.
Rotamızın üstündeki Murasaki 312'den geçiyoruz, radyo dalgası yayıyor.
Nuestro curso pasará por Murasaki 312 una formación tipo quásar.
Bazı astronomlar kuasarların bir galaksinin çekirdeğindeki devasa karadeliğe düşen yıldızlardan ibaret olduğunu düşünüyor.
Algunos piensan que un quásar es causado por millones de estrellas cayendo en un gran agujero negro en el centro de la galaxia.
Lanet olası gök cismi de nedir?
¿ Qué diablos es un quásar?
Atlama için Navcom koordinatlarının alımı tamamlandı.
Espero las coordenadas Navcom del quásar para dar el salto.
Pilgrimler yenildiğinden beri... yeni tek bir göktaşı haritası yapılmadı.
Desde que vencieron a los Peregrinos no se ha cartografiado ni un solo quásar.
Tiger Claw'a Charybdis göktaşına gitmesini emrediyorum.
Le ordeno al GARRA DE TIGRE llegar hasta el quásar Caribdis.
Seni Charybdis'e çabucak götürebilir.
Puede llevarlo al quásar velozmente.
Bay Obutu. Charybdis asteroidine bir rota çizin. Lütfen, tam yol ileri.
Sr. Obutu, trace un rumbo al Quásar Caribdis, a máxima velocidad.
Bir seçim şansımız olduğuna inanmıyorum, Bay Gerald.
Si se decidirá la batalla en el Quásar Caribdis, ahí es donde debemos estar. No creo que tengamos opción.
Onu Charybdis astroidine doğru... Amiral Tolwyn'e gönderin.
Envíelas por el quásar Caribdis al Almirante Tolwyn.
İmkansız. O göktaşında binlerce sorun yaratacak şey var.
- Es imposible saltar el quásar, tiene muchas singularidades.
Göktaşından sen geçeceksin. Angel senin öncülüğünde gidecek.
Usted navegará el quásar y Angel lo seguirá.
O, hiç bir şeyi mesele yapmıyor
El último salto de Beka nos está llevando demasiado cerca del quásar.
Galaktik birleşmelerin son safhasıyla "kuasar fenomeni" adı verilen olay arasında oldukça sağlam bir bağlantı var.
Hay una buena conexión entre las últimas etapas de la fusión galáctica y el llamado fenómeno quásar.
Samanyolu ve Andromeda olayında bu durum gerçekleşirse 20 - 100 milyon yıl gibi bir süre için birleşmiş galaksilerin.. merkezinde etkin bir kuasar yer alabilir.
Si eso realmente sucede en el caso de la Vía Láctea y Andrómeda podríamos tener por un período de 10 a 100 millones de años un quásar activo en el centro de la fusión de las galaxias.
Ve bir kuasar, tipik bir galaksiden 100 kat daha fazla enerji yayar.
Y un quásar emite 100 veces más veces energía que una galaxia típica.
Bizi galaksinin merkezine yaklaştıracak bir yörüngeye fırlatılırsak o kuasara çok yaklaşabilir ve gerçekten kavrulabiliriz.
Si fuéramos lanzados dentro de una órbita que nos llevase al centro de la galaxia podríamos llegar muy cerca de ese quásar y chamuscarnos.
Bu da, yıldız benzeri radyo kaynağı anlamına gelir. Bu sözcük kuasar fenomeni henüz gizemini korurken türetilmişti.
La palabra fue acuñada cuando el fenómeno del quásar era todavía un misterio.
Kuasarlar çok uzakta bulunan süper kütleli kara deliklerdir. Etkindirler, güçlüdürler ve ışık yayarlar.
Un quásar es un agujero negro súper masivo a una gran distancia que está activo es poderoso, emite luz y podemos observarlo en diferentes longitudes de onda.
Yıldızımsı, Kozmik çörek, Sonsuz Moebius...
El quásar, el infinito moebius, el dónut cósmico...