Querido translate Spanish
28,691 parallel translation
Her zaman seni korumak istedim. Evet!
Lo único que he querido hacer siempre es protegerte. ¡ Sí!
Sevgilim!
¡ Querido!
L'in varisi, Kira'yı yenemezsin.
Querido sucesor de L... No podrás derrotar a Kira.
Ama genelde böyle bir kafa karışıklığı önemli birinin anısından kaynaklanır, önemsiz birinin değil.
Es que una confusión como esa suele suceder con el recuerdo de alguien muy querido. No con cualquiera.
Sevgili okur, bu kitapta bahsi geçen gerçek olayların, bana doğrudan Polly Parsons tarafından anlatıldığını bilmelisin.
Querido lector : Quiero que sepa que la historia verdadera que narrará este libro me la dictó directamente Polly Parsons,
Çünkü evet sevgili okur, bu kitabın konusu olan Polly Parsons ölü.
Porque sí, querido lector, Polly Parsons, la protagonista de este libro, está muerta.
Epeydir halletmek istiyordum.
He querido hacerlo desde hace tiempo.
Üzgünüm tatlım.
Lo siento, querido.
Yüce Tanrım, soframızı kutsa.
Querido Dios, bendice estos alimentos.
Tek istediğim senin mutluluğun.
Todo lo que siempre he querido es que seas feliz.
Yüce Tanrım, yemek üzere olduğumuz yiyecekler için teşekkür ederiz.
Querido Dios, gracias por la comida que estamos por recibir.
Mükemmel bir şey olmak üzere bir tanem ve bu da bizim oynamamız için seçilen rolümüz.
Algo maravilloso se acerca, querido, y esta es la parte que hemos sido elegidos para hacer.
- Nate bizi ele verecek olsa ta o gece yapardı.
- Lo sé. Annalise está en casa y todo el mundo piensa que Catherine es culpable. - Si Nate hubiera querido entregarnos, lo habría hecho esa noche.
Kazanmayı bu kadar isteyip böyle baskı yapmasaydım...
Si no hubiera querido ganar a toda costa, no la habría presionado tanto...
Sevgili tanrım, bu kez sevgili kardeşimle birlikte teşekkür ederim...
Querido dios, gracias por este tiempo con mi adorada hermana...
" Sevgili Quentin...
" Querido Quentin.
Eğer bunu yapmak isteseydim uzun zaman önce yapar ve kaybolurdum.
Si hubiese querido, lo hubiese hecho hace mucho y habría desaparecido.
- Küçük bir ip ucu hayatım.
Un consejito, querido.
- Çabuk gel tatlım.
Apúrate, querido.
Birini kaybetmek sarsıcı bir olay.
Perder a un ser querido nos enseña mucho.
Kayıplar değer verdiklerimizi tekrar düşünmemize sebep oluyor.
Perder a un ser querido nos hace reevaluar lo que apreciamos.
Yüce Tanrım, lütfen onları...
Por favor, Dios querido, cuida...
Mehra, canım.
Mi querido Mehra.
Bir süredir sana söylemek istediğim birşey var ve yüz yüze olmamak bu işi kolaylaştırıyor.
He querido decirte algo durante un tiempo, y no tenerte, como, justo delante, lo hace más fácil.
Ailem için nasıldı hep düşündüm.
Me he preguntado qué hubiera querido para mis padres.
Ben onu bırakmak istemedim.
Nunca he querido abandonarla.
herhangi bir adam yüzünden en çok istediğim şeyi kaybedemem. Kim olduğu önemli değil sen bile olsan.
Y no puedo perder todo lo que siempre he querido por... por algún tío, no importa quién es ese tío.
Okula gelmeyeyim diye ben de onlarla gitmek istedim ama izin vermediler.
Yo también quería ir así no hubiera tenido que venir a la escuela, pero no han querido.
Ve seni de sevdiğini.
Y también te hubiera querido a ti.
İçtenlikle özür dilerim. Bir yeriniz incindi mi?
Oh querido, mis más sinceras disculpas. ¿ Estás herido?
Francis, canım abim.
Oh, Francis, querido hermano...
Belki onlardan biri geri dönmeyi başaramazsa sevgili yaşlı baban başarabilir.
Quizás alguno no regrese... - pero tu querido padre sí.
Senin sayende, sevgili Henry.
- Gracias a ti, Henry querido.
Öyle olmasını istemezdim, ama Paul yeterince düzelmişti ve artık gönüllü olarak kalmasını sağlayamazdık.
No es lo que yo hubiera querido pero Paul había mejorado tanto que no podíamos retenerle aquí más a la fuerza.
Sean. Lütfen istendiğimi hissettir bana.
- Seanny... por favor solo hazme sentir querido.
İmzalamadan önce oku canım.
Deberías leer antes de firmar, querido.
Sevgili dostum, daima yanında olacağım.
Amigo querido, siempre estaré aquí para ti.
Sevgili, sevgili dostum.
Querido, querido amigo.
Federal çocuklardan birine birşey sormak istiyorum.
Oiga, siempre he querido preguntar a un federal.
Para senin hayatım.
Es tu dinero, querido.
Tatlım, Krampus diye bir şey yok.
Querido, Krampus no es de verdad.
Hayatım, yeni eve taşındıktan sonra alt kattan bir ses duyup Toby'yi açık buzdolabının önünde şişeden süt içip elma gibi soğan yerken bulmamızı hatırlıyor musun?
Querido, ¿ recuerdas aquella vez en que nos acabábamos de mudar a la nueva casa, oíste ruido abajo y encontraste a Toby delante del frigorífico abierto bebiendo leche de la botella y comiendo una cebolla como si fuera una manzana?
Hoşça kal hayatım.
Adiós, querido.
Hayatım, canım yandı.
Oh, querido, eso duele.
Richard, tatlım.
Richard, querido.
Tatlım, bana bu davaya kişisel olarak bakacağına bana ve bunu yapanı bulacağına söz ver.
Querido, quiero que me prometas que te encargarás de este caso personalmente y descubrirás quién hizo esto.
- Dostum, baloya geç kalıyorsun. ... ve özürlerimi Bay Havisham'a ilet lütfen.
Mi querido amigo, por favor, ve a nuestra reunión y ofrece mis sinceras disculpas al Sr. Havisham.
- En eski ve en yakın arkadaşı.
- Su más antiguo y más querido.
Eminim bu kişinin de babamdan başkası olmadığı hususunda bana katılacaksınız.
Y creo que estamos de acuerdo en que no había ninguno más grande que mi querido padre.
Çabuk gel hayatım.
Apresúrate, querido.
Benim de haberim yoktu.
Solo hubiera querido no saberlo.