Rango translate Spanish
3,652 parallel translation
Milyon dolarlık şirketinde belki bana da boş bir yer bulabilir misin diye merak ediyordum.
Me preguntaba si quizá podrías recomendarme algo... Algo en un rango de un millón de dólares.
Hedef menzile girdi.
¿ Están los objetivos en rango?
Yaşları 12 ile 19 arası değişen yaralılar...
Los heridos, cuyo rango de edad va - de los 12 a los 19...
Şu anda, üst makamdaki üç KGB memuru Moskova'da mimlendi. Bu memurlara S Müdürlüğü'nün başı Viktor Zhukov da dahil.
En estos momentos, tres oficiales de alto rango de la KGB están siendo encañonados en Moscú, incluyendo a Viktor Zhukov, cabeza del Directorio "S".
Birliğin kıdemli bir üyesi yaralandı.
Oficial de alto rango de la fuerza caído.
Menzil ise beş derecelik açı ile 1,600 yards.
El rango a cinco grados sería... Mil cuatrocientos metros.
Akrebin menzilindeki tek bir kum tanesi dahi yerinden oynasa ayaklarının ucuyla bunu algılayacaktır.
Si tan sólo un grano de arena se altera dentro del rango de alcance del escorpión, lo percibirá a través de las puntas de las patas.
Bu üçlü kıyaslama onlara son derece kesin bir menzil ve avlarını yakalayabilmeleri için gerekli bilgileri sunuyor.
comparando las tres le dan una precisión increíble del rango de medición, y necesitan esa información para cazar a sus presas.
Bu güçlü silahı tam zamanında harekete geçirme ihtiyacı peygamber devesi karidesinin karmaşık menzil bulma yeteneğini geliştirme nedenlerinden biridir.
La necesidad de desplegar precisamente esta arma formidable es una de las razones por las que el camarón mantis ha desarrollado su compleja habilidad de rango de medición.
Orada bir dedektif var. Görünüşe bakılırsa üst mevkiden biri.
Había un detective ahí, claramente un tipo de alto rango.
Babasına gönderdiği mesajlar Çin Komünist Partisi'ndeki üst düzey yetkili birine gidiyor.
Son mensajes, reportándose a su padre un oficial de alto rango en el partido comunista chino.
Uçak menzile girdi.
El avión está dentro del rango.
Füze müdahalesi için menzil bu efendim.
Es el rango de interceptación del misil, señor.
Çünkü insan kulağının duyabileceği aralığın dışındalar.
Porque está bajo el rango de audición humana.
Kıdemli bir polis sözcüsü çiftlikleri ve ek binaları sistematik bir şekilde aramanın derhâl başlatılacağını açıkladı.
Un portavoz con un alto rango dentro de la policía ha anunciado que se llevará a cabo una búsqueda inmediata en las granjas y edificios cercanos.
Sonuçta yüksek rütbeli bir kardinal ve ekibi birden yok olmuşlardı.
Como un cardenal de alto rango y su equipo solo se desvanece.
Staphylococcus aureus USA600 basit cilt döküntülerinden tutun ölümcül sepsise kadar geniş çaplı semptomları bulunan antibiyotiğe dirençli bir enfeksiyondur.
El estafilococo aureus USA600 es una infección resistente a los antibióticos con un rango de síntomas desde simples sarpullidos en la piel hasta una septicemia mortal.
Bumblebee, aramızdakilerin defalarca hizmet ettikleri birimlerde başarılı olup terfi aldıklarına şahit olduk... öncüler keşifçiler, hatta sahadaki sıhhiyeciler.
Bumblebee. Ambos hemos atestiguado a algunos de nosotros, teniendo mas razón que rango. Una y otra vez.
Füzelerin bir grubu 2000 km menzilli diğer grup, 4000 km menzile kadar çıkıyor.
Un grupo de misiles con un rango de 1.931 kilómetros y el otro con un rango de 4.023 kilómetros.
Leydi Aysgarth adını alıp kızınla aynı mertebeye gelmek istemiyor musun?
¿ No quiere ser Lady Aysgarth y tener el rango de su hija?
Komutanım en yetkili memur, James Rennie.
El oficial de rango es James Rennie, señor.
Hangisinin hedef olma ihtimali daha yüksek? Kendisi de fakir mahallede büyümüş siyah başkanın mı? Yoksa polisin başındaki beyaz adamın mı?
¿ Quién es el objetivo mejor objetivo... el Alcalde Negro que viene de Proyectos Residenciaes, o el policía blando de alto rango?
Ben polisin başı olabilirim Grace.
Puedo ser tu policía de más alto rango, Grace.
Onu gözden kaçırma.
Manténganlo en rango visual.
Kesin general olurdun.
Seguramente hubieras llegado al rango de General.
Yani, yasalsa. Bravermanlar'ın derecesini düşürür, çizgi yok, sadece...
Braverman tiene un rango, no como Hifen, solo...
Onlarla sadece birkaç gündür beraberim ama şimdiden "ashigaru-sha" seviyesine ulaştım.
Solo he estado con ellos algunos días y ya llegue al rango de Ashigaru-sha.
Bana ismini, rütbesini ve sıra numarasını söyleyecek kadar başparmağını ağzından çıkardı.
Ella sacó el pulgar de su boca en el tiempo suficiente para darme su nombre, rango y número de serie.
Bütün Güney Bölgesi'nin sorumluluğu senin ellerinde!
Qué obsecuencia del oficial de más alto rango del sur.
Keşif Birliğine bile katılmadan önce buradaki ilk savaşımızda kendimizi kanıtlarsak terfi alıp amacımıza koşar adımlarla yaklaşacağımıza eminim!
Si demostramos que somos buenos soldados aquí, subiremos en los rangos. Y podríamos liderar nuestros propios regimientos. Podemos saltear el rango de novatos.
Çalışmadaki denek çeşitliliği hakkında konuşuyor.
Va a hablar del rango de los sujetos del estudio.
Ünvanımı kullanıp ikimiz için bir'gizlenme yeri'ayarladım.
Usé mi rango e hice que nos arreglaran un escondite.
Yani yetkimi kullanıp fotoğrafı ortadan kaldırayım mı?
¿ Quieres decir, que si puedo valerme de mi rango y ocultar esto?
Yüksek mevkiili, onu tehdit edecek kadar güçlü birisi... ve idam edilmesi emrini vermiş.
Alto rango, con el poder para amenazarle y ordenar su ejecución.
Birkaç farklı çeşidimiz var.
Cubrimos un rango de unas pocas hectáreas.
Pakistan istihbaratında üst düzey bir çalışanla eşleşmedi. Araştırmaya devam et.
Él no coincide con los funcionarios de alto rango en la inteligencia paquistaní.
Taşıyıcı birliğin menzile girmesine dört saat kadar var.
Tenemos cuatro, tal vez, antes de el grupo portador está en rango.
Bir anda kendilerinden üst gey bir polis olduğunu açıklamak için bekleyemediler.
De repente, no podían esperar para alardear del hecho de que tenían un oficial gay de alto rango.
İsim, rütbe, seri numarası, dikenlerim için birkaç şey.
Nombre, rango, número, y unas cuantas palabrotas sobre mis púas.
Lisa, 30 ila 40 yaşları arasında bir bayan oyuncu için elimizde ne var?
Lisa, ¿ qué tenemos en este momento para actrices, rango de edad de 30 a 40?
Rütbeni söylemedin.
No has mencionado tu rango.
Senin altındaki herkese pislik gibi davrandın.
Has tratado a cada miembro del bufete con un rango menor que el tuyo como a la mierda.
Bulaşma riski korkutucu derecede fazla olan genetiği değiştirilmiş çiçek mikrobu.
Es una viruela genéticamente modificada con un rango de infección que es aterrador.
Üçüncü rütbe saray kıyafetleri giyen bu genç adam benim rakibim olacak.
Este hombre joven en túnicas de la Corte de Tercer Rango... Será mi adversario.
7. derece memur olduğunu söylediğine göre maaşın en azından 5 tael gümüşü olmalı.
Se reporta como funcionario del Séptimo Rango. Su dinero de cortesía debe ser... 5 taeles de plata, al menos.
Olay 10 gün içinde çözüme kavuşmazsa mevkiimin ve rütbemin sahibi olacaksın.
Si el caso no es resuelto en un plazo de diez días... Se me quitará mi lugar y rango.
Sağlık memurluğu en düşük rütbedir.
Ayudante médico es el rango más bajo.
Yüksek rütbeli biriydi.
Tenía una posición de muy alto rango.
Unutma ki tramvaylar manyetik alana girer girmez bombalar infilak eder.
Se da cuenta de que cuando las cabinas estén dentro del rango magnético... Las bombas se detonarán.
Ele geçirilen alan hala genişliyor.
El rango de dominación está aún en expansión.
Astsubaylar şu anda grevde. Cephaneliğin teki tümüyle boşaltıldıysa bu kimseyi şaşırtmaz.
Los suboficiales de menor rango están en huelga en este momento... así que no sorprendería a nadie si todo un arsenal desaparece.