Redfern translate Spanish
161 parallel translation
Diane Redfern adında bir kız.
Diane Redfern.
Adı da Diane Redfern.
Se llama Diane Redfern.
Diane Redfern'e verdikten sonra, onun götürdüğü rehinciden.
De la casa de empeños donde la llevó Diane Redfern cuando él se la dio. No me lo creo.
Tüm bildiğim Laura'nın Cuma günü Diane Redfern ile bir öğle yemeği yediği.
Lo único que sé es que el viernes comió con Diane Redfern.
Bu Diane Redfern nerede yaşar?
¿ Dónde vive esa tal Diane Redfern?
Diane Redfern'e ait.
Es de Diane Redfern.
O dairede öldürülen kişi Diane Redfern'miş
A quien se cargaron fue a Diane Redfern.
Bulduğun Bayan Redfern'in cesediydi.
Encontraste el cuerpo de la señorita Redfern.
Redfern, Carpenter'a aşıktı.
Redfern estaba enamorada de Carpenter.
Belki de Diane Redfern'i buraya getiren de avukatındı.
Puede que el abogado trajera aquí a Diane Redfern.
Diane Redfern'in hayata dönememesi çok yazık.
Lástima que no podamos resucitar a Diane Redfern.
Hayır Diane Redfern'i ya da başka hiç kimseyi öldürmedim.
No, no maté a Diane Redfern. Ni a nadie.
Kapı zili çaldı ve Diane Redfern senin geceliklerinin içinde kapıya gitti.
Sonó el timbre y Diane Redfern se dirigió a la puerta con su bata.
- O, Diane Redfern'i gerçekten öldürmedi.
Él no mató a Diane Redfern. La maté yo.
Menajerim Redfern beni görmek istiyor.
Redfern, mi agente, quiere verme.
Üçte Redfern'in ofisinde olmalıyım.
Tengo cita a las tres.
Belki Redfern'den mektup.
- Quizá un correo de Redfern.
Sevgili Calvero, Middlesex'teki açılış Pazartesi, 5 Eylül de. Sevgiler, John Redfern.
El estreno en el Middlesex Music Hall será el lunes 5 de septiembre.
Günün birinde George Kittredge, Redfern Kömürcülük'ün patronu olacak.
Un día, George Kittredge será el presidente de Redfern Coal. Eso no es difícil.
Bu model kim? Diane Redfern adında bir kız.
Una chica llamada Diane Redfern.
Adı da Diane Redfern.
Su nombre es Diane Redfern.
Diane Redfern'e verdikten sonra, onun götürdüğü rehinciden.
La empeñó Diane Redfern después de habérsela regalado él. No te creo.
Tüm bildiğim Laura'nın Cuma günü Diane Redfern ile bir öğle yemeği yediği.
Lo que sé es que el viernes por la noche, él cenó con Diane Redfern.
Ancak yine de... Bu Diane Redfern nerede yaşar?
¿ Dónde vive esa tal Diane Redfern?
Diane Redfern'e ait.
¡ Es de Diane Redfern!
Ceset Laura Hunt'a ait değilmiş. O dairede öldürülen kişi Diane Redfern'miş
Fue a Diane Redfern a la que despacharon arriba.
Bulduğun Bayan Redfern'in cesediydi.
Era el cadáver de la srta. Redfern lo que encontraste.
Belki de Diane Redfern'i buraya getiren de avukatındı.
Tal vez fue el abogado el que trajo a Diane Redfern aqui.
Diane Redfern'in hayata dönememesi çok yazık.
Que Diane Redfern no podrá ser resucitada.
Hayır Diane Redfern'i ya da başka hiç kimseyi öldürmedim.
Yo no he matado a Diane Redfern. Ni a nadie.
Kapı zili çaldı ve Diane Redfern senin geceliklerinin içinde kapıya gitti.
Sonó el timbre y Diane Redfern fue a abrir la puerta con su bata.
- O, Diane Redfern'i gerçekten öldürmedi.
- Él no mató a Diane Redfern.
- Hep Redfern'de.
- Siempre está en Redfern.
Redfern, Redfernlerle tanıştın mı?
¿ Ya conoces a los Redfem?
Günaydın Bayan Redfern!
¡ Buenos días, Sra. Redfern!
Patrick Redfern'e en başından burada yer ayırtan kimdi sanıyorsun? Demek istediğin?
¿ Quién crees que reservó aquí para Patrick Redfem para empezar?
Ve sen de Redfern'le iyi anlaşıyorsun değil mi?
Y tú te llevas bastante bien con Redfem, ¿ no?
Ne tür resimler çiziyorsunuz Bayan Redfern? Bana Christine de!
¿ Qué tipo de dibujos hace?
Mösyö Redfern, siz ve Madam Gardener cesedi saat kaçta buldunuz?
Sr. Redfem, ¿ a qué hora encontraron el cadáver?
Horace Blatt temize çıkmışsa ve Kenneth Marshall'da yapmamışsa ve... ben de yapmadım elbette... Patrick Redfern temize çıkmışsa ve Myra Gardener'da temize çıkmışsa çünkü oda Patrick'in yanındaydı. Geriye sadece küçük bayan ürkek kalıyor değil mi?
Si Horace Blatt tiene coartada, Kenneth Marshall también, y yo, tengo coartada, y Patrick Redfem también, y Myra Gardener también, ya que estaba con él, entonces, todo apunta a la Srta. Santurrona, ¿ no?
Kıskanç eş Christine Redfern!
- Sí. La esposa celosa, Christine Redfem.
Bayan Redfern birkaç dakika sonra geldi.
La Sra. Redfem llegó minutos más tarde.
Siz Madam Redfern, birlikte resim çizmenizi teklif etmek için odasına... daha önce gittiğinizi kendiniz söylediniz. Ama odasında değildi.
Usted, Sra. Redfem, dijo haber ido temprano a su cuarto para invitarla a la bahía Gull, para hacer unos dibujos, pero ella no estaba allí.
Madam Redfern, Linda'ya görünmeden kendini güneşten korumak... için seçtiği o bol ve çok renkli kıyafetinin altında gizlenen kolundaki... kendi saatine baktı. Saat elbette 12'ye 25 vardı.
La Sra. Redfem sin ser vista por Linda, consultó su propio reloj, que llevaba puesto, pero oculto bajo la manga de ese extraño y voluminoso conjunto, que llevaba para protegerse del sol.
Sırtı dönükken Madam Redfern, Linda'nın saatini yeniden doğru zamana ayarladı ve Linda'ya seslenip bonesini unuttuğunu söyledi.
Mientras le daba la espalda, la Sra. Redfem puso el reloj a la hora.
Madam Redfern sonra dönüp Martı Koyunu Merdiven Koyundan ayıran patikada koşmaya başladı. Bu 6 ya da 7 dakikasını aldı. Daha fazla değil.
La Sra. Redfem, ahora da la vuelta, corre por el camino entre las bahías Gull y Ladder, lo que le lleva 6 o 7 minutos, no más.
Merdiven Koyuna yaklaşık on ikiye çeyrek kala vardı... ve Madam Arlena'nın sabırsızlıkla Patrick Redfern'ün gelişini beklediğini gördü. Onunla randevusu olduğundan ben kesinlikle eminim.
Llega a la bahía Ladder a las 11 : 45, y ve a Arlena, sentada, esperando impacientemente a Patrick Redfem, con quien, seguramente tenía una cita.
Bu arada, şu Redfern denen adamı arıyordum.
Estaba buscando al amigo Redfem.
Christine Redfern ile birlikteydim.
Estuve con Christine Redfem.
Madam Redfern.
Sra. Redfem.
Şimdi Madam Redfern, koydan çıkıp tepeye çıkarken... tam olarak neler olduğuna birlikte bakalım. Saat 12 ye 22 vardı.
Veamos qué pasó cuando la Sra. Redfem se apresuró desde la ensenada hasta el acantilado.